28 ŞUBAT BİLECİK MGV BASKINI

28 ŞUBAT BİLECİK MGV BASKINI

Gününü tam hatırlamıyorum, 28 Şubat darbesinden 1 veya 2 hafta sonra olabilir. Milli Gençlik Vakfı´nda oturuyoruz. Daha 12 yaşındayım. İmam Hatip Lisesi´nden çıkıp okul sonraları akşam babam gelene kadar orada abilerle otururduk.

 

Gününü tam hatırlamıyorum, 28 Şubat darbesinden 1 veya 2 hafta sonra olabilir. Milli Gençlik Vakfı'nda oturuyoruz. Daha 12 yaşındayım. İmam Hatip Lisesi'nden çıkıp okul sonraları akşam babam gelene kadar orada abilerle otururduk.
Sabri Turhan (Abim), ben, İsmail Cihan (Bilecik Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü şuan), Necmi Nayır ve Bülent Urfanlı vardı.
İsmail Cihan abi ayaklarında romatizma olduğundan ranzasında yatıyordu o haftalarda. Ayakları ağrıdıkça da duvara yumruk atardı. O gün saat 16.00 gibi duvarı yumruklamaya başlamıştı. Bizde yine ağrıları başladı diyorduk abimle, yumruk sesleri çoğaldı ve sonra kesildi. Yumruk sesleri kesildi ama açın kapıyı diye bir ses belirdi. Meğer yattığı yataktan gelen polisleri görmüş ve bize haber etmek için vuruyormuş. Biz telaşla kapıyı açtık, içeriye bir sürü polis girdi ve 'Siz ne yapıyorsunuz burada, ne işiniz var? Okulunuz yok mu? Gidin evinize…' diye biri bağırıyordu. Bizde ne olduğunu anlamadık, abimle 'Şube başkanının oğluyuz' dedik.
Abim 'Amca siz buraya ayakkabı ile girdiniz. Biz burada namaz kılıyoruz, ayakkabı ile girmiyoruz' dedi. O zamanın vali yardımcısı Engin 'Ben ahıra ayakkabı ile girerim' dedi. Biz kenardan bakıyorduk, her yeri didik didik arıyorlardı. Dolaptaki tüm dosyaları aldılar, fotokopi çekmeye götürdüler. Abimde evrakşara bir şey yapmasınlar diye başlarında gitti. Biz içeride bekledik, cep telefonuda yok kimseye haber veremiyoruz. Başladılar her yeri kurcalamaya dökmeye. Bütün kasetleri teybe takıp dinliyorlardı.
Yaklaşık 20 dakika sonra babam geldi ve tartışma ortamı iyice başladı. Ben geçen diyalogları tam hatırlamıyorum ama çok çetin şekilde devam ediyordu. Sonra her yeri berbat bir şekilde bırakıp kapıyı mühürleyip çıktıkları sırada Ayhan Uyar abide MGV'de kalıyordu. Babam İsmail abiye 'Ayhan'ın eşyalarını alın ve üst kata koyun' dedi. Vali yardımcısı bir de üs kat mı var diye sorunca babam orada üniversiteli öğrencilerin kaldığını ve bizimle alakası olmadığını söyledi. Ama orayı da mühürlediler. Ne olduğunu anlamadan mühürlenmiş ve kapatılmış derneğimizden çıkıp, evimize geldik.
Babam akşam tekrar MGV'ye gideceğini söyleyince babamla beraber bende çıktım. Babam kapıda mührü koparınca babama 'Seni hapse atmasınlar' dedim. Babam ise 'Benim evimi benden habersiz kim kapatabilir' dedi. O gün onuru yerde kalmış bir sürü insanın onuru için kendine ne olacağını 1 saniye bile düşünmeden mühürü kopardı attı. İçeriye girdiğimizde ilk olarak etrafı toparladık, yerleri süpürdük ve çay demledim. Ben bu kadarını hatırlıyorum.
Darbeden tam 19 yıl geçti daha dün yaşanmış gibi hatırlıyorum. Ama şundan emin olsunlar ki; Bizim davamıza yapılan darbe bırakın bin yılı bir gün bile sürmemişti!

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.