‘DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNALAR ÖLDÜRÜR’

‘DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNALAR ÖLDÜRÜR’

Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ömer Bolat, 17 Ağustos depreminin 18. yıldönümü öncesi önemli açıklamalarda bulundu. Bir kez daha ülkemizin deprem kuşağında yer aldığını anımsatan Müdür Bolat, “Deprem öldürmez, binalar öldürür” ifadesini kullandı. 

Binaların yapımına getirilen çeşitli kurallarla olası depremlerdeki can ve mal kayıplarını azaltmaya yönelik çalışmalar yapıldığını anlatan Müdür Bolat, “Bu tür afetlerde insan kaybı ve maddi kayıplara uğramamak için yaşam yuvalarımız olan evlerimizin risk analizini yaptıralım. Riskli binalarda yaşamayalım. Bunun için binalarımızın görüntü ve estetikten önce dayanıklılık durumunu öne çıkarıp tedbirlerimizi almamız gerekir” şeklinde konuştu.

Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ömer Bolat, yaptığı yazılı açıklamasında şunları kaydetti:

“Ülke topraklarımızın %93‘ü, nüfusumuzun % 98‘i, sanayi kuruluşlarının %98‘i deprem bölgeleri içinde yer alıyor. Barajlarımızın %95‘i bu tehlikeli hat üzerinde bulunuyor.

18 yıl önce bugün meydana gelen ve tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedilen Marmara depreminde resmi raporlara göre, 17.480 ölüm, 23.781 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar gördü. Resmi olmayan bilgilere göre ise bu sayıların farklı olduğu söylene gelmektedir. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz bırakmıştır. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden farklı ölçülerde etkilenmiştir. Bu nedenle Ülkemizin  yakın tarihini derinden etkileyen en önemli afet olaylardan biridir. Deprem gerek büyüklük, gerek etkilediği alanın genişliği, gerekse sebep olduğu maddi kayıplar sosyolojik etki açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biridir. Depremin Türkiye'nin önemli bir sanayi bölgesi olan Marmara Bölgesi'nde meydana gelmiş ve çok geniş bir coğrafyayı etkilemiş olması, ülkede büyük sıkıntılara neden olmuş, toplumu da moralmen etkilemiştir. 

Aktif bir deprem kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde çok kısa denebilecek zaman aralıkları içerisinde yıkıcı depremler meydana gelmiştir. Bu yıkıcı depremler eski çağlardan beri büyük coğrafi değişikliklere ve zararlara sebep olmuştur. Özellikle son yüz yıl içerisinde meydana gelen yıkıcı depremlerden sonra binaların yapımına çeşitli kurallar getirilmeye çalışılmış ve bunlar afet yönetmelikleri ve teknik kurallar olarak ortaya konulmuştur. 

Teknoloji geliştikçe ve depremlerden dolayı meydana gelen can ve mal kayıpları arttıkça bu yönetmelikler güncellenmiştir.

Depreme dayanıklı çağdaş norm ve standartta yapı üretmek, Yapıda can ve mal güvenliğini sağlamak, ekonomik ve sosyal kayıpları azaltmak, Yapıların kalitelerini artırmak, ekonomik ömürlerini uzatmak, bakım ve onarım giderlerini azaltmak, Yapım ve denetim sistemi içerisinde görev almış yapı müteahhidi, proje müellifi, laboratuvar görevlileri, yapı denetim kuruluşları ve denetçi mühendis ve denetçi mimar gibi yapı sorumlularına etkin görev, yetki ve sorumluluklar vermek, Mühendislikte uzmanlaşma kavramı getirilerek mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin kalitesini yükseltmek, Yapılaşma süreci içerisinde kanun denetiminin etkinliğini artırmak, Bina yaptıran veya satın alan kişilerin kusurlu yapımlar nedeniyle uğrayacakları can ve mal kayıplarını azaltmak, İnşaat sektöründe tüketici bilincini geliştirmek ve tüketiciyi korumak, İnşaat sürecinde kusur işleyenlere karşı yaptırımları etkili şekilde uygulamak ve Devletin hukuk ve adalet düzenine olan inanç ve güveni artırmak amacıyla Bakanlığımızca 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanları Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun yürürlüğe girmiş olup bu konuda hayli mesafe kaydedilmiş, Müdürlüğümüzce takibi ve denetimi yapılmaktadır.

Bu tür afetlerde insan kaybı ve maddi kayıplara uğramamak için yaşam yuvalarımız olan evlerimizin risk analizini yaptıralım. Riskli binalarda yaşamayalım.

Bunun için binalarımızın görüntü ve estetikten önce dayanıklılık durumunu öne çıkarıp tedbirlerimizi almamız gerekir.

Deprem anında zarar ve ziyanın daha da artmasını önlemek için arazide doğal yapının boşaltım sistemleri olan dere yataklarını, heyelan alanlarını korumalıyız. Kentsel dönüşümü en iyi şekilde değerlendirip güvensiz ve düzensiz yapı stoklarından kurtulmamız gerekir. 

Halen yürütülmekte olan deprem öncesi çalışmaları ve deprem sonrası çalışmalarını güncellemede geride kalmamamız için çaba göstermeliyiz.

Tarih boyunca deprem afetlerinden büyük yıkım ve zarar görmüş ülkemiz insanı yaşananları sürekli yaşamak zorunda olmadığı, bu durumların oluşmaması için güncellenen yasa ve yönetmeliklerin yaptırım ve uygulama koşullarına hep birlikte uymalıyız. 

Bilgi toplumu olmanın gereği de deprem öncesi ve deprem sonrası yapılması gerekenlerle ilgili her türlü bilgiye hakim olmalıyız. Aksi halde meydana gelen afetler yalnızca hatıralarda kalan tarihsel vakalardan ibaret olur. Dersimizi almış ona göre de ciddi denetimler ve sağlıklı yapılar yapmalıyız. 

Kısaca insanı deprem değil insan eli ile yapılmış binalar öldürür. Bu müessif durumu yaşamamak için sağlıklı, denetimi iyi yapılmış yapının her aşaması mühendislik hizmeti almış binaları yaşam yuvalarımız yapalım. Geç kalmayalım riskli binalarda yaşamayalım. Bugüne kadar her türlü afet ve depremlerde yaşamını kaybetmişlere Allah’tan rahmet diliyorum.

Vatandaşlarımızın projesiz, denetimsiz bina yapmamaları, bina satın alırken hassas davranmaları, bu konularda daha duyarlı olmaları dileğiyle Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın.”

 

Kaynak:Ahmet MEŞE

Bu haber toplam 2512 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.