MUSTAFA TOPAL

MUSTAFA TOPAL

Kul hakkı

Kul hakkı

İnsan diğer canlılar içerisinde farklı özelliklerle yaratılmıştır. Akıl gibi özel bir güç, irade, yaratıcı ile muhatap olma gibi donanımlar onu hem üstün kılmakta hem de diğer yaratılmışlar üzerinde hükümranlık kurma gibi üstünlüklere eriştirmektedir. Var edilmiş olmak ona yaşantısını sürdürebilme hakkını doğurmaktadır. Bundan dolayı yaratıcı tarafından kendisine bu, bütün genişliği ile tanınmıştır.

Kul, kelime manası itibariyle amade olmak, köle olmak manalarına gelir. Dini ifadeyle, Allah’ın rabliğini kabul eden ve bunu kalben, dili ve yaşantısıyla inanarak gösteren insandır. Kul hakkı tabirini kullanınca da hakkın sahibi insanı kastediyoruz demektir.

Pekala insanın hakları nedir? Hak kavramı ne anlatır?

Hak, temelde bütün canlıların hayatlarını sürdürebilmek için kendilerine lazım olan bütün şeylerdir. Bunlar Hayat hakkı, mülk edinme hakkı, şahsiyetine ait bütün ihtiyaçlarından doğan hakları, toplum içinde var olabilmek için gerekli bütün şartlar tamamıyla insanın kul olarak haklarıdır. Bunlar kendisine verilmiş ömrü tamamlamak için gereklidir, öyleyse haklarıdır. İşte söz konusu olan budur. Zira bununla varlığını sürdürür, aksi takdirde yaşama imkânı bulamaz. İşte bunun için İnsan hayatı yaratan tarafından koruma altına alınmıştır. Ona tasallut etmek karşılığında ağır müeyyideler getirilmiştir.

Yüce Dinimiz İslam’a göre hakkı tayin eden Allah’tır. Peygamber Efendimiz (SAV): “Şüphesiz ki Allah her hak sahibine hakkını vermiştir” buyurmuştur. Ama Allah hakları, insanların arzu ve isteklerine göre değil, adalet ve denge prensiplerine göre belirlemiştir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Eğer hak onların keyfî arzularına uysaydı muhakkak ki gökler, yer ve bunlarda bulunanların düzeni bozulurdu. Hayır! Biz onların şan ve şereflerini getirdik, fakat onlar kendi şereflerine sırt çevirmektedirler.” (Mü’minun, 71).

Dinimizde Haklar ikiye ayrılır. Birisi Allah’ın hakları, diğeri de kulların haklarıdır. Allah’ın hakkı deyince ibadetler gelir. Kul hakları deyince insanın hayatta sahip olduğu her şeyden doğan haklarıdır. Yalnız bu haklara şunu da ilave edebiliriz. O da toplum hakkı. Ama toplum hakkı deyince bir tarafıyla kul hakkıdır, bir tarafıyla da Allah hakkıdır. Allah topluma ait olan hakkı kendi hakkı olarak kabul etmiş ve toplum hakkını çiğneyenler doğrudan Allah’ın hakkını çiğnemiş sayılırlar. Bundan dolayı toplum hakkına kamu hakkı da denir ki bunun çiğnenmesi daha ağır vebal getirir. Toplumumuzda yetimin hakkının önemi gibi önemsenir ve ‘tüyü bitmemiş yetimin hakkı’ denerek ne derece büyük vebal olduğu vurgusu yapılır.

Toplum düzenini bozacak, insanları huzursuz edecek, hayatları tehlikeye atacak davranışlarda bulunmak bütünüyle kamu hakkıdır. Toplu yaşantı alanlarında başkalarının da hakkının olduğunu düşünerek hareket etmek kul hakları bakımından çok önemlidir. Kullanım hakkımız başkalarının hakkını yok saymak manasına gelmez. Kendi kullanım hakkımız sınırlıdır ve başkalarının haklarının başladığı yerde biter. Toplumumuzun ortak değerlerine de önem vermek toplum ve kamu hakkını korumak kabilinden bizim hakkımızı korumamız manasına gelir. Kendi hakkımızı koruduğumuz kadar birlikte yaşadığımız kişilerin hakları da bizimki kadar korumaya değerdir.

Diğer taraftan toplum sağlığı, huzuru, değerlerin korunması ve diğer benzeri hususlarda devletin koyduğu kurallara ve aldığı tedbirlere uymak da kamu haklarını korumak demektir. Bunun önemini özellikle içinde bulunduğumuz pandemi günlerinde daha iyi anlıyoruz. Alınan tedbirlere ve konulan kurallara uyduğumuz ölçüde başkalarının haklarını da gözettiğimizi gördük. Başkalarının hakkını önemsememek büyük günahtır ve helallik almadan affı da mümkün değildir. Peygamber Efendimiz’in şu hadisi bu konuda ikaz olarak yeter: “Kimde müslüman kardeşinin ırzı, namusu ve diğer haklarından herhangi bir hakkı varsa dinarın ve dirhemin olmadığı günden evvel helalleşsin. O güne kadar helalleşmeyenden o günde salih amelinden üzerindeki kul hakkı kadar alınır ve hakkı olana verilir. Ameli yoksa hakkı olanın günahı ona yüklenir” buyurmaktadır.
 

Bu yazı toplam 16008 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
MUSTAFA TOPAL Arşivi
SON YAZILAR