“Miraç, göklere çıkmak anlamına gelmektedir”

“Miraç, göklere çıkmak anlamına gelmektedir”

Bilecik Müftüsü Ali Erhun, Mirac Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajında, geçen ülkemizde yaşanan deprem felaketini ve Gazze’de yaşanan soykırımı hatırlattı.

Bilecik Müftüsü Ali Erhun, Mirac Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajında, geçen ülkemizde yaşanan deprem felaketini ve Gazze’de yaşanan soykırımı hatırlattı.

Müftü Erhun, geçen senen yaşanan deprem felaketine değinerek;

“Geçen sene 6 şubatta on ilimizde meydana gelen depremde binlerce kardeşimiz vefat etmiş ve binlercesi de yaralanmıştır. Rabbim depremde vefat eden kardeşlerimize rahmet eylesin, acılı ailelerine sabırlar ihsan eylesin. Bu tarz musibetleri bir daha yaşatmasın. Bunun önüne geçecek tedbirler almayı bizlere nasip eylesin” dedi.

Müftü Ali Erhun, Mirac Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajında, şu ifadelere yer verdi:

“Değerli Kardeşlerim

Mekke döneminin en zor günleriydi. Bir taraftan Hz. Peygamber’in (s.a.v.) dedesinin ölümünden beri kendisini himaye eden, koruyup kollayan amcası Ebû Tâlib’in vefatı, diğer taraftan en kıymetli hazinesi, İslâm’ın ilk kabul edenlerden olan sevgili eşi Hz. Hatice’nin (r.anha) ebediyete irtihal etmesi, bunun yanında işkence ve şiddetin her türlüsüne maruz kalmış olan ve bu olaylar karşısında üzülen ve bir çıkış yolu bulmaya çalışan âlemlerin sultanı, yolunu Tâif’e çevirmiş ancak bu girişim başarılı olmamıştı. Böyle sıkıntılı bir süreç de görünen ve görünmeyen âlemin sahibi olan Allah, kuluna yetişmiş ve ona isrâ ve miraç olayını yaşatarak katına yükseltmiş, yüceltmiş ve onu birtakım hediyeler ile taltif etmiştir.

İsrâ; Mescid-i Harâm’dan Mecsidi Aksâ’ya gitmek, miraç ise oradan göklere çıkmak anlamına gelmektedir. Bu durum Kur’an’ı Kerîm’de “Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir” (el-İsrâ, 17/1) şeklinde ifade buyrulmuştur. Kaynaklarımızda kabul edilen en sahih görüşe göre bu olay hicretten bir yıl önce vuku bulmuştur.

Her şeyi hakkıyla bilen Yüce Rabbimiz, en sevdiği kulunu Cebrâil vasıtasıyla Burâk adı verilen binekle Mescid-i Harâm’dan alıp Mescid-i Aksâ’ya getirmiş, orada Hz. Peygamber (s.a.v.) diğer peygamberlere imam olup namaz kıldırmış oradan da göklere yükselerek peygamberler ile konuşmuş, cennet ve cehennemi temaşa etmiş ve en sonunda rabbi ile görüşerek biz müslümanlara beş vakit namaz, Bakara sûresinin son iki âyeti olan amenerrasulü ve Allah’a şirk koşmayanların cennete gireceği müjdesi ile geri dönmüştür. (Müslim, Îmân, 259)

İsrâ ve miraç olayının Mekke ile bizzat rabbimizin beyanı ile etrafı mübarek kılınan belde olan Kudüs’e olması oranın önemini ortaya koymaktadır. Kudüs hem peygamberlerin uğrak yeri olmuş hem de tarihte üç büyük din ve muhataplarının yaşadığı barış yurdu olmuştur. Asırlardır barış ve selamet yurdu olan Kudüs, şu an Yahudiler tarafından zalimce işgale uğramış, çoluk, çocuk, yaşlı, genç ve sivil ayrımı yapılmaksızın savaş hukukunu hiçe sayarak binlerce kardeşimizi katletmişlerdir. İnsanlıktan nasibi olmayan bu soykırımcı millet, Kudüs emanetine sahip çıkmamış başta İslam Alemi olma üzere tüm insanlığın gözü önünde her türlü zorbalığı yapmıştır. Kudüs’ü bu zorbalıktan kurtarmak her müslüman ve her İslâm ülkesinin yegâne görevidir.

Değerli Kardeşlerim!

Geçen sene 6 şubatta on ilimizde meydana gelen depremde binlerce kardeşimiz vefat etmiş ve binlercesi de yaralanmıştır. Rabbim depremde vefat eden kardeşlerimize rahmet eylesin, acılı ailelerine sabırlar ihsan eylesin. Bu tarz musibetleri bir daha yaşatmasın. Bunun önüne geçecek tedbirler almayı bizlere nasip eylesin.

Bu vesileyle Miraç Kandilinizi kutlar ülkemize, milletimize ve bütün İslâm âlemine bereket, hayır ve mutluluk getirmesini, başta Kudüs olmak üzere dünyanın dört bir yanında mağdur ve mazlum olan kardeşlerimizin bu sıkıntılardan kurtulmasını, deprem, sel ve yangın gibi afetlerle bir daha karşılaşmamayı bizlere nasip eylesin. Kendisine hayırlı kul olmayı, ümmeti olmakla şerebyâb olduğumuz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) güzel bir ümmet olabilmeyi bizle lütfetsin.”

Bu haber toplam 39 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.