ŞEYH EDEBALİ'NİN 'İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN' ÖĞÜDÜNE DAVET ETTİ

ŞEYH EDEBALİ'NİN 'İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN' ÖĞÜDÜNE DAVET ETTİ

Tüm Üniversite Çalışanları Sendikası (TÜM ÜNİ-SEN) Genel Sekreteri Mecbur Bodur, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nde tarımsal faaliyetlerin durdurulması ve Rektör Prof. Dr. İbrahim Taş'ın 'Ziraat fakültesi ticaret yeri değildir' sözlerine karşın açıklamalarda bulundu. 

Bodur, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi'nin adını taşıdığı Şeyh Edebali’nin“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” öğütlerinden uzak bir görünüm sergilediğini ifade etti. 

Ayrıca Bodur, Fakülte Sekreteri Mehmet Laçin'in 'Sürgün' olarak nitelendirdiği görev yeri değişikliğine ilişkin hukuki süreç ve mahkeme kararını da kamuoyu ile paylaştı. 

belge.jpg

TÜM ÜNİ-SEN Genel Sekreteri Mecbur Bodur, gazetemize yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"Merhaba Şadi Bey ;

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitemizde bir bardak suda kopartılan fırtına ile ilgili açıklamamız, arazide ve fakültede yapılan çalışmaların görselleri, ülkemizdeki farklı üniversitelerin ziraat fakültelerinin çalışmaları, satış ve tanıtım faaliyetleri ile söz konusu arazinin görülebilen bugünkü hali ile ilgili görseller ve açıklama metinlerimiz ek'tedir. 

Yapılan sürgün işlemine karşı Sendikamızın açtığı iptal davasında Sakarya İdare Mahkemesinden yürütmenin durdurulması kararı çıkmış, bu konuda kurumun mahkeme kararını uygulayarak üyemizi önceki ve asli görev yeri  olan Ziraat Fakültesindeki görevine iade edilmesini bekliyoruz. Her iki üyemize açılan haksız soruşturmalar neticesinde, esasa uygun olmayan şekilde verilen kınama cezaları için Sakarya İdare Mahkemesi nezdinde sendikamızca açılan diğer davaların da önümüzdeki günlerde sonuçlanacağı beklenmektedir, netice alındığında saygıdeğer kamuoyumuz tekrar aydınlatılacaktır. 

Saygıdeğer Bilecik kamuoyumuzun ve siz değerli basın mensuplarımızın değerlendirmesine sunuyorum. Çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

Saygıdeğer Bilecik Kamuoyuna ;

Hepimizin malumudur ki ülkemizdeki üniversitelerimiz bulundukları illerde birer eğitim kurumu olmanın yanı sıra, aynı zamanda o illere ekonomik , sosyolojik ve kültürel anlamda da pekçok katkılar sağlayan kurumlar olarak ülkemizin bugün itibariyle her ilinde faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bilecik İlimizde de üniversite adıyla henüz çok kısa bir geçmişi olmasına rağmen maalesef bu kısa zamanda adını taşıdığı Şeyh Edebalı’nın“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” öğütlerinin karşılığını vermekten uzak bir görünüm sergilenmektedir. 

Özellikle son bir yıl içerisinde Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nde yapılan uygulamalar akıllara durgunluk verecek cinsten uygulamalar olarak üniversite camiasını bilenler açısından hayretle karşılanmaktadır. 

2016-Ocak ayında Rektörlük görevini devralan şimdiki Rektörün göreve gelir gelmez ilk icraat olarak Milli Emlak Genel Müdürlüğünden Üniversitenin Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesine fakültenin akademisyenleri ve öğrencilerinin bilimsel araştırma ve uygulama faaliyetlerinde kullanılmak üzere kesin tahsisli olarak devredilen araziyi, fakülteden alıp, öğrencisi, faaliyeti, araç gereci, kadrosu, personeli, bütçesi olmayan sadece adı ve bir müdürü olan Rektörlüğe bağlı bir merkez müdürlüğüne arazinin asıl sahibi olan Milli Emlak Genel Müdürlüğünden onay almaksızın  mevzuata da aykırı bir şekilde tahsis etmeleri, (daha sonra bu konudaki hatalarını farkedip devir yetkisi talebi yapılarak en azından bu hukuksuzluk ortadan kaldırılmıştır), Fakülte Dekanı ve Fakülte Sekreteri hakkında , fakülte ve araziyle ilgisi olmayan bir akademisyenin ! 211.000 m2. civarındaki arazinin 300 m2. sinde yapılan erozyon önleme çalışmaları nedeniyle şikayetinden dolayı soruşturma açarak kurulduğu günden bu yana gerek Üniversite içinde ve gerekse Bilecik ilinde adından en çok söz ettiren fakültenin bütün faaliyetlerini sonlandırmaktan çekinmemiş, bununla da kalmayıp, Fakülte Sekreterini Bozüyük MYO na, Dekan sekreteri memuru Gölpazarı MYO na sürerek, sözümona soruşturmanın selameti açısından kendilerince en uygun !önlemleri de almışlardır. 

Bir üniversite düşününüz ki hiçbir yönetim veya disiplin kurulu kararı olmaksızın ; Ziraat Fakültesinin dekanı ve Fakülte Sekreteri hakkında araştırma ve uygulama arazisine giremeyecekleri hususunda duyurular hazırlanarak üniversite içerisinde dağıtılmış, duvarlara duyurular asılmış ve dekan ve fakülte sekreterinin araziye giriş çıkışları yasaklanmıştır. Bir yandan Fakülteye bilgi verilmeden ve sorulmadan fakülte bütçesi başka birimlere aktarılırken, diğer yandan fakültenin il genelinde esnaftan yaptığı alışverişlerin paralarının ödenmediği söylentisi yayılarak, kurum çalışanları hakkında dedikodular üretilmekte ve bir süre sonra kendi uydurdukları bu yalanlara kendileri de inanmış olmalılar ki bu kişiler hakkında tekrar bir başka soruşturma açmaktadırlar. Oysa ki fakültenin bütün harcama ve ödemeleri bizzat üniversitenin strateji Dai. Bşk. ve döner sermaye işlt. üzerinden resmi evrak ve işlemlerle gerçekleştirilmiş olmasına rağmen çamur at izi kalsın mantığı ile kurum çalışanları üzerindepeşpeşe açılan soruşturmalarlamobbing, yıldırma ve baskı politikaları uygulanmak suretiyle bilimsel ve akademik !biridarecilik örneği sergilenmiştir. 

Bu da yetmezmiş gibi 2016 Ekim ayında bir başka kurumdan Bozüyük MYO na yüksekokul sekreteri kadrosuna naklen ataması yapılan kişi atamasının yapıldığı Bozüyük MYO na 1 saat bile uğramadan ve mesai harcamadan aynı gün rektörlüğün yaptığı görevlendirme ile Str. Dai. Bşk. da görevlendirilmekte, asıl kadrosunun olduğu MYO da geçici görevlendirme ile Bilecik’ten Bozüyük’e sürülen Fakülte Sekreteri çalıştırılmaya devam ettirilmektedir. 

Nihayet geçtiğimiz günlerde Ziraat Fakültesinin domates biber ekilip dikilecek bir yer olmadığı şeklinde yerel basına da yansıyan demeçler verilerek, bir yandan da kurum içinde Ziraat Fakültesinin kapatılacağı yönünde söylentiler üretilerek, gerek kurum çalışanlarının ve gerekse öğrencilerin tedirginliğine neden olunmuş, aynı zamanda Bilecik kamuoyunda da bir takım soru işretlerinin oluşmasına sebebiyet verilmiştir. Ülkemiz tarımı ve zirai faaliyetleri açısından önemli bir yeri olan Bilecik İlimizde kurulmuş olan üniversite bünyesinde bir Ziraat Fakültesi kurulmuş olması esasen bir şans olarak değerlendirilmeli, il ve yöre genelinde unutulmaya yüz tutmuş bir takım zirai faaliyetlerin bu fakülte aracılığı ile tekrar ele alınması suretiyle yeniden ilimize ve ülkemize kazandırılması çalışmaları her türlü imkanlar zorlanarak desteklenmesi gerekirken, bu gibi asılsız söylentiler ve kısır çekişmelerle hem ilimizin, hem üniversitemizin ve hem de ülkemizin elde edebileceği kazanımların üstelik bizzat üniversite tarafından görmezden gelinmesi kabul edilebilecek bir tutum değildir.

Ülkemizdeki bütün ziraat fakültelerinde olduğu gibi ilimiz fakültesinde de fakülteye tahsisli arazi üzerinde öğrencilerimiz ve akademisyenlerimiz aracılığı ile ıslah, ekim, dikim faaliyetleri yürütülmüş, arazi üzerinde kurulan seralardan ve araziden ürün ve mahsül alımları başlamış, konu ile ilgili yerel ve ulusal her kesimin de faydasına ve bilgisine sunulmuştur. Üretilen ürün ve mahsullerin fazlası kurum ve il içinde satışa sunulmuş elde edilen gelirler, Strateji Dai. Bşk. ve Dön. Serm. İşlt. Md. hesaplarına yatırılarak hem üniversitemize ve hem de fakültemize kaynak yaratılmıştır, kayıtları ilgili birimlerde bulunmaktadır. İlimizdeki esnaftan yapılan mal ve hizmet alımları da bu ürünlerden elde edilen gelirlerden ve gerektiğinde fakülte bütçesinden karşılanmıştır. Ülkemizin tamamında bütün resmi kurumlarda çoğunlukla uygulandığı gibi fakültemizin mal alımlarındada  ihtiyaç duyulan malzeme ve ekipmanların serbest ve tahmini bütçeler çerçevesinde temini planlanmış, siparişleri verilmiş,bedelleri ödenmiş veya ödeme planları yapılmıştır. Ancak sözkonusu uygulama arazisinin fakülteden alınarak başka bir birime aktarılması sonucunda fakültenin elde edeceği gelirler engellendiği gibi, aynı zamanda fakültemiz bütçesinin çoğu da bilgimiz dışında başka birimlere aktarılmak suretiyle ödemelerimizi gerçekleştirmemiz neredeyse imkansız hale getirilmiş ve bu konuda da kamuoyunda farklı bir algı yaratılmaya çalışılmıştır. Arazinin devrinden sonra arazi üzerindeki yaklaşık 20 bin TL. tutarındaki ürün ve mahsuller de öylece kalmış ve bu anlamda da kurumumuz zarara uğratılmıştır.Laboratuvar çalışmalarını başlattığımız İlimize özel ari ırk olarak geliştirmeyi düşündüğümüz domates tohumu araştırmalarımız sonlandırılmış, fakültemizin her türlü çalışma ve uygulaması durdurulmuştur. Sözkonusu sahaya ait, çalışmalarımızı ve arazinin bugünkü halini ortaya koyan görseller mevcut olmakla birlikte, dileyen herkesin arazinin bugünkü halini bizzat yerinde görmesi de mümkündür. Nedeni belirsiz birtakım uygulamalar ve kısır düşüncelerle üniversitemiz içerisinde Ziraat Fakültemiz üzerinde bir bardak suda kopartılan fırtınanın üniversitemize, ilimize, geleceğimizi emanet edeceğimiz öğrencilerimize ve ülkemize hiçbir faydası ve katkısı olmayacağının artık bir an önce anlaşılması, bu çekişme ve sürtüşmelerin en kısa zamanda sonlandırılması gerekmektedir. 

Bütün bu örnek ! çalışma ve uygulamalarının neticesinde Rektörlüğe buradan soruyoruz ;

Bahsettiğimiz araziyi devrettiğiniz merkez müdürünün aynı zamanda soruşturma açılmasına neden olan şikayetçi akademisyen, aynı zamanda eski danışmanınız ve aynı zamanda vekil genel sekreter olması bir tesadüf müdür ?

Atama yöntemiyle kuruma naklini gerçekleştirdiğiniz kişiyi 60 gün bu kadroda tuttuktan sonra eşdeğer ancak sınava tabi bir kadro olan Şb. Md. Kadrosuna mı aktaracaksınız ?

Bugün itibariyle üniversitenizin internet sitesinde ilgili merkez müdürlüğünün 8 adet birimi görünmesine rağmen ne bir faaliyet raporu ve ne de bir faaliyet veya etkinliği görünmemektedir. Şubat ayında tahsisini devrettiğinizmerkez müdürlüğü arazi üzerinde o günden bugüne hangi akademik, bilimsel, araştırma, uygulama ve ar-ge faaliyetlerini gerçekleştirmiştir ?

Bölüm başkanının adı nesamesi okunmayan bir çalıştayı hangi etik , bilimsel ve akademik ilkelerle gerçekleştirdiniz ? 

Personeli, binası, araç gereci, öğrencisi, kadrosu olmayan bir isim ve bir müdürden ibaret sözkonusu Merkez in asıl çalışma alanı laboratuvarlar olmasına rağmen, 211.000 m2. likaçık alanda gerçekleştirmesi planlanan ve öngörülen ne gibi bilimsel, akademik, araştırma ve çalışmaları olacaktır ve 211.000 m2. arazi bu merkezin hangi ihtiyaçları için gerekli görülmüştür ? 2016 Şubat ayından bu yana arazide hangi ar-ge, laboratuvar araştırma ve çalışmalarıyapılmıştır ?

Fakültenin öğrencileri bundan sonra çalışma, uygulama ve araştırmalarını nerede yapacaklardır ?

Fakültenin yapmış olduğu ekim, dikim ve hasattan elde edilerek üniversite Dön. Srm. veStr. Dai. Bşk. hesaplarına aktarılması muhtemel yaklaşık 20.000 TL. lik hasılatın, arazinin merkeze devredilmesi dolayısıyla elde edilememesinden doğan kayıpların hesabını kim verecektir ?

Gerek Bilecik ve gerekse yurt genelinde çalışma ve etkinlikleri ile Üniversitenin adından daha çok bahsedilmeye ve tanınmaya başlanan fakültenin bu çalışmalarından kimler ve neden rahatsız olmuşlardır ?

Uzun sözün kısası ; Akademi ve bilim dünyamızın kişisel kaprisler, kısır çekişmeler, nedensiz ve gereksiz hırslarla daha fazla enerjisini tüketmeye ve ülkemiz değerlerinin heba edilmesine neden olacak her türlü uygulama ve yanlıştan bir an önce geri dönülmelidir.

Bilecik’ten, ata yadigarı bu topraklardan doğup büyümüş yedi cihan imparatorluğunun çekirdeklerinin, tohumlarının atıldığı bu coğrafyada, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünün aksine davranışların sergilenmesi kime ne kazandıracak, kimleri hangi makamlara ve unvanlara taşıyacaktır ?

Buradan üniversite yetkililerine bir kez daha sesleniyoruz !

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın !”

 

Kaynak:Ahmet MEŞE

Bu haber toplam 3874 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum