MUSTAFA KINIKOĞLU

MUSTAFA KINIKOĞLU

SORUNLARI ÇÖZMEYE KENDİMİZDEN BAŞLAYALIM

SORUNLARI ÇÖZMEYE KENDİMİZDEN BAŞLAYALIM

Ankara´ya gidip de o meydandan geçmeyen hemen hemen kimse yoktur. On yıldan fazla oldu, Deniz Kuvvetleri´nde askerlik yaparken ben de o meydandan defalarca geçtim. Gerçekten dedikleri gibi Ankara´nın kalbi olan bir yer. Sabah gazetelerde hayatını kaybedenlerin resimlerine bakınca duygulanmamak mümkün değil, gencecik insanlar, yine aynı sayfada yüzündeki nursuzluk, resim ne kadar belirsiz olursa olsun, çok açık görünen bir katilin patlattığı araç ile hayatlarını kaybettiler, mekanları cennet, derecâtları âli olsun.
Bu tür olaylar gerçekleştiğinde duygularımız doğal olarak depreşir. “Ah, ben olsaydım şöyle şöyle yapar bu işi kökünden hallederdim” diyenlerimiz pek çoktur. Sadece bu konu özelinde değil, özellikle konu siyaset, ekonomi ve futbol olduğunda herkes “uzmandır”. Evin mutfak ekonomisini tam döndüremeyiz ama ekonomi elimizde olsa Türkiye şahlanacaktır, elli metre koşsak nefes nefese kalırız, futbol topuna vurmayı beceremeyiz ama o kadro bizde olsa her sene şampiyonuzdur.
Nedense hep elimizde olmayan işler için kaba tabirle “işkembeden sallarız”. Bu konuda nasihat eden bir büyüğümüz şöyle demişti: “Sokak röportajı yapıyorlar, başbakan olsanız ne yapardınız gibi bir soru soruyorlar, herkes bir şey söylüyor ama bir kişi de çıkıp ben başbakanlık yapacak kapasitede değilim demiyor. İki koyun bile güdemeyen şu kadar milyonu nasıl idare edecek?”
Elimizde olmayanlar yerine yapabileceklerimizi iyi yapmaya çalışsak daha iyi olmaz mı? Ancak bırakın elimizdekini iyi, güzel yapmayı, sahip olduğumuz işin içine bile üç kağıt, dalavere katanların sayısı hiç de az değil toplumumuzda... Geçtiğimiz günlerde bir radyo programında dinlediklerim beni çok şaşırttı ve üzdü, program gırgır ama gelen yorumlar ciddi... Programda dinleyenlere işten nasıl kaytardıklarını soruyorlardı. Gelen cevaplara gülmek ne kelime hüngür hüngür ağlamak lazım. Bir ilaç mümessili yazmış, firmalar ilaç mümessilerinin gün içinde hastanede olduklarını cep telefonları üzerinden takip ediyorlarmış, uyanık(!) mümessilimiz de cep telefonunu hemşire arkadaşının cebine koyuyormuş, gün boyu hastanede gözüküyormuş. Daha acısı da var, şubeleri olan bir iş yerinde teknik konulardan sorumlu ekip, bilerek arıza çıkartıyormuş, sonra arızanın çözümü için diğer şubeye git, çay kahve iç, dön, 3 saati böyle geçiriyorlarmış, can sıkıntısına çözümleri buymuş. Sonra çalışanlar için en kolay rapor alınacak hastalık bel ağrısı imiş, çünkü diğer tüm ağrıları doktor teşhis edebilirken bel ağrısı teşhis edilemezmiş, bu şekilde kolay rapor alınabilirmiş.
Daha neler neler… İş ahlakının daha doğrusu ahlaksızlığının geldiği noktaya bakın. Bunları gülerek anlatmaları işin diğer bir acı yanı. Sözün özü önce biz kendi söküklerimizi bir dikelim sonra ülke çapındaki problemler de çözülür elbet. İstanbul´un sabah ve akşam trafiğinde yüzlerce araç beklerken o kadar insanın yol hakkını gasp eden, emniyet şeridinden giden herif-i nâşerif yarın elinde imkan olsa banka hortumlar, bugün iş yerinde kendi keyfi için arıza çıkartan adam devlette bir makama gelse kendi keyfi için memleketi ateşe atmaya çekinmez. Aynı şey değil demeyin, içinde o ahlaksızlığın zerresi olan kişi için bu risk vardır.
Çetin Altan´ın dediği gibi belki de enseyi karartmamak lazım, güzel örnekler de var. Mesela bir okulda kendi dersine stajer öğretmen girecek diye müdüre gidip “bu ders için alacağım para bana helal olmaz” diyen öğretmenlerimiz, yaralı asker zarar görmesin diye kendi canını riske atarak onun üstüne yatan polislerimiz var. Allah sayılarını artırsın.
Herkes kendi imkanı çerçevesinde işini güzel ve ahlaklı yaparsa diğer sorunlar da çorap söküğü gibi çözülür inşallah. Önce kendi evinin önünü süpürmek lazım.

Bu yazı toplam 5908 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
MUSTAFA KINIKOĞLU Arşivi
SON YAZILAR