STK´LARDAN ORTAK 28 ŞUBAT BİLDİRİSİ

STK´LARDAN ORTAK 28 ŞUBAT BİLDİRİSİ

İlimizde faaliyet gösteren 13 Sivil Toplum Kuruluşu (STK), Türk siyasi tarihine postmodern darbe olarak geçen 28 Şubat sürecinin 19. yıldönümünde ortak bir bildiri açıkladı. Bildiride ´28 Şubat süreci Türkiye tarihinin en karanlık dönemidir´ denildi.


İlimizde faaliyet gösteren 13 Sivil Toplum Kuruluşu (STK), Türk siyasi tarihine postmodern darbe olarak geçen 28 Şubat sürecinin 19. yıldönümünde ortak bir bildiri açıkladı. Bildiride '28 Şubat süreci Türkiye tarihinin en karanlık dönemidir' denildi.
28 Şubat bildirisine Adaleti Savunanlar Derneği, Anadolu Gençlik Derneği, Cihannüma Derneği, Ensar Vakfı, Erbakan Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Bilecik İHH, Kayı-Der, Memur-Sen, Muradiye Vakfı, Semerkand Vakfı, Şeyh Edebali Kur'an'a Gönül Verenler Derneği ve TÜGVA imza attı.
İlimizde faaliyet gösteren 13 Sivil Toplum Kuruluşu (STK), Türk siyasi tarihine postmodern darbe olarak geçen 28 Şubat sürecinin 19. yıldönümünde ortak bir bildiri açıkladı. Bildiride '28 Şubat süreci Türkiye tarihinin en karanlık dönemidir' denildi.
Bildiri Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) İl Temsilcisi İsmail Kaplan tarafından Eğitim Bir-Sen Bilecik Şubesi'nde düzenlenen basın toplantısında okundu.

/resimler/2016-2/27/1141031162394.jpg
13 STK'nın imza attığı bildiride şöyle denildi:
"Türkiye Cumhuriyeti tarihi, 20. yüzyıl boyunca, milli iradenin darbelerle hükümsüzleştirildiği ve darbe anayasalarıyla vesayet altına alınmaya çalışıldığı dönemlerle ele alınmıştır. Bu dönem bir darbeler ve muhtıralar tarihi olarak ele alınabileceği gibi milli iradenin varlık mücadelesi olarak da ele alınabilir.
23 Nisan 1920'de “Hâkimiyet, bila kayd ü şart milletindir” serlevhası altında millete dayanan bir yönetim biçimi olarak sunulan yeni rejim, 1950 yılına kadar milletin iradesinin devletin yönetimine yön verecek rüşde sahip olmadığı düşüncesiyle milli iradenin belirleyiciliğini dikkate almadan “millete rağmen”ci bir yaklaşımla devleti yönetmiştir. Millet, kendisine dayandığı belirtilen ancak demokratik işleyişin bulunmadığı ve dolayısıyla üzerinde etkisinin olmadığı bir yönetme biçimine karşı varlık ortaya koyarak 1950'de ‘Yeter! Söz Milletindir' demek suretiyle yönetime el koymuştur. Milletin iradesine sahip çıkması karşısında vesayetçi yapı kendisini 1960'ta darbeyle göstermiş ve ardından milletin gerçek manada idareye hâkim olmasını önlemek üzere anayasal tedbirler almıştır. Milletin tekrar kendini gösterdiği ya da buna uygun belirtileri ortaya koyduğu dönemlerde, 1971'de, 1980'de ve 28 Şubat 1997'de olmak üzere hep darbeler ve muhtıralarla millet hizaya sokulmuştur.
28 Şubat postmodern darbesi, oluşturduğu maddi ve manevi tahribat bakımından milletimizi onlarca yıl geriye götüren bir etki ortaya koymuştur. 28 Şubat karanlığında gerçekleştirilen yolsuzluklar, usulsüzlükler, hortumlamalarla milletin bütün bir maddi varlığı tarumar edilerek ekonomik yönden tahribat yapılmıştır.
Ancak asıl tahribat değerler üzerinde gerçekleştirilmiş, milletimizin bin yıllık medeniyet değerlerinden koparılması ve nesillerin köklerinden habersiz yetiştirilmesi için düşmanca tutum takınılmış ve hak-hukuk-adalet gibi kavramların ayaklar altına alındığı uygulamalara imza atılmıştır.

/resimler/2016-2/27/1141365850613.jpg
Postmodern darbenin asıl hedefi dindarlar olmuş, asıl tahribat dini kurumlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. İmam hatip liseleri ve Kur'an kurslarının kapatılması anlamına gelen katsayı adaletsizliği ve 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulamaya sokulmuş, kamuda çalışan başörtülü öğretmenlerin görevine son verilmiş, üniversite öğrenimi gören öğrenciler kılık kıyafetleri sebebiyle okullarına alınmamış, mütedeyyin kamu personeli soruşturmalar, sürgünler ve göreve son vermelerle zulme uğratılmıştır.
Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat Süreci, 10 yıl bile sürmemiştir. Çünkü “Küfür devam eder, zülüm devam etmez” buyrulmuştur.
28 Şubatçılar bugün yargı önündedir. Milyonlarca insanı etkileyen bir antidemokratik hareketi gerçekleştirenler yargı önünde ibretlik bir cezaya çarptırılmalıdır. Ancak mahkeme, pek çok mağdurun müdahil olma talebini, ‘doğrudan zarar görmemiş' yaklaşımıyla kabul etmemektedir. Bu ifadeden anlaşılan, 28 Şubat mağdurlarının zarar gördüğü kabul edilmekte ancak illa hedef gözetilerek zarar verilme gibi berrak görüntü aranmaktadır. Bu tavrı kabul etmek mümkün değildir. Yine tüm dünyanın gözü önünde apaçık işlenen bir fiilde 28 Şubat sürecinin ticaret-ekonomi, medya, bürokrasi ve (sözde) STK ayaklarının yargı önüne hâlâ çıkarılmamış olması, yargılamanın salt birkaç TSK personeli üzerinden yürütülmesi yargılama sürecini başından beri sakatlamış olup hâlâ sürmektedir. Kısacası gerçek failler hakkındaki hakikat örtbas edilmeye devam edilmekte, yargılama bir gösteriye dönüşmektedir.

/resimler/2016-2/27/1142154445097.jpg
28 Şubat sürecinde yaşanan ihlallerin/hak kayıplarının telafisi için atılan adımlar yeterli değildir. Göreve iade noktasında takdir edilesi bir başarı sağlanmıştır. Ancak memuriyetlerine son verilen mağdurların, memuriyetten ayrı kaldıkları dönemlerin tamamı için mahrum kaldıkları özlük ve mali hakları iade edilmemiştir. Bu konuda kısmi bir düzenleme sağlanabilmiştir. Yine o döneme ilişkin sosyal güvenlik yönünden oluşan haksızlık giderilememiştir. 6353 sayılı Kanun, memuriyetlerine son verildiği tarih ile 2006 yılına kadarki dönem için sosyal güvenlik primlerinin kurumlarınca karşılanmasına imkân verse de, memuriyetten ayrı kaldıkları dönemin tamamı noktasında hiçbir düzenleme mevcut değildir.
Ayrıca askeri personel hakkında çıkartılan 6191 sayılı kanun sadece YAŞ Kararları ile ayrılanları eksik te olsa kapsamış, kararname yoluyla ayrılanların mağduriyetleri halen devam etmektedir.
Türkiye tarihinin en karanlık döneminde yaşanan mağduriyetlerin bütün izleri silinmelidir.
Bizler katılımcı Sivil Toplum Örgütleri olarak Ülkemizde bir daha 28 Şubatların yaşanmaması için gerekli bütün iradeyi ve mücadeleyi ortaya koyacağımızı deklare ediyor. Devam etmekte olan 28 Şubat davasının gerekli hassasiyetler içerisinde yürütülmesi gerekliliğini bir kez daha vurguluyoruz."

 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.