TAKDİRLE KARŞILADIM

TAKDİRLE KARŞILADIM

Yeni Bozüyük Gazetesi Sahibi oğlum Kadir’in lisans eğitimi gördüğü Uluslararası Saraybosna Üniversitesi IUS’a gidiyoruz. Bu üniversiteyi neden tercih ettik biliyor musunuz. 28 Şubat zulmünün yaşandığı dönemlerde vatanını seven milliyetçi muhafazakar yapı ata yadigarı Saraybosna’da hemen bir vakıf üniversitesi kurdu.

Başörtü zulmüyle karşılaşan ve okuldan atılma tehlikesi yaşayan öğrencilerin nakli bu vakıf üniversitesine alındı. Üniversitenin içinde İlim Yayma Cemiyetinin yurdu mevcut. Ulusal düzeyde yeri olan yabancı dilde eğitim veren önemli bir üniversite. Aynı zamanda önceki yazılarımda bahsettiğim gibi Bosna bir Osmanlı şehri. Onun için YÖK’ün tercih sıralamasında burayı da işaretlemiştik. Nasip oldu. Memnunum.

Okulda bizi kendisi Boşnak olan Hasan MuratovicBey karşıladı. Oğlum Kadir’in de arkadaşı. Sağolsun bizimle çok ilgilendi. Kendisine hediye olarak götürdüğüm Kayı bayrağını hediye ettim.

murat.jpg

Ardından Sedef Vakfı Turizm Müdürü Selami Adıgüzel bizi karşıladı. Kadir’in arkadaşları ile sohbet ettikten sonra yine Kadir’in öğretmeni Yrd. Doç. Roman Sulejmanpasic ile sohbet ettik. Kadir’den övgüyle bahsetmesi benim de göğsümü kabarttı.

Kadir’in arkadaşı Bursa İnegöl’de ikamet eden Batuhan Kumaş bizimle çok yakından ilgilendi. Kadir’in olmadığı anda okulda bize tercümanlık yaptı.

selami-adiguzel-sedef-vakfi-titizm-muduru.jpgkadirin-arkadaslari-halid-karakas,-metehan-berk,-niyazi-saylik,-furkam-coban,.jpgroman-sulejmanpasic.jpgmatuhan-kumas.jpg

ilim-yayma-muduru-mehmet-yasir-cebeci.jpg

Kadir’in kaldığı İlim Yayma Cemiyeti’ni ziyaret etmek üzere kalkıp hesabı ödemek istediğimizde Üniversite temsilcilerinin bizim farkında olmadığımız bir anda hesabı ödemiş olmaları Oğlum Kadir’e verdikleri değeri gösterir.

Ben Oğlum Kadir’in arkadaşlarına, Sedef Vakfı temsilcilerine, Öğretmenlerine çok çok teşekkür ederken Oğlum Kadir’e de Üniversite’de çok güzel bir çevre edindiği için, güzel dostluklar kurduğu için ayrıca teşekkür ediyorum.

İlim Yayma Cemiyeti Müdürü Mehmet Yasir Cebeci ile de bir süre sohbet ettik. Ertesi gün gezeceğimiz mekanlarla ilgili bize sağolsun detaylı bilgiler verdi. 

Şu konuyu da söylemeden geçemeyeceğim. Küçük oğlum 6 yaşındaki Yunus Emre akşam ateşlendi. Yabancı memleketteyiz. Bir anda ne yapacağımı şaşırdım. Saraybosna’ya gidince Sağlık Bakanlığı’nın mesajları geldi. Sağlık problemleri yaşadığımız takdirde ne yapacağımızı bildiren bir link ve telefon numarası vardı. Ancak benim ilk aklıma bağlı bulunduğumuz aile hekimimiz Hüseyin Altay’ı aramak geldi. Aradım. Sağolsun Hüseyin Bey telefonda çocuğun durumunu benden öğrendi. Daha önceden sağlık bilgileri de mevcut. Ona göre tedavisiyle ilgili beni yönlendirdi. Bir sonraki gün de arayarak durumunu sordu.

Eskiden çocuğumuzu hastaneye götürüp muayene ettiremiyorduk. Sağlıkta önemli bir mesafe kat eden Türkiye bugün geldiği noktada çok çok daha iyi hizmet verebiliyor. Tabii Dr. Hüseyin Altay’ın insanlığı ve doktorluğu mükemmel. Kendisine buradan çok çok teşekkür ediyorum. Sağlık desteğini rahat alabiliyoruz, Ziraat Bankasından para çekebiliyoruz. Bu devletimizin büyüklüğünü gösterir.

ziraat-001.jpg

Neyse biz gezimize devam edelim. Sabahtan Mostar’a doğru yola çıktık. Yeni otoban yapılıyor. Yol yapmak güç. Çok engebeli bir arazi, tüneller, viyadükler. Bir kısmını otobandan çıktıktan sonra 60 km. 1,5 saatte anca kat ettik.

Yolda Konjic beldesinde durduk. Beldeyi bir görseniz. Osmanlı zamanında unutulmuş ve el değmemiş bir belde. İçinden bir nehir geçiyor, berrak, o kadar güzel manzarası var ki anlatılmaz, görmeniz lazım. 

a1.jpg

Nehrin üzerinde altı kemerli yine atalarımızın eseri bir köprü var. 19. Osmanlı Padişahı Sultan IV Mehmet’in saltanatı sınasında, 1682 yılında inşa edilmiş. 

a2.jpg

Köprünün karşısındaki mimari Eskişehir Odunpazarındaki ve Beypazarındaki mimari gibi, Köprüden geçiyoruz. Hemen ilk caddedeyim. Şu sokağa bir bakar mısınız. Bu sokak size tanıdık geliyor mu?

a3.jpg

Sokakta biraz ilerledikten sonra köprüden gözüken Caminin minaresine doğru ilerliyorum. Ve caminin avlusundayım. Küçük bir şadırvan ve caminin girişini sizler için fotoğraflıyorum. O kadarsına gezilecek görülecek yerler var ki. Ne sokakta ilerlemeye, ne caminin içini görüp beklemeye vakit var. Biran önce Mostar’a, oradan da Alperenler tekkesine gitmemiz lazım.

a4-5.jpg

Yol boyu ilerliyoruz. Her yer yemyeşil, tertemiz nehir cennet gibi yerler. Fabrika atığı yok, beton yok. Araziye pislik atmak yok. Tamamen doğayla iç içe. Yolda giderken Cuma vakti yaklaşıyor. Cuma namazı için bir beldede durduk. Henüz vakit girmemişti. Cemaat Cami avlusunda. Bizim Türkiye’den geldiğimizi öğrenince sağolsunlar çok ilgilendiler. Çat pat sohbet ettik. İmamla merhabalaştık. Ardından camiye girdik. 

Ezan okunmadan önce İmam mihrapta kendisi Kur’an okudu. Ardından cemaatten birine işaret ediyor. Bir sure okuyor, sonra cemaatten başka birine, o bir sure okuyor ve bu böyle devam ediyor. Ezan okunundu sünnetten sonra kamet bizde de eskiden olduğu gibi 3 ihlas 1 fatiha suresinden sonra ezan okundu.

Hutbede hoca tabiikiboşnakca hitap etti. Hocanın diksiyonu gerçekten çok iyiydi. Yarım saatin üzerinde hiç kağıttan okumadan cemaate hitap etti. Namaz kılarkanfatiha suresini imam okuduktan sonra cemaatin makamlı ve sesli bir şekilde amin demesi de oldukça dikkatimi çekti. Cuma namazına katılım çok yüksek, cami hınca hınç doluydu. Caminin ismi “Türk-Boşnak Kardeşlik Camii Açılış tarihi ise 31.08.2013

Ve Mostar’a ulaşıyoruz.

Mostar’ı fotoğraflarda görmüştüm ancak hiç böyle etkilenmemiştim. Mostar köprüsüne doğru ilerliyoruz. Atalarımızın ayak seslerini adeta duyuyoruz. Arnavut kaldırımları, evlerin mimarisi, esnaf dükkanları, her eser atalarımızdan yadigâr.

Bu duygularla Mostar’a doğru giden yollardan geçiyor ve tüm ihtişamıyla Mostar köprüsü karşımıza çıkıyor. Köprünün her iki yakasında kuleler tüm ihtişamıyla orada. Ancak içinde biz yokuz.

a6-001.jpga7.jpga8.jpg

Mostar köprüsünden geçtik, mahalleye doğru yol aldık. İnsanın içi sızlıyor. 15., 16. Yüzyılda buzdolabına koyup, hiç bozulmadan derin dondurucudan çıkartılmış gibi.

a9.jpg

Mostar köprüsünün diğer ayağından biraz sağa döndüğümüzde orada küçük şirin bir cami. Son cemaat yerinde turistler asmanın altında soluk alıyorlar. O ortamın fotoğrafını bile çekmedim. Sizin de üzülmenizi istemedim.

a11.jpga12.jpg

Caminin karşısında hamam şu an müze olarak kullanılıyor. Camiyle hamam arasında bir meydan.

Atalarımızın yaptığı bu eserler sayesinde dünyanın her yerinden Mostar turist çekiyor. Tarihi eserler, yapıtlar, hanlar, hamamlar, camiler, sokaklar, kaldırımlar..

 

Bu haber toplam 55703 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum