Ahmet MEŞE
MHP Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker'in soru önergesine cevap veren Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, asbest tespit edilen yerlerde alınan önlemlerle ilgili bilgiler verdi. Milletvekili Şeker, asbest tespit edilen çalışmaların yapıldığı iller arasında Bilecik'in olup olmadığını sordu. Şeker'in bu sorusuna cevap veren Bakan Müezzinoğlu,"Halen devam etmekte olan Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Plan çalışması içerisinde Bilecik ili de yer almakta olup, sonuçlar tamamlandığında asbest saptanılan köylerde ıslah çalışmaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yürütülecektir" dedi.
MHP Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker'in Asbest tespit edilen yerlerde alınan önlemlere ilişkin soru önergesine gelen cevabın bir kısmını duyurmuştuk. Bakan Müezzinoğlu'nun cevapları o zaman diliminde henüz TBMM resmi internet sitesi üzerinden kayda girmemişti. Gelinen süreçte Bakan Müezzinoğlu'nun süresi dolduktan sonra cevapladığı önerge kayıtlardaki yerini aldı ve Milletvekili Şeker'in sorularına gelen cevapların ayrıntıları ortaya çıktı.
MHP Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker'in soruları ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun cevapları şu şekilde:
"Bakanlığınızın kanserle ilgili her türlü istatistik bilgileri toplamak araştırma ve inceleme yapmak, yaptırmak kanserle savaşta gerekli koruyucu ve tedavi edici hizmetleri araştırma ve inceleme sonuçlarına göre değerlendirmek, alınması gereken tedbirleri tespit etmek, uygulamak ve uygulatmak görevlerindendir.
Bu bağlamda;
SORU-1 Akciğer kanserine yol açtığı belirlenen ASBEST maddesinin tespit edildiği 30 il ve 473 köyde ne tür tedbirler alınmıştır? Bu iller ve köyler hangileridir?
CEVAP-1 Asbest, akciğer zarının malign tümörü olan mezotelyoma ve akciğer kanserine doğrudan sebep olabilmektedir. Ayrıca kalıcı fonksiyonel kalıplara yol açan akciğer ve akciğer zarında kalıcı harabiyete (asbestozis, diffüz plevral fibrozis) de yol açabilmektedir. Söz konusu bu sorunlar, asbest ile yeterli miktar ve sürede temas etmiş popülasyonlarda bir 'endemi' şeklinde görülebilir. Önümüzdeki 30 yıl boyunca gelişmiş ülkelerde endüstriyel asbest teması sebebiyle 500 bin kişinin kanser gelişmesi sonucu kaybedilmesi beklenmektedir. Şubat 2014'te Kanser Daire Başkanlığımızın da üyesi olduğu Uluslar arası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) asbest konusunda yayınladığı deklerasyonda asbestin yıllardır bilinen çok önemli bir kanserojen olduğunu, ancak halen dünya genelinde 60 ülkenin gerekli önlemleri alabildiğini, Almanya gibi pek çok ülkede dahi gerekli önlemlerin alınmadığını vurgulamıştır. Sağlık Bakanlığımız da aktif üyesi olduğu IARC ve UICC ile konu ile ilgili tüm gelişmeleri yakın takip etmekte ve gerekli önlemleri zamanında almaktır.
Bakanlığımızca asbest maruziyetinin önüne geçmek amacıyla yapılan ilk çalışmalar 2009 yılında başlamıştır. Sağlık müdürlükleri elemanlarınca köylere gidilerek muhtar ve vatandaşlarla görüşülmüş ve toprakla temasın olabileceği yerler tespit edilmeye çalışılmıştır. Tespit edilen yerlerin birçoğunda evlerin boyanması, yolların asfaltlanması, asbestli toprağın getirildiği yerlerin kapatılması ve halkın bu toprağı kullanmaması için Müdürlük, Valilik, Belediye, Kaymakamlık ve ilgili Bakanlıkların İl Müdürlüklerince çalışmalar yürütülmüştür. Özellikle birçok evin boyanması sağlanmış, maddi durumu olmayan vatandaşlarımız Kaymakamlıkların yapmış olduğu maddi yardımlarla evlerini boyamış, birçok köy yolu asfaltlanmış, birçok yerde kullanım engellenmiş, farkındalık ve eğitim çalışmaları yürütülmüştür.
2012 yılında ise çok sayıda akademisyenin katılımı ile Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Plan çalışmaları başlatılarak yurt genelinde yaygınlaştırılmıştır. Projede ülke genelinde mevcut durumun tespiti Faz 1, gerekli ıslah çalışmalarının yapılması da Faz 2 olarak isimlendirilmiştir.
Çalışmaya ilk etapta 30 ilde başlanmış ve bu illerdeki çalışmaları yürütmek üzere Halk Sağlığı Müdürlüğü temsilcisi ile akademisyen il koordinatör hocaları tarafından Türkiye Mezotelyoma Çalışma Grubu oluşturulmuştur.
İllerden asbestin sebep olduğu hastalıklar ile ilgili son beş yıllık veriler istenmiş ve gelen verilerin derlenmesi sonucunda belirlenen illere ilaveten başka illere de asbestin sebep olduğu hastalıklara rastlanmış ve bu iller de çalışmaya dahil edilmiştir.
Faz-1 çalışmaları neticesinde ülkemizde asbest sorunu olma ihtimali olan 58 ilin, yaklaşık 1240 köyünden asbest örnekleri alınmıştır. Alınan örnekler öncelikle Eskişehir Üniversitesi'nde ön değerlendirmeye alınmış, şüpheli bulunan yaklaşık 1250 örnek analiz edilmek üzere TÜBİTAK'a gönderilmiş olup, gelen sonuçlar kamuoyu ile paylaşılacaktır.
Sonuçlar tamamlandığında asbest saptanılan köylerde ıslah çalışmaları yani Faz 2 çalışmaları başlatılacaktır. İlgili ıslah çalışmaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yürütülecektir. Islah çalışmaları evlerdeki asbestli boyaların sökülüp, yeniden badana edilmesi, çatı izolasyonlarının değiştirilmesi, yolların asfaltlanması, köylerin yeşillendirilmesi gibi önlemleri içermektedir.
SORU-2 Bilecik ili bu illerin arasında var mıdır? Varsa bu konuda ne tür çalışmalar yapılmaktadır?
CEVAP-2 Halen devam etmekte olan Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Plan çalışması içerisinde Bilecik ili de yer almakta olup, sonuçlar tamamlandığında asbest saptanılan köylerde ıslah çalışmaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yürütülecektir.
SORU-3 Köylerde özellikle sıva,çatı, dam gibi toprak ile sıvanmış çok mesken bulunmaktadır. Bunlarla ilgili Bakanlığın herhangi bir çalışması var mıdır? Varsa nelerdir? Bu çalışmalar hangi aşamadadır?
CEVAP-3 Faz 1 çalışmaları neticesinde ülkemizde asbest sorunu olma ihtimali olan 58 ilin, yaklaşık 1240 köyünden asbest örnekleri alınmıştır. Alınan örnekler öncelikle Eskişehir Üniversitesi'nde ön değerlendirmeye alınmış, şüpheli bulunan yaklaşık 1250 örnek analiz edilmek üzere TÜBİTAK'a gönderilmiş olup, gelen sonuçlar kamuoyu ile paylaşılacaktır. Sonuçlar tamamlandığında asbest saptanılan köylerde ıslah çalışmaları yani Faz 2 çalışmaları başlatılacaktır.
SORU-4 İller Bankası tarafından içme suyu ve kanalizasyon hatlarına asbest boru döşenmekte midir? Bilecik ili ve ilçelerinde içme suyu tesisatlarında asbestli boru kullanılmış mıdır?
CEVAP-4 1975-1995 yılları arasında İLBANK tarafından yaptırılan içme suyu ve kanalizasyon tesislerinde asbestli çimento boru kullanılmış olmakla beraber 2000 yılından bu yana asbestli boru kullanılmamaktadır.
Ancak bizzat belediyeler tarafından yaptırılan içme suyu tesislerinde asbestli çimento boru kullanılıp kullanılmadığı veya daha önce döşenen boruların değiştirilip değiştirilemediği İLBANK tarafından bilinmemektedir.
SORU-5 Asbest boru zararlı mıdır?
CEVAP-5 Solunum yoluyla alınan asbestin başta akciğer kanseri ve mezotelyoma olmak üzere çeşitli kanserlere yol açtığı çok sayıda bilimsel çalışmada gösterilmiştir. Sindirim yoluyla alınan asbest minerallerinin ise kanserojen olduğuna dair yeterli bilimsel veri bulunmamaktadır.
Solunum yoluyla alınan asbest liflerinin kansere yol açmasında en önemli mekanizma akciğerde birilim göstermeleri ve burada birtakım değişikliklere yol açmaları veya diğer organlara ilerleyerek orada birikme ve benzer değişikliklere neden olmalarıdır.
Sindirim yoluyla alınan asbest lifleri ise hızla sindirim enzimleri aracılığıyla yok edildikleri için dokularda birikmezler. Bunu kanserojenik değişikliklerin ortaya çıkmasına engel olduğu düşünülmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından içme sularıyla alınan asbest liflerinin kanserojenitesinin değerlendirildiği tüm bilimsel çalışmalar incelenerek 1996 yılında bir rapor yayınlanmıştır. Bu raporda içme suları aracılığıyla asbest maruziyetinin kanserojen olduğuna dair yapılmış hayvan ve insan çalışmalarında veri bulunmadığı belirtilmektedir. Bu sebeple de bu konuda herhangi bir özel önlem alınmasına gerek olmadığı vurgulanmıştır.
SORU-6 Asbestli arazilerin tespiti yapılmış mıdır? Yapıldıysa Türkiye'deki miktarı ne kadardır ve ne kadar ağaçlandırılmıştır?
CEVAP-6 Faz 1 çalışmaları neticesinde ülkemizde asbest sorunu olma ihtimali olan 58 ilin, yaklaşık 1240 köyünden asbest örnekleri alınmıştır. Alınan örnekler öncelikle Eskişehir Üniversitesi'nde ön değerlendirmeye alınmış, şüpheli bulunan yaklaşık 1250 örnek analiz edilmek üzere TÜBİTAK'a gönderilmiş olup, gelen sonuçlar kamuoyu ile paylaşılacaktır.Yeşillendirme de Faz 2'de yapılacak çalışmalar arasındadır.
SORU-7 Asbestli toprak içeren arazilerin ne kadarından yol geçmektedir ve ne kadarı asfaltlanmıştır?
CEVAP-7 Yukarıda da belirtildiği gibi çalışma devam etmektedir.
SORU-8 Gemi söküm işlemi sırasında gemide bulunan tehlikeli maddeler nedeniyle çevreye ve insan sağlığına ciddi zararların ortaya çıktığı bilinen bir olgudur. Yüksek oranda asbest bulunan gemilerde kanserojen kirletici maddeler gemi bünyesinde yer almaktadır. Bu konuda herhangi bir çalışma var mıdır? Varsa hangi aşamadadır?
CEVAP-8 25.01.2013 tarih ve 28.539 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 'Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik'in madde 1'inde 'Çalışanların asbest söküm, yıkım, tamir, bakım, uzaklaştırma çalışmalarında asbest tozuna maruziyetlerin önlenmesi ve bu maruziyetten doğacak sağlık risklerinden korunması, sınır değerlerin ve diğer özel önlemlerin belirlenmesi' hedefi tanımlanmış ve madde 8'de 'Bu yönetmelik kapsamındaki işler, asbest söküm uzmanı nezaretinde asbest söküm çalışanı tarafından yapılır' cümlesiyle asbest söküm uzmanı ve asbest söküm çalışanı tanımlamaları yapılmıştır. Tanımlanan bu iş gruplarının eğitimi için, yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü'de 20-24 Ocak 2014 ve 27-31 Ocak 2014 tarihlerinde 97 kursiyerin katılarak asbest söküm uzmanlığı belgelerini aldıkları eğitimler düzenlenmiştir.
Bunun dışında yine aynı yönetmelikte bu yıkım sonucunda oluşacak olan atıkların yönetimi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 18.03.2014 tarih ve 25.406 sayılı 'Hafriyat toprağı, inşaat ve yıkıntı atıklarının kontrolü yönetmeliğine atıfta bulunulmuş ve söz konusu yönetmelikte tehlikeli atık olarak tanımlanan asbestin tehlikeli atıkların kontrolü yönetmeliğine göre bertarafını zorunlu kılmıştır.
Sağlık Bakanlığımız Dünya Sağlık Örgütü'nün konuyla ilgili toplantılarına katılım göstermekte ve söz konusu toplantılarda alınan kararlar ve yapılan deklerasyonların sahaya yansıtılması noktasında çalışmalarına devam etmektedir."