İsmet CEP
Bozüyük'te 'Silikozissiz bir dünya istiyorum' konulu 2.'inci silikozis bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan ve silikozis hastalığına karşı her platformda büyük mücadele veren silikozis hastası Gürhan Yüksel, hastalıkla mücadelede hastalığa yakalanan arkadaşlarının mücadeleye karşı ilgisizliğinden yakındı. Yüksel, "Eğer biz bu davaya sahip çıkmazsak bu davayı kendi davamız bilmezsek biz hastalandık yandık, başkaları yanmasın diye mücadele etmezsek her yer Bozüyük'te silikozis hastaları ile dolacak." dedi.
Yeni mahalle konağında gerçekleştirilen toplantıya konuşmacı olarak Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, Gögüs hastalıkları uzmanı Dr. Coşkun Canıvar ve Avukat Gülseren Tekeş katıldı.
Yüksel yaptığı konuşmada, "Biz silikozis'i çok önemsiyoruz ama önemsemeyenler de var. Bugün böyle önemli bir toplantıda bu salon dışarılara kadar dolsun taşsın isterdim. Benim haberim olmadı, ben duymadım demesinler diye ev ev kahve kahve gezdik. Her girdiğimiz kahve de bizi tanıyan silikozis hastaları çıktı. Bozüyük'ün her sokağına her mahallesine silikozis hastası dolmuş. Çok yazık. Eğer biz bu davaya sahip çıkmazsak bu davayı kendi davamız bilmezsek biz hastalandık yandık, başkaları yanmasın diye mücadele etmezsek her yer Bozüyük'te silikozis hastaları ile dolacak. Bozüyük'te herkesin silikozis hastası olma ihtimali var çünkü Bozüyük'ün orta yerinde seramik fabrikası var. Bizler tepki gösterip davamıza sahip çıkmazsak hiç kimse sahip çıkmaz. Bu davaya herkesin sahip çıkması lazım. Ben herkese teşekkür ettim ama Nilüfer Banu Eskitütüncü doktorumuza bu hastalığı ortaya çıkarma cesareti gösterdiği için çok teşekkür ediyorum." dedi.
"Bozüyük seramik fabrikalarında çok sayıda işçi silikozis hastalığına yakalanmıştır"
Prof Dr. Zeki Kılıçarslan, hastalığın tanımı ile ilgili bilgiler verdi. Hastalığın önlenmesi için gerekli yasa ve yönetmeliklerin var olduğunu ancak işverenlerin buna rağmen gerekli önlemleri almadığını ve bu bağlamda denetimlerin eksik olduğunu söyledi.
Gögüs hastalıkları uzmanı Dr. Coşkun Canıvar ise biran evvel yasaların verdiği yetkiyi kullanarak, sendikayı da bu işin içerisinde aktif rol almaya zorlayarak bu sürecin başlaması gerektiğini söyledi. Öteleyecek ve erteleyecek bir durumda olunmadığını kaydetti. Ötelenilen ve ertelenen her alanda bir işçi arkadaşın daha hastalandığını kaydetti.
Avukat Gülseren Tekeş ise hastalığa yakalanan işçilerin izlemesi gereken hukuki süreç hakkında bilgiler verdi. Silikozis hastalarının işverene karşı maddi tazminat davası açma haklarının bulunduğunu söyledi.
Yapılan ortak açıklamada ,"Bozüyük'te bulunan seramik fabrikalarında çalışan işçiler arasında tespit edilen silikozis hastalığı nedeniyle yapılan çalışmalarda çok sayıda işçide değişik derecelerde mesleğe bağlı silikozis hastalığı tespit edilmiştir. Bu işyerlerinde seramik, klozet, lavabo v.b. üretim işi yapılmaktadır. Fabrikalarda üretilen klozet, lavabo v.b. kuru malların dış yüzeyinde ki keskin ve bozuk kısımların işçiler tarafından elle, keçe adı verilen bulaşık teli gibi sert bir malzeme ile rötuşları yapılmakta, yüzeyde ki boşlukları düzeltilmekte ve temizlenmektedir. Bu işler sırasında ve yarı mamul malzemelerin atıklardan ve oluşan tozlardan basınçlı hava ile temizleme işinde ve ayrıca özellikle el pistolesi ile yapılan sırlama işi sırasında işçiler silika ve başka toksit maddelere maruz kalmaktadırlar. İşçilerin çalıştığı ortamlarda aşırı derecede atık ve toz bulunmaktadır.
Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesince yapılan incelemelerde fabrikada çalışan meslek hastalığı şüphesi ile müracaat eden 110'un üzerinde sigortalının büyük çoğunluğuna silikozis teşhisi konulduğu ve başvuruların ani ve çoğalarak devam ettiği belirtilmiştir.
Meslek Hastalığı silikozis nedeniyle değişik oranlarda meslekten kazanma gücü kaybı oranı (Sürekli iş görmemezlik-sakatlık oranı) saptanan işçilerin önemli bir kısmı işverenin sağlayacağı tozsuz uygun ortamlarda çalışmaya devam edebilecekleri halde işverenin bunu yapmaması nedeniyle işten ayrılmak zorunda kalmışlardır. Bunun sonucu silikozis'e yakalanan işçiler kendilerine verilen 100-200 TL gibi işgücü kaybı oranı ödeneği ile açlığa mahkum duruma düşmüşlerdir. Başka geçim kaynağı olmayan işçiler mağdur durumda aynı işyerinde yakalandığı silikozis hastalığı nedeniyle vefat eden arkadaşlarının oluşturduğu o zor psikolojik ortam içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışmakta ve açılan davaların sonucunu beklemektedir. Silikozis gerekli tedbirlerin alınmasıyla %100 önlenebilir ama yakalanıldığında tedavi edilemeyen bir meslek hastalığıdır. Öte yandan bu önlemlerin alınmaması nedeniyle yakalanılan silikozis hastalığının halen geçerli bir tedavisi bulunmamaktadır. Yani silikozis hastaları sakat yaşamaya ve bazı durumlarda ise ölüme mahkum olmaktadırlar. Biz silikozis'in olmadığı bir Bozüyük ve bir dünya istiyoruz. Bunun için seramik fabrikalarında ve diğer silika ile karşılaşma riski bulunan bütün işyerlerinde ilgili yasa ve yönetmeliklerimizin tam olarak uygulanması için gereken tedbirler hızla ve etkili şekilde alınmalıdır. Şüpheli durumlarda gerekli tanı, iş görememezlik oranı tespiti, tazminat belirleme ve ilgili hukuki süreçlerin hızla tamamlanması için gerekli düzenlemeler yerine getirilmelidir. Silikozis tanısı alan işçiler ağır derecede hasta değillerse aslında aynı işyerlerinde zaten sağlanması zorunlu olan tozsuz ortamlarda veya başka bir işyerinde çalışmaya devam edebilirler. Bunun için silikozis tanısı alan işçiler ya gerekli tedbirin alındığı işyerlerinde çalıştırılmalı yada devlet tarafından uygulanacak mesleki rehabilitasyon/yeni meslek kazandırma programlarına alınmalı ve işsiz kaldıkları sürece de eski kazançlarına yakın bir ödenek ile desteklenmelidir." denildi.
Daha sonra silikozis hastalığına yakalanan fabrika çalışanlarından bazıları söz alarak yaşadıkları sıkıntıları anlattılar ve bu olay karşısında toplum olarak baskı gücü oluşturarak bu hastalık ile mücadele etmeleri gerektiğini söylediler.