Bu gün ülkemizin içinde bulunduğu hali ve ahvali anlayabiliyor muyuz?
Bana göre Osmanlının gerçek yıkılış tarihi olan 1909 tarihidir. Coğrafyamızı tarumar eden İttihat ve Terakki dönemini yaşadık. 624 yıl yaşayan devletimizi 10 yılda eceli gelmeden öldürdüler. Hayalperestlik, komitacılık ile devlet adamlığını birbirine karıştırdık. Her yerde İngilizlerin emellerine teşne olduk.
Yaşadıklarımızdan dolayı, komitacılığa ve İttihat Terakkiye bulaşmış herkese karşı güvensizlik duyuyorum.
Bir Kurtuluş Savaşı dediğimiz savaştan çıktık. Sevr’di, Mondros, derken Lozan’ı yaşadık. Lozan zafer mi, hezimet mi? Tartışmalarımız hala sürüyor.
Doğruları kamufle ede ede, yalan söyleyen tarihi okuya okuya, bu günlere geldik. Mızrak çuvala sığmadığı gibi doğru söyleyen tarih bir şekilde arşivlerden dışarıya taştı. Bunda hatıratların rolünü unutmamamız gerekir. Bir de şu değişmez bir gerçek var ki; gerçekler her zaman gün güzüne intişar etmektedir.
Demokrasi serüvenimiz bakarsak dramla komedinin terkibiyle yüz yüze geliriz. Meselâ: Açık oy, gizli tasnif gibi.
Osmanlı temeli ve bakiyesi topraklarımıza Türkiye Cumhuriyeti devletimizi kurduk. 15 yıl kurucu lider, 12 yıl milli şef dönemi olmak üzere 27 yıl seçimsiz dönemler yaşadık. Ve bu dönemlerde bize kimliğimizi kaybettirecek büyük devrimler oldu. İthal kanunlar getirdik. Örf, anane, yazı, kültür, kılık kıyafet, değişti ve milli hafızamızı alzaymer hastalığına duçar eylediler.
Bu durumda ne hale geldiğimizi teröre kurban giden dürüst gazeteci merhum Uğur MUMCU’dan dinleyelim.
“ Mustafa Kemal ve düşün arkadaşları batılı laik sistemi seçtiler. 1928 yılında Anayasa’dan devletin İslamcı devlet olduğunu belirten maddesini kaldırdılar. 1930 da din dersleri kaldırıldı. 1939 yılında da köy okullarından da din dersleri kaldırıldı.
TÜRK NE DEMEKTİR?
İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza mahkemeleri usulüne göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen, İslam hukukuna göre gömülen kişidir.”
Tabi millet olarak feleğimiz şaştı. Sonun da kırpa kırpıla kuşa döndük. Dünya’nın hiçbir yerinde görülmemiş bir olay, şapka giymeyenler asıldı. Bazı yalaka yazarlar kurucu devrimci lideri ilah ilan ettiler.
Kemalettin Kamu bir şiirinde: “Ne yosundur ne fusun, Kabe Arabın olsun. Çankaya biz yeter” dedi.
1950 de Demakrat Parti iktidar oldu. Menderes ezanı aslına çevirdi. Hızlı bir şekilde Marşal yardımları almaya başladık, süt tozları geldi okullarda çocuklara içirildi. Hiç unutmamamız gereken bir husus Cumhurbaşkanı Celal Bayar devlet radyosundan yayınlanan Kur’an tilavetini yarıda kestirdi.
27 Mayıs ihtilali bir başbakan ve iki bakanın hayatına mâl oldu. Anayasa üçüncü defa değişti. Çok partili hayatta koalisyon dönemleri başladı.
12 Mart muhtırasını yaşadık.
28 Şubat Post Modern darbesini gördük.
Bir ara Yaşar Büyükanıt çıkış yaptı. Akabinde ilk defa halkımız cumhurbaşkanını bizzat kendisi seçti. Bazı çevreler bunu bir türlü hazmedemedi. Bu millet asli görevinin dışında konuşan Jandarma Genel Komutanına “ Kes lann” dendiğine şahit oldu.
Derken 15 Temmuz’a geldik, devlet ipten döndü.
Yakın tarihimizi herkes biliyor.
İstanbul Belediyesinde İSKİ skandalından sonra asrın hırsızlık olaylarını yaşadık.
Uzun süre çalkantılar içerisinde bulunan komşumuz Suriye istikrara kavuştu gözüküyor.
Ümmet’in meselesi Gazze problemi ile yüz yüzeyiz. Gazeteci Fatih Tezcan Türkiye yi kurtarmadan Gazze’yi kurtaramayız diyor.
Şimdi gündemimizde iki sıcak gelişme var. PKK nın silah bırakması ve Zengezur Koridoru. İnşallah hayrımıza sonuçlanır. Koridorun açılması Türki diyarına yolumuzun açıldığını gösteriyor ama Amerikan kovboyunun orada işi nedir diye de sormadan edemiyorum.
PKK olayına kısaca değinmek isterim. Biz zamanlar Ermeni çeteleri vardı. Taşnak, Hınçak ve daha sonra ASALA. Asala birçok diplomatımızı şehit etti. Asala kayboldu PKK türedi.
Ben Müslüman Kürt kardeşlerimin PKK nın ilkelerini benimsediklerine inanmıyorum. Lozan görüşmeleri önce emperyalistler Bağımsız Kürdistan için olayı kaşıdılar ama sonuç alamadılar. Kürt önderler buna izin vermediler. Diğer örgütler gibi PKK nın da ardında emperyalist güçler var. Mücadele bitmez, devam eder. Söylenecek çok şey var. Devletimiz uyumuyor. Adamlar içimizden taşeron STK, gazeteci ve parti bile kiralayabiliyorlar. Milletimiz de gaza gelmezse tarih koridorunda emim adımlarla inşallah yolumuza devam ederiz.
En çok kaleyi içten yıkmak isteyenlere, bizim gibi görünüp te bizden olmayanlara dikkat etmeliyiz diye düşünüyorum.
EN SON GELDİĞİMİZ NOKTA
Ortada hızsızlar, İstanbul’un İstikbalini etkileyecek kadar çalmışlar çırpmışlar. Buna rağmen hırsızdan kahraman çıkarmaya uğraşıyorlar. Özgürlük naraları atılıyor.Sanki çalma çırpma özgürlüğü istiyorlar.
Suriye gündemden düşmedi ama orada ortalık biraz sessizliğe büründü.
Bütün dünya İSRAİL katliamlarını durduramıyor.
Gazzede abluka delindi ama işte o kadar. Zulüm devam ediyor. İslam ülkeleri biz dahil İsrail’e savaş açacak durumda değil.
Tramp – Reis görüşmesinin yankıları devam ediyor. Ne aldık ve ne verdik biz bilmiyoruz.
İha, Siha yapıyoruz ama hala yerli savaş uçağımızın motorunu tartışıyoruz.
Ortalığı siyasi fahişeler ve alınteri tüccarları kaplamış vaziyette. Yeni jön Türkler türedi, İngiltere’den yardım istiyorlar.
Büyükşehirler susuzluktan kavruluyor.
İzmir kokdu.
Ufuklarımızda kara bulutlar dolaşıyor.
Biz emekliler vızık vızık ötüyoruz. Ufukta umut da yok.
Halbuki Yüce Rabbimiz umutvar olunuz diye buyuruyor.
Rabbim hakkımız da her şeyin hayırlısını versin.
Selam ve dua ile.