ÇEVRE FELAKETLERİ VE ETKİLERİ

FERRUH ERDOĞAN

Çevre felaketi, doğadaki çeşitli unsurlar ile onlarla dolaylı ya da dolaysız olarak ilgili başka unsurlara insan eliyle verilen zarara bağlı gelişen felakettir. Doğal kaynaklı felaketlere ise doğal felaketler denir.

Çevre felaketleri

Milyonlarca yıl süren biyolojik süreçlerin sonucunda oluşan doğal hayat içindeki unsurların karşılıklı dengesi ile varlığını korumuştur. Tarih boyunca bazı doğal felaketler (seller, depremler, volkanik patlamalar vs.) olmuşsa da bu felaketler doğa üzerindeki etki gücü ve oluşan durumun tersine dönüşü bakımından sanayileşme ve doğal kaynakların kullanımıyla başlayan süreçte insanoğlu tarafından yapılan suistimallerin yanında çok önemsiz kalmaktadır.

Doğa kendi içinde oluşan felaketleri bir şekilde düzenleyebilmekteyken insanoğlunun eliyle ortaya çıkan felaketler suni bir takım koşullar oluşturduğundan doğa kendi kendini yenileyememekte hatta ozon tabakasının delinmesi, küresel ısınma gibi insanlığı hiç de kolay kolay kurtulamayacağı felaketlerle yüz yüze getirmektedir. Sanayileşme, iktisadi kalkınma ve enerji gibi konularda ülkelerin birbirleriyle kıyasıya rekabet halinde olduğu ve bu rekabetten geri kalan ülkelerin ise ister istemez diğer ülkelere karşı zayıf konuma düştüğü günümüzde çevre felaketlerine de gelişmenin gözardı edilebilecek yan etkileri gözüyle bakılmakta ve bu felaketler Medya'ya da ancak büyük ölçüde ve ani ölümler olduğunda yansımaktadır. Oysa Küresel ısınma gibi çevre felaketleri yüzlerce yıl sonra değil aynı nesil içinde bile gözle görülebilecek sıcaklık, kuraklık, kıtlık vs. etkilerini beraberinde getirmektedir.

Küresel çevre felaket ve tehditleri

Küresel Isınma : II. Dünya Savaşı sonrasında dünya nüfusu 2 kat, buna karşılık enerji kullanımı 4 kat    artmıştır. 1958 yılında atmosferdeki 315 ppm/m3 karbondioksit oranı 2004'te 379 ppm/m3 olmuştur. ABD dünya nüfusunun %4'üne sahipken karbondioksit üretiminin %25'ini gerçekleştirmektedir. The Observer gazetesinin Şubat 2004'te yayımladığı Pentagon'a ait Küresel Isınma Raporu'na göre önümüzdeki 20 yıl içerisinde Avrupa'da birçok kıyı kenti sular altında kalacaktır. Guardian gazetesinde 2004 yılında yer alan küresel ısınma haritasına göre bundan en az etkilenen bölgeler Türkiye ve Ortadoğu ile kıyı kesimleri hariç Kuzey Afrika'dır. Bununla birlikte Türkiye meteoroloji kurumunun verilerine göre Türkiye'de 2007 yılı yaz dönemi sıcaklıkları bakımından son 78 yılın en sıcak yazı yaşanmaktadır. Kanada'nın Quebec eyaletine bağlı Lac-Megantic kentinde 6 Temmuz'da meydana gelen ve 47 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasının, ardında çevre felaketi bıraktığı bildirildi. Quebec Kirli Hava İle Mücadele Topluluğu'nun (SVP) Greenpeace ile gerçekleştirdiği çalışmanın sonuçları hakkında açıklama yapan SVP Başkan Yardımcısı Daniel Green, kazada 5,7 milyon litre hampetrolün yanarak havaya, akarak da suyla toprağa karıştığını söyledi. Lac-Megantic'in havasında normalden 394 bin 444 kat fazla polisiklik aromatik hidrokarbon (PAH) bulunduğuna dikkati çeken Green, şehre içme suyu sağlayan kaynakların yüzeyinde de kabul edilebilir seviyenin 28 kat fazla arsenik saptandığını kaydetti. Hava, su ve toprak kirlenmelerine ilişkin, ne eyalet ne de federal hükümet seviyesinde herhangi bir bilgi akışının sağlandığını bildiren Green, bunun insanların kendilerini nasıl koruyacakları hususunda belirsizliklere neden olduğunu savundu. Green, PAH'ların, toksik ve kansorejen bileşenler olduğuna dikkati çekerek, şehrin karşı karşıya kaldığı çevre kirliliğinin gelecekte ciddi sorunlara yol açmasının mümkün göründüğünü bildirdi.

PAH nedir?

Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyelerinden Erol Alver, Ayla Demirci ve Mustafa Özçimder'in 2012 yılında gerçekleştirdikleri bilimsel çalışmaya göre, PAH'lar, insan sağlığını tehdit eden kimyasal özellikler taşıyor. Söz konusu araştırmada, PAH'ların, organik bileşiklerin eksik yanması sonucu ortaya çıkan toksik ve kansorejen etkiye sahip yine organik yapıda bileşikler olduğu ve hava, su, gıdalar ve sigara dumanı ile insan vücuduna girerek DNA'da mutasyona yol açtığı belirtiliyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.