ÇEVRE VE TARIM ARAZİLERİ

ŞADİ ERDAL

Çevre ve Tarım Arazileri 

Tema Vakfı Başkanı ve Gazetemiz köşe yazarı Sayın Ferruh Erdovan'ın köşesinden Çevre, Toprak ve Tarımla ilgili yazılarını okuyorum ve okuyorsunuz.

" Tema, Tema Vakfı İl Temsilciliği, Tema" Başlığıyla 10. sahifemizde bu hafta 4.sü yayınlanan çevreyle, tarım topraklarıyla ilgili tam sahife yazılarını Sayın Erdovan'ın okuyoruz. 

Erdovan ilerlemiş yaşına rağmen inandığı bir davayı akıcı üslubuyla, yaşadığı müddetçe kazandığı tecrübelerini ve bilgisini kalemiyle ilgilileri uyarıyor, kamuoyunu bilgilendiriyor.

Belki bugün arkadaşımızın uyarılarından rahatsız olanlar olabilir. Rahatsız olanların umursamazlığı yüzünden ileriki yıllarda bugün sahip olduğumuz birçok çevre ve tarım arazimiz verimlilikten çıkmış olabilir. O günkü araştırmacılar yazarımız  Erdovan'ın ileri görüşlülüğünü hayırla, bugünün vurdum duymazlıklarını kızgınlıkla anacaklar. 

Bu gün elimizde kıymetini yeteri kadar bilmediğimiz çevre ve toprağın kıymetini anlatmak istedim. 4 Temmuz 2013 Perşembe günkü Türkiye Gazetesi köşe yazarı Sayın Ahmet Sağırlı'nın yazısını okudum. Toprağın kıymetini bu yazıdan daha iyi anlatabileceğimi sanmıyorum.

“Tarım arazileri hepimizden intikam alacak

Savaş yıllarını yaşayan nesillerden kimse kalmadı.

Bir çinik buğday için iki altın verdim diyenlerden kimse kalmadı.(Çinik’in ne olduğunu google’a sorabilirsiniz)

Aradığımız herşeyi market raflarında her an bulabileceğimizi zannediyoruz. “Yeter ki para olsun”la bitiriyoruz.

Ben de Basri abiliğe heveslendim.

Gün gelecek bir köy tavuğu ile bir otomobil değiştirilecek, diyorum.

Eksiltmek arttırmak serbest. Bu devran hep böyle gitmeyecek. Teknoloji derde derman olmayacak.

Ekecekler biçecekller mahsul alamayacaklar.

Alamayacağız.

Ekecekler biçecekler kıtlık olacak.

Su bulamayacaklar.

Bulamayacağız.

Bir şişe su çok kıymeti bir ilaç gibi satılacak.

Arıtacaklar, damıtacaklar başka dertler çıkacak.

Bu gidişin bir dönüşü olacak.

Belki de gelecek yıllarda toprakları bakir olduğu için en kıymetli kıta Afrika kıtası olacak..Bütün dünyayı o kıta besleyecek.

Gidin, babanızın tarlasını sürün, demekle olmuyor. Bu işlere meraklı bir arkadaşım var..Sırf eski günlerini yadetmek için babadan kalma tarlalarını sürdürüyor, ektiriyor, biçtiriyor..elde ettiği mahsül yaptığı masrafı ancak karşılıyor. Fenni gübre serpiştirmekten kurumuş her taraf..Tarla deyince aklınız Adana bölgesine gitmesin.. Orta Anadolu, Doğu Anadolu perişan. Mahsül para etmiyor. Destekti, teknikti, yenilikti ayrı bir konu.. Devlet olarak yapsınlar, kafa yorsunlar.. Ulusal güvenlik saysınlar..20 yıl sonrasını düşünsünler. Tamam ama ben duygusal bir tarafından bakıyorum:

Bu araziler birgün hepimizden intikam alacak. Oraları terkedip şehirlere akın ettiğimiz için, hor gördüğümüz için nimetten saymadığımız için..Nimetin kıymetini bilmediğimiz için elden gidecek..

Yokluk kıtlıktan sonraki nesiller için en kıymetli iş ekmek, biçmek, mahsul toplamak olacak.

Bizden sonraki nesillerde en zenginler sıralamasına köylüler girecek.

Zirai ürünler teknoloji ürünlerinin önüne geçecek.

Bugünden kuruyan, tuz kalıbı haline gelen, bu tarlaları arındırmak için kafa yorarsak..Kimyasal akan dereleri kurtarırsak tedbir almış sayılmayız kefaret ödemiş oluruz. Pişmanlığımızı dile getirmiş oluruz.

Yüksek teknolojiniz her işe yarasa da sizi açlıktan ve kıtlıktan kurtaramayacak.

Bu devran dönecek.

Hiç olmazsa boynunuzu bükün, pişmanlığınızı dile getirin.”

                                                                               Ahmet SAĞIRLI

İleriki nesilleri düşünerek yazan Sayın Erdovan'a teşekkür ediyor, aymayanlara basiret diliyorum. Aynı duyarlılığı gösteren Sayın Sağırlı'ya da teşekkür ederim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.