ÇOK PARTİMİ, 3 PARTİ Mİ?

HİKMET ÖZTÜRK

Asırlardır birlikte yaşamış toplumumuzdaki ayrımcılığa bir türlü aklım ermiyor. Yadırgadığım bir husus, övünmek istediğimiz zaman “biz Fatihlerin, Yavuzların torunlarıyız” deriz, söveceğimiz zaman da Padişahlara söveriz. İster övünelim, isterse sövelim, ancak kabul etmemiz gereken bir gerçek var ki, o da üç kıtada hâkimiyet kurmuş ecdadımız, toplumdaki farklılıkları zenginlik olarak görmüş ve 600 yıl idare etme başarısını göstermiştir.

Demokrasiye geçişimizden itibaren, toplumumuzun her ferdi Türk vatandaşı olarak kabul edilmiş, her hangi bir farklılık gözetilmeden, kanunlar çerçevesinde eşit muameleye tabi olmuştur. Ben, işinde gücünde, kimsenin etlisine, sütlüsüne karışmayan insanlar arasında Türk, Kürt, Çerkez, Gürcü, Laz vs. ayırımı olduğunu zannetmiyorum. Siyasi tarihimize bakacak olursak, bu yüce millet, Kürt cumhurbaşkanını da bağrına basmış, onun kürt kökenden geldiğini hiçbir zaman gündeme getirmemiştir.

Ne oldu da, şimdi ülkemizde Kürtçülük sorunu başgösterdi. Doğu ve güneydoğuda, hepimizi yaralayan hadiseler olmaya başladı. Dış mihrakların güdümüne giren birileri, toplumun huzurunu bozarak, kardeşi kardeşe düşürmenin hesabını yapıyor. Bizim de aynı ortamda yaşadığımız, birlikte çalıştığımız, işimizi, aşımızı paylaştığımız Kürt dostlarımız var, hiç biriyle de sorunumuz yok.

Bize göre, bu hadiselerin çoğalmasında, Hükümetin de hatası bulunmaktadır. Hükümet, üzerinde ciddî bir çalışma yapmadan, sınırlarını belirlemeden, bazı kesimlere hoş görünmek için girdiği açılım göletinde boğulmuştur. Taviz, tavizi getirir. Bu toplumda sadece Kürtler yok ki, yarın diğer etnik kökenlere mensup vatandaşlarımızın taleplerine nasıl cevap verilecektir.

Genel seçim sürecine girdiğimiz şu günlerde, bağımsız milletvekili adayı olarak müracaat eden ve çoğunluğu Kürt kökenli, BDP destekli kişilerin adaylıklarının YSK tarafından iptali, ortalığı karıştıracağa benziyor. Seçim kanunundaki boşluklar, siyasi kadroları yanlış yollara sevk etmektedir. Bir siyasi parti, baraj endişesiyle seçimlere girmemekte, adaylarını bağımsız etiketiyle meydanlara sürmektedir. Burada bir yanlış var! Ya seçim barajı. ya siyasi parti olduğu halde seçimlere girilmemesi yanlış… Millet iradesi, parlamentoya tam olarak yansımıyor. YSK’nın seçime katılacaklarını ilân ettiği 15 siyasi partiden, 3 siyasi parti barajı aşarsa, geriye kalan 12 partinin aldığı oylar nereye gidecek. O halde, rejimimizin adını çok partili değil, 3 partili demokrasi olarak koymak gerekmez mi? Oy’u boşa giden vatandaşımız rencide olmayacak mıdır?

Her ne kadar, koalisyon hükümetlerinin, yasama ve yürütme açısından sıkıntıları oluyorsa da, eğer millet iradesini esas alıyorsak, küçük partilerin baraj konusundaki feryadına kulak vermemiz gerekir. Diğer taraftan, kurulduğu halde seçime katılmayan siyasi partilere de müeyyide getirilmelidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.