Şehirler vardır ruhunu arayan,
Şehirler vardır ruhunu bulan.
Söğüt'ün ruhu Ertuğrul Gazi, Bilecik'in ruhu Şeyh Edebali’dir.
Ankara'nın ruhu Hacı Bayram-ı Veli, Konya'nın ruhu Mevlânâ, İstanbul'un ruhu Eyüp Sultan’dır.
SÖĞÜT; Bir medeniyete beşiklik etmiş, üç kıt'aya açılımın mihenk taşı olmuş, Dünya'ya uygarlık, medeniyet ve adaletin kaynağı olmuş güzide bir göz bebeğimiz olan şehrimizdir.
Gerek idarecilerimiz ve gerekse biz halk Söğüt'e gereken önemi veremiyoruz.
Biz Ertuğrul Ocağı Derneği olarak elimizden geleni yapıyoruz.
Söğüt'e BEBKA destekli bir oba kuralım, sadece yılın 3 günü değil, 365 günü ecdadımızı yad edelim dedik. Ve bu projede Bilecik’in tüm ilçelerine yer vermek projemizin en önemli noktası idi.
Hem kültürel hem tarihi hem de ekonomik katkılarımız olsun istedik.
Olmadı!
İdarecilerimizden ve BEBKA’dan veto yedik.
Derdimizi ve meramımızı anlatamadık vesselam.
Sayın Devlet Başkanımız ve Sayın Türkmen Beyimiz öyle sanıyorum ki, Söğüt'e ve bizlere küstüler.
Ahlat'a ağırlık veriyor, orada buluşuyorlar. Ahlat bizim için elbette Söğüt kadar önemlidir. Kıskanmıyoruz, gıpta ediyoruz.
Ama Sayın Devlet Başkanımızı ve Türkmen Beyimiz Söğüt'e bekliyoruz.
Bize üvey muamelesi yapmasınlar.
Biz Ertuğrul Ocağı Derneği olarak boş durmuyoruz.
6-7 Eylül bisikletçilerle, 10-11-12 Eylül dernek üyelerimizle Domaniç Çarşamba Köyü’nde Hayme Anamızın kabrinden başlayıp, Ertuğrul Gazi Külliyesi'ne kadar pedal çevirip, yaya olarak konaklamalı yürüyeceğiz inşallah.
Devlet büyüklerimiz bize küstülerse, buyursunlar barışalım. Varsa kusurumuz özür dileriz.
Şayet küsmediler ise yine Ertuğrul Atamızın, Halime ve Hayme Anamızın hatırına yine buyursunlar.
Saygı, sevgi ve muhabbetlerimizle.
Biliyorum bu mektup bir şekilde kendilerine ulaşacaktır.
Bu mektubu Ertuğrul Ocağı Derneği Genel Sekreteri olarak Derneğimiz adına yazıyorum.
Bâkî Selamlar.