H. Türker ÇOBAN
Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Bilecik Şubesi tarafından; Mekke'nin fethinin 1384. yıl dönümü kutlandı. Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen kutlamada; Mustafa Özşimşekler "Mekke'nin fethi" konulu konferansı verdi.
Açılış konuşmasını gerçekleştiren AGD Bilecik Şube Başkanı Sadık Savak ise; 'Kim bir kavime benzemeye çalışırsa o onlardandır' diyor. Bu program aynı zamanda batılılaşma sürecinin getirmiş olduğu kokuşmuş değerlere, Yılbaşı eğlencesi adı altında yapılan şu tüm çirkinliklere ve iffetsizliklere bir cevaptır." dedi.
Mekke'nin fethinin 1384. yıl dönümü dolayısıyla Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Bilecik Şubesi tarafından kutlama programı düzenlendi. Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi'nde 28 Aralık Pazar akşamı düzenlenen programda, Kur'an-ı Kerim ve ilahilerin okunmasının ardından sinevizyon eşliğinde Mekke'nin fethi ve AGD Bilecik Şubesi'nin faaliyetleri anlatıldı.
Ardından, AGD Bilecik Şube Başkanı Sadık Savak açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
Şube Başkanı Savak; "Hayatın her alanını kuşatan bir inancın mensupları olarak bu gece burada birlikteyiz. Alemlere rahmet olarak gönderilen övünç kaynağı peygamberimiz buyuruyor ki; 'Kim bir kavime benzemeye çalışırsa o onlardandır' diyor. Bu program aynı zamanda batılılaşma sürecinin getirmiş olduğu kokuşmuş değerlere, Yılbaşı eğlencesi adı altında yapılan şu tüm çirkinliklere ve iffetsizliklere bir cevaptır." dedi.
Savak'ın konuşmasının ardından Mustafa Özşimşekler Hoca "Mekke'nin fethi" konulu konferansı verdi. Mekke'nin fethi ile ilgili anlatımlarının yanısıra yılbaşı kutlamalarına değinen Özşimşekler, Yılbaşını kutlamamız gereken bir durum olmadığını dile getirdi.
"İSLAM DÜNYASINDA AKAN KANLARIN DURMASI İÇİN"
Bilecik'te Şeyh Edebali'yi ziyaret ettiğini anlatarak sözlerine başlayan Özşimşekler Hoca; "Devlet-i Ali Osmaniye'nin manevi kurucusu Şeyh Edebali'nin civarındasınız. Onu ziyaret ettik, hakikaten bir heybet, bereket. Giderken yukarı doğru çıkıyorsun, çıkıyorsun, mübareğin huzuruna geldiğin zaman nokta kadar kalıyorsun. Dünya'ya nizam veren o Devlet-i Ali Osmaniye'nin mimarı, manevi şahsiyeti. Ne büyük insanlar. Osman Gazi hazretlerinin babası ne diyor? 'Ey oğul, beni incit ama onu incitme. Beni üz ama üzme. Onun için söylemiyorum, senin için söylüyorum.' diyor. Sen zarar edersin demek istiyor. Üç kıta, 7 devlette at koşturan İslam dinini her tarafa yayan o şanlı ecdada bakıyoruz. Hepsinin bir üstadı, bir şeyhi var. Hepsinin bir manevi lideri var. İşte Osman Gazi ile başlayan bir bayrak yarışı. Hemen yanımızda Şeyh Edebali onun üstadı o. 2. Murat'ın Şeyhi Hacı Bayram Veli Hazretleri. Oğlu Sultan Fatih, çağ açıp çağ kapatan. Hz. Muhammed (S.A.V)'in; 'Elbette, muhakkak Konstantinapolis İstanbul fetholunacak. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel asker' müjdesine layık olan, 200 binlik orduyu yönetebilme istinadına sahip olan 21 yaşında şanlı bir ecdad. Onun da Şeyhi Akşemseddin. İstanbul'un fethinde manevi komutanlar. Demekki böyle bir Devlet-i Aliye düşünüyorsan, dünyaya nizam vermek istiyorsan, demekki İslam coğrafyasında akan kanların durması, akan gözyaşlarının dinmesi, yanan ateşlerin sönmesi için yeniden böyle bir Devlet-i Ali Osmaniye'nin ayağa kalkması için Şeyh Edebali gibi, Hacı Bayram Veli, Akşemseddin gibi manevi şahsiyetin eteğinden, elinden tutmadan, duasını almadan bu işler olmuyor. Bunları örnek almak lazım. Bunların yolundan gitmek lazım" şeklinde konuştu.
"MÜSLÜMANIN KUTLAMASI MÜSLÜMANA GÖRE"
Yılbaşının yaklaştığını hatırlatan Özşimşekler; "Millet hazırlıklar yapmış. Dağlar, bayırlar, çayırlar dolmuş. Uludağ'ın büyük otelleri, Palandökenler, millet aylar önce cehennemden yerini ayırtmış. Yılın başını kutlayacak. Hem eğlenecek, tepineceki kusacak, bayılacak, ayılacak. Sorsan müslüman. Müslüman mısın desen darılır, hindi, kaz yemeye bayılır. Çam diken nasıl bizden sayılır. Sizler şuurlu insanlarsınız, etrafımızı uyaracağız, ikaz edeceğiz, hepimiz aynı gemideyiz. Gemi batarsa, aynı gemideyiz. Onun için bizler ikaz edeceğiz. Bu kutlamalarla alakamız olmadığını anlatacağız. Alakamız yok derken takvim kullanıyoruz. Faturalar, maaşlari bordrolar ona göre. Bizim sadece takvimi kullanmak dışında bir alakamız yok. İbadetlerimiz, namazlarımız, saatlerimiz neye göre? Hicri takvime göre. Oruç ne zaman tutuyoruz, Ocak'ta mı? Mevla ne buyurdu? 'Her kim Ramazan ayına ulaşırsa oruç tutsun.' Ramazan diyor. Hesaplar hep Hicri takvime göre. Hicri yılbaşını kutlayacaksan buna müsade var. Biz kutladık. Müslümanın kutlaması müslümana göre. Danslar, balolarla değil tabi. Bize yakışır mı? Müslüman eğlencesini, düğününü, derneğini, kutlamasını Muhammed Mustafa (S.A.V.)'e göre ayarlayacak. Ona göre hareket edecek. Ama bu önümüzdeki gelen yılbaşının takvim dışında bizimle hiçbir alakası yok. Bilakis kutlamakta çok büyük sıkıntılar var, çok büyük tehlikeler var. Zira şöyle algılayın; her millet, her toplum kendilerince önemli gördükleri tarihleri takvim başlangıcı olarak kabul etmişlerdir. Mesela Hicri Yılbaşı derken; Hz. Muhammed'in hicreti takvim başı olarak kabul edildi. Neden? Çünkü hicret İslam davasında bir dönüm noktası oldu. Mekke'de ne kadar sıkıntı, işkence, baskı vardı. İtibarları adeta yoktu. Ne zaman Medine'ye hicret ettiler, orayı vatan edindiler, bir devlet kurdular.
Hicret; gerek siyasi, gerek ekonomik, gerek dini olarak yani Müslümanların bir atılım gösterdiği İslam davasının belkemiğini teşkil eden çok önemli bir olay. Onun için takvim başlangıcı olarak kabul ettiler. Neden bu yılbaşında aylar öncesinden tüm televizyonların gündeminde bir kısım medyanın bangır bangır reklamlar yapıp da Hicri yılbaşında tek kelime bile söz etmediğini? Çünkü o Hicri yılbaşını kutlamak; İslam'ın bir nevi zaferini, atılımını, gelişmesini kutlamak demek. Ondan dolayı sana unutturmaya çalışıyorlar. Ama şimdi bu Hristiyanlar da kendilerince önemli kabul ettikleri, İsa Aleyhisselamın doğum gününü takvim başlangıcı olarak kabul etmişler. Burada aslında onlar, Hirstiyanlığın doğumunu kutluyorlar. Yoksa bir peygamberin doğması bizim için ne kadar güzel. Biz İsa Aleyhhisselam'a da, Musa Aleyhhisselam'a da iman ediyoruz. Mevlanın gönderdiği 224 bin peygambere de iman ettik.
"SEN KALKIP BUNLARIN BAYRAMINA ÖZENİYORSUN"
Senin peygamberini, senin kitabını kabul etmeyen bu Hristiyanların noel yortusunu, kristmasını sen niye kutluyorsun? Sana ne? Bu eğlenceler, kutlamalar dini olur. Bizim dini bayramlarımız da belli. Kuban Bayramı, ramazan Bayramı. Milli bayramlarımız da belli. O kadar milli bayramımız var ki nerdeyse her güne bir zafer düşecek, o kadar kahramanlarımız var ki ezberlemekte zorlanırsın ama sen kalkıp bunların bayramına özeniyorsun. Bunların kahramanlarına özeniyorsun, senin Fatih Sultan Mehmet'lerin, Yavuz Sultan Selim'lerin varken gidiyorsun masa başında uydurduğu, seni dejenare etmek için gönderdiği filmlerde yok Rambo yok örümcek adam sende bunlara üzülüyorsun. Böyle bir adam yok ama Rambo'yu bilmeyen yok. Benim tarihimde o kadar kahramanlar var ki eğer sen çocuğuna kendi kahramanlarını öğretmezsen o bardağı boş tutarsan elin gavuru gelir doldurur. Zehirli, yanlış şeylerle doldurur. O kafasını, beynini, gönlünü, kalbini çalar. Ondan sonra Noel Baba'lar bilmem neler girer. Bizim Başakşehir'de gördüm, büyük bir tabela asmışlar diyorlar ki bizim ilçeye Noel Baba gelmeyecek mahalle sakinlerine duyurulur diyor. Ne kadar güzel. Zaten o papazın ne işi var? Bir de bacadan geliyormuş ya adam ol da kapıdan gel. O cicili bicili kurdelalı paketler veriyor da giderken ne götürüyor dikkat ediyor musun? Yazar güzel bir şey yazmış, onun diyor sırtındaki çuvala bakın diyor. Giderken o ne götürüyor acaba? Senin imanının, senin mukaddesatanın manevi değerlerini götürüyor olmasın diyor. Onun için buna dikkat edeceğiz. Ne işi varmış, Noel babaymış, kimin babasıysa? Artık biraz daha azaldı, belediyelerimizde biraz daha hassas, biraz daha dikkatli. Evvelce bakıyordun uyduruk kaydırık bir dükkan illa bir tane papazı koymuş, hindiler, dolmalar. Sokaklarda hindi görüyorduk. Kurban Bayramı'nda hayvan katliamı bilmem ne diyenler sanki şarap içerken yediği et ağaçta yetişiyor. Şimdi hindi kesimine niye bir şey demiyorsunuz. Dertleri din düşmanlığı. Onlar, istediği kadar düşman olsun biz adam gibi Müslüman olalım da onlarında hidayetine vesile olalım inşallah.
'BU AKŞAM YE, YARIN AKŞAM YE AMA YILBAŞINDA YEME'
Tabi birtakım yılbaşının kutlanması ile alakalı malumatlar var, sıkıcı akademik kavramları anlatmayı sevmiyorum. Halk diliyle bir şeylerden bahsetmeye çalışacağım. Akademik konuşsak bir saat sonra kimse kalmaz. Yılbaşı derken Avrupa'nın da Batı'nın da kendi aralarında bir mesele. Mesela burada ihracat yapanlar varsa Rusya'ya hiçbir mal gönderemezsin mesela. 24 Aralık'tan itibaren adamlar tatil, kimisi 6 Ocak falan. İşte bunların da geldiği taraf be olarak gösteriliyor Hz. İsa'nın vefatından sonra güneşperestlikle Hristiyanlığı birleştiriyor bir din kuruyor. Böyle olunca 24 Aralık'a kadar günler kısalıyor yani güneş geç geliyor, erken gidiyor. Bunlarda güneşe taptıkları için üzülüyorlarmış, güneş bize darıldı deyip geç yine erken gitti diyorlarmış. 24 Aralık'tan sonra Allah'ın güneşe koyduğu kanunu bilmediği için zannediyor ki efendim güneş kendi kendine gidiyor, geliyor. 24 Aralık'tan sonra günler yavaş yavaş uzamaya başlıyor. Yani ne oluyor,güneş biraz daha erken geliyor, biraz daha geç gidiyor. Bundan sonra güneşperestler bunu görünce seviniyorlar, güneşin bize dargınlığı geçti diyorlar ve sevinmeye başlıyorlar. Danslar, balolar, hindi dolmaları, domuz kızartmaları böylece devam ediyor. İşte bugün yapılan meselelerde bu ama bazı Hristiyanlar da kiliselere gidiyorlar, madem Peygamberleri doğmuş ona göre kutluyorlar. Ama Avrupa'ya gittiğin zaman 1 Ocak'ta bunu kutlayanlar köprü altı serserileri diyorlar ama nedense tüm İslam Alemine bakıyorsun herkes illa ki kutlayacak, bir hazırlık var. Tombala mı oynar, mısır mı patlatır? İlla o gece bir şeyler yapacak. O gece onların gecesini kutlama adına bir leblebi bile yeme. Onlar dini bayramlarında kırmızı pilav yapıyorlar ve yiyorlar. Bizim Müslüman'da gelmiş bende kırmızı pilav yapacağım diyor size ne kırmızı pilavdan. Onların bayramında onlara benzemek senin ne işine geliyor? O da yapmış kırmızı pilavı yiyince zokayı yutmuş. Üç paralık keyif için onlara benzeyeceğim diye son anında böylesine sıkıntı çekmeye değer mi? Onun için yılbaşı gecesi hindi yemeyin diyoruz. Haram değil diyorlar evet değil, bu akşam ye, yarın akşam ye ama yılbaşında yeme."