Bilecik’te faaliyet gösteren bazı genç STK’lar katil İsrail Devleti’nin Filistin’e yönelik saldırılarını kınamak ve Filistin’e destek amacıyla sabah namazında buluştu.
İlim Yayma Cemiyeti, Anadolu Öğrenci Birliği, Türkiye Gençlik Vakfı, Genç İHH, Genç Ensar, AGD ve Özel Bilecik İrfan Yüksek Öğretim Erkek Öğrenci Yurdu’ndan çok sayıda STK temsilcisi Şerifpaşa Camii’nde bir araya geldi.
STK’lar burada yaptıkları ortak açıklamada, İsrail’i lanetleyerek Filistin’e destek mesajları verdi. Genç STK’ların ortak açıklamasında, şu ifadelere yer verildi:
“Bugün işgalci İsrail’in, Müslümanları katletmeye yönelik aşağılık davranışları yüzünden burada toplanmış bulunmaktayız sabah namazı sonrası İşgalci İsrail'in Mescid-i Aksa'da itikafa giren Filistinlilere saldırımasıyla olaylar başladı. Yaralı sayısı 152'ye ulaşırken, 400 kişi tutuklandı.
Bugün başta Filistin olmak üzere; Suriye’de, Doğu Türkistan’da,ve diğer İslam beldelerinde zalimlere karşı İslami kimlikleriyle onurla mücadele eden Müslüman kardeşlerimize direnişlerinde yalnız olmadıklarını ve “Müslümanlar ancak kardeştirler” ayetini ete kemiğe büründürdüğümüzü haykırmak için de buradayız.
Terör örgütü İsrail’in Mescid-i Aksa ile ilgili kışkırtmaya yönelik yaklaşımlarının Filistin’de kan dökmeye yönelik bir çaba olduğu aşikârdır. İsrail küstahça tüm kutsal değerlerimize saldırarak Filistinli Müslümanları çileden çıkarmaktadır. Terör örgütü İsrail’in ve aynı örgütün silahlı unsurlarının bu çirkeflikleri kabul edilebilir değildir.
İsrail sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için bir beladır. Bu belanın ortaya çıkmasının arkasındaki sapkın düşünce olan Siyonizm tüm insanlık için durmaksızın problem üretmektedir. Bizim için mübarek kılınmış topraklarda, mübarek kılınmış bir şehirde ve mübarek kılınmış bir mabette küstah İsrail’in silahlı unsurlarının kanlı ve kirli postalları ile dolaşması en aşağılık bir davranıştır. Bir ırkın üstünlüğünü ve seçilmişliğini iddia eden Siyonizm’in insanlığa getireceği ancak ve ancak köle düzenidir.
Bölgeye barış ve huzurun gelmesinin tek yolu Kudüs’ün tekrar Müslümanlarca idare olunmasından geçmektedir. Hazreti Davut’un Kudüs’e hâkimiyeti insanlığa saadet getirmiştir. Hazreti Süleyman’ın Kudüs’e hâkimiyeti insanlığa huzur getirmiştir. Hazreti Ömer Kudüs’ü fethetmiş ve oradaki tüm insanların can ve mal emniyeti sağlamış, bölgeye huzur ve saadet getirmiştir. Selahaddin Eyyub-i Kudüs’ü yeniden fethetmiş ve aynı şekilde oradaki tüm insanların her türlü hakkını teminat altına almıştır.
Uluslararası kuralların ve vicdanın bu derece hoyratça çiğnenmesi, hiç kimsenin kendini güvende hissetmediği bir dünyaya doğru gidildiğinin ifadesidir. Bu tehlikenin bilincinde olduğunu düşündüğümüz uluslararası arenayı ve Birleşmiş Milletleri zaman kaybetmeksizin bir kez daha harekete geçmeye çağırıyoruz. Coğrafyamızın gözbebeği ve barışın şehri olan mukaddes Kudüs’ü kana bulamasını, uluslararası hukuku vahşice çiğnemesini en güçlü şekilde lanetliyoruz.
İsrail’e, böyle devam etmesi halinde, eninde sonunda akıttığı masum kanlarında boğulacağını bir kez daha hatırlatıyoruz. Kudüs, Müslümanların kırmızı çizgisi, insanlığın kadim silueti, bağımsız Filistin Devleti’nin başkentidir. Bu gün burada yaptığımız bu açıklama ile tüm dünyaya Kudüs’ün sahipsiz olmadığını beyan etmiş oluyoruz.”