GÜLE GÜLE…

ALİ ERDAL

“Sayılı gündür, gelir geçer” denilmiştir. Prof. Dr. Azmi Özcan Hocamızın iki dönemlik Bilecik Şeyh Edebâli Rektörlüğü de sona erdi. Ne yaparsın iki dönemle sınırlı… Öyle olmasaydı, devamını arzu ederdik.

Ben iki kişi hatırlıyorum. Bu şekilde bütün ilin ve hattâ il dışındaki hemşehrilerimizin takdir ve sevgisini kazanan… İki Müftü… Mehmet Emre ve İrfan Ceylân… Azmi Hoca üçüncü…

Hz. Ali (ra) “seni çok seviyorum” diyen birine, “Ben seni sevmiyorum, öyleyse sen de beni seviyor olamazsın” cevabını verir. Hoca, “Bilecik’te kendimi evimde hissettim” diyor. Biz ona inanıyoruz; çünkü Bilecik de onu kendinden hissetti. Bu karşılıklı sevginin sebebini Hoca şöyle izah ediyor: “Aslen Burdurluyum. Burdur ile Bilecik’in kültürü âdetâ bir ağacın iki dalı gibi. Köy isimlerine kadar çok büyük benzerlikler var. Sanki bir kol ikiye ayrılmış, bir kısmı oraya gitmiş, bir kısmı buraya gelmiş. O yüzden burada kendimi evimde hissettim”… Bilecik’i sevmesinin tek sebebi bu değil... Bilecik’in, göz önünde olduğu halde pek az insanın gördüğü ve pek az insanın umurunda olan cevherini görüyor: “Onun da ötesinde doğal olarak büyük bir medeniyetin merkezi”… İşte karşılıklı sevginin sebebi ve kaynağı…

İnsanları birbirine en çok yaklaştıran ve kaynaştıranın, ıstırap birliği olduğu söylenir. Meğer aynı ıstırabı duyuyormuşuz… Bilecik için üzülür ve hayal kurarmış: “30 senedir otobüsle sabaha karşı bu coğrafyalardan geçerken hep hayıflanırdım. Böyle mi olmalıydı? Bir büyük dünya medeniyetinin kurulduğu topraklar böyle mi olmalı diye içimden geçirirdim. Günün birinde ‘Al işte iç geçiriyordun, hayıflanıyordun, ne yapabileceksen seni de görelim’ tarzında bir imkân sunuldu.” O zaten doğuştan Bilecikli imiş: “Ben bir kere hem meslek itibariyle hem Türk olmam itibariyle zaten doğuştan Bilecikli’yim. O yüzden Bilecik’ten ayrılmak söz konusu değil.” Doğuştan Bilecikli olmasını, Türk olmasına ve mesleğine bağlaması, bizim açımızdan bir ilim adamından duyulacak en güzel değerlendirme… Bize taahhüt ediyor: “Allah güç kuvvet verdikçe burası için yapabileceğim her ne olursa yapmak benim vazifem”… Allah güç versin.

Başlıkta “GÜLE GÜLE…” dedim… Evi gibi hissettiği, Bilecik’ten ayrılmasının söz konusu olmadığı için güle güle dedikten sonra “git” eklemedim. Başka bir göreve güle güle… Güle güle gitsin ve gelsin… Yeniden görüşmeyi umduğumuz bir yolcumuzu uğurluyoruz. Bir tahsili tamamlamayıp okuldan ayrılmaya “mezun olmak” yani “izinli olarak ayrılmak” denir. Okulu bitirip ilişiğini kesmek değil, izinli olarak ayrılmak. Her zaman kucağımız açık. 8 yıllık faaliyetlerine bakarak, kendisinden Bilecik ve mânâsı yönünde eserler ümit ediyoruz. Allah, yardımcısı olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.