GURBETÇİNİN DUYARLILIĞI!..

HİKMET ÖZTÜRK

Almanya’da işçi olarak çalışan, Pazaryeri’li bir kardeşimiz telefonla aradı, belki bir saate yakın konuştuk. 32 yıldan beri Almanya’da olduğunu, ancak vatan hasretinin kendisini her gün kavurduğunu, köyü ve ilçesi ile ilişkisini koparmadığını, zaman zaman izinli geldiğini, ilçedeki her hareketi takip ettiğini söyledi ve son olarak da “Başkanım, 2009 yerel seçimlerinde senin aleyhinde çalıştım ve dostlarım vasıtasıyla AKP adayı Muzaffer beye destek verdim. İktidar partisinden seçilirse memleketime hizmet gelir diye düşünüyordum. Ancak, aradan 3 yıl geçti, memleketime yapılan bir hizmeti göremiyorum. Her seçim öncesinde Ahıdağı yolunun yapılacağı vaadi ile bizi kandırdılar. Temmuz 2011 de Kınık köyü kavşağına Ahıdağının başlangıcına bir anahtar diktim, köyümüzde Çömlekçilik şenliği vardı bu sebeple gelecek olan Devlet erkânı ilgilenir diye düşünmüştüm. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e, Milletvekili Fahrettin Poyraz’a mailler gönderdim, vaatlerini hatırlattım. Milletvekili Bahattin Şeker’i de bilgilendirdim. Maalesef bu güne kadar ilgilenen olmadı.”

Gurbetçimizin söyledikleri sadece Ahıdağı yolunun yapılması ile sınırlı değil! Sivil toplum kuruluşları, siyasi parti yöneticileri ve ileri gelenlerle toplantı düzenlenmesini, ilçenin bütün meselelerinin tartışılmasını ve iktidarın bu doğrultuda zorlanması gerektiğini ifade ediyor. Müşterek kanaatimiz odur ki, iktidar mensuplarının hiçbir şekilde eleştiriye tahammülleri yok. Geçtiğimiz yıllarda böyle bir toplantı düzenlenmiş ve davet üzerine biz de katılmıştık. Toplantıda hazırlanan uyarı metni karşısında, ilgili tarafça yapılan açıklamayı basını takip edenler hatırlayacaklardır. İlçenin kalkınması için yapılan masumane istekler bile olumsuz algılanıyor. Gurbetçi kardeşimiz Şaban Akyıldız, memleketin sahipsiz kaldığını, İl Genel Meclisi üyelerinin, Belediye meclisi çoğunluğunun, Belediye Başkanının ve bir milletvekilinin iktidar partisinden olmalarına rağmen elle tutulur hiçbir hizmetin getirilmediğini söylüyor.

Bizler bu konuda yazdığımız zaman alınganlık gösteren, muhalif olduğumuz için karaladığımızı, siyasî rant peşinde olduğumuzu, iktidar mensuplarını yıpratma çabasında bulunduğumuzu söyleyenler, seçimde kendilerine destek verdiğini açıkça ifade eden gurbetçimizin bu feryadı karşısında ne diyecekler merak ediyorum.

Biz söylesek laf olur ama söylemeden de duramıyoruz. Dünkü yerel gazetelerde Başkanın açıklaması yayınlandı. Belediyenin İller Bankasındaki kredibilitesinin yükseldiği, 2.000.000 Tl. ye kadar kredi alabileceği ifade ediliyor. Meclis toplantısında da iş makinası ve araç alımı için 400.000 Tl borçlanma yetkisi verildiğini görüyoruz. Borç alabilmek güzel de, eğer yapılacak hizmetler borçlanılarak yapılacaksa, “iktidardan olmanın” ne özelliği var? Bunu vatandaşa nasıl açıklayacaksınız?

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.