İLMİ SİYASET

ŞADİ ERDAL

Bugünkü yazımda bir hikaye anlatmayı düşündüm. 

Medresede uzun yıllar tahsil gören talebe hocasına "Hocam ben yeteri kadar okudum, izninle gideyim" der.

Hocası "Oğlum iyi bir ilim öğrendin. Lakin ilmi siyasetin eksik onuda tamamla öyle git" demesine rağmen öğrenci ayrılmakta ısrar edince hocası izin vermiş. 

Medrese öğrencisi, yola revan olmuş. Şimdiki gibi ne araba var ne uçak. Yürümeye talim. Az gitmiş, uz gitmiş, bir köye varmış, vaktin namazını kılmışlar, namaz çıkışında medrese talebesi köyde uzun yıllardır imamlık yapan imama "Hocam namazda okuduğunuz ayetin şurasını yanlış okudun" demesiyle cemaat "Sen bizim alim hocamıza nasıl yanlış okudun" dersin deyip medrese talebesine basıyorlar sopayı. 

Öğrenci tekrar hocasının yanına geri döner, birkaç sene daha medresede kalır. Bir zaman sonra hocası izin verir, ayrılır. 

Yine aynı köye varır. Hoca aynı hoca, yanlış okumaya devam eder. Namaz sonrası medrese mezunu, ilmi siyasetide okuyan öğrenci cemaate "Ey cemaat, öyle kıymetli bir ilim sahibi hoca efendiye sahipsiniz ki sakalının bir teline sahip olan cennetlik olur" der. 

Cemaat, hoca efendinin sakalına hücum eder. Sakalı yolunan hocanın yüzü kanlar içinde kalır, hoca bayılır. 

Kaşıkçı ustası "Herkes kaşık yapar ama sapını ortasına denk getiremez" demiş. 

Herkes siyaset yapar, yapar da ilmi siyasetle yapar mı?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.