KAFALAR KARIŞTI!..

HİKMET ÖZTÜRK

Demokrasiye geçiş sürecini yaşadığımız şu günlerde, baş döndürücü olaylara şahit oluyoruz. İç ve dış politikadaki gerginliklere her gün yenileri ekleniyor. Son olarak Emekli Genelkurmay Başkanın tutuklanması ve CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun Silivri Mahkemesi hakkındaki sözleri güne damgasını vurdu.

İlker Başbuğ’un tutuklanmasını değerlendirelim. Tutuklama, kişinin hürriyetinin alınması gibi çok ağır bir durumdur. Tutuklama kararı veren hâkimlerin, yıllarca bu camiada çalışmış biri olarak, ne kadar hassas davrandıklarına yakinen şahidim. CMUK 100. Maddesinde “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedenin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir” denilmektedir. Tutuklama nedenleri detaylar halinde belirtilmiş olan bu maddede, konumuzu ilgilendiren kısımları ele alalım. Aynı maddenin 3 (a) 7. Fıkra: Suç işleme amacıyla örgüt kurma ( madde 220 ), 8. Fıkra: Devletin güvenliğine karşı suçlar (302, 303, 304, 307, 308), 9. Fıkra: Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar (309, 310, 311, 312, 313, 314 ve 315). Yukarıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir. Ayrıca genel ilke olarak “ hakkında kesinleşmiş hüküm bulunmadıkça, hiç kimse suçlu kabul edilemez”.

Cumhuriyet tarihimizi incelediğimizde, 1960 ihtilâlinde Ordu yönetime el koymuş ve kendi Genel Kurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’u tutuklamıştır. İhtilâl Mahkemesi, Erdelhun’un rütbelerini sökmüş ve er olarak, düzmece bir yargılama ile mahkûm etmiştir. Yapılan işkenceler ve hakaretler de cabası… Olağanüstü hallerde kurulan Mahkemelerden zaten adalet beklenemez. Ancak, aradan geçen 50 yıl içinde, köprülerin altından çok sular aktı. Artık, toplum eski toplum değil, yasalar da eski yasalar değil. Cumhuriyet tarihimizde ikinci kez tutuklanan Genel Kurmay Başkanı olarak yerini alan, İlker Başbuğ hakkında yapılacak olan yargılamanın adil olacağına inanmak istiyoruz. Başbuğ’u yargılayacak mercii de tartışmaya başladık. Kimilerine göre Özel yetkili Mahkeme, kimilerine göre Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi yargılamalı. Karışık bir durum! Şayet Başbuğ, Genel Kurmay Başkanı olmasaydı bu tartışma yapılmayacaktı. Her ne kadar İlker Başbuğ’un, Genel Kurmay başkanı iken suç işlediği ve Anayasa mahkemesinde yargılanması gerektiği iddia edilmekte ise de, isnad edilen suç görevi ile ilgili olmadığına göre Özel yetkili mahkemede yargılanması gerektiğini düşünüyorum. Her halde bu konuda en doğru kararı alırlar.

Ana Muhalefet Partisi lideri Sayın Kılıçdaroğlu hakkında fezleke düzenlenmesi ne kadar yanlışsa, Kılıçdaroğlu’nun da Silivri Hâkim ve Savcıları hakkındaki sözleri o kadar yanlıştır. Dokunulmazlığının kaldırılması istemini ise ucuz kahramanlık olarak görüyoruz. Her vesileyle tartışılan dokunulmazlık konusu, yeni Anayasa’da ele alınmalı ve dokunulamayan hangi kesim varsa, tamamı hakkında yeniden düzenleme yapılmalıdır.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.