Kimler bize yön veriyor?

ŞADİ ERDAL

Otuz yıldır et fiyatlarını durduramadık. Hayvancılığa teşvik, ithalat dedik istikrarı sağlayamadık. Şimdi süt fiyatlarının yüksek olması gündemde. 

Elli yıl evvel “Keçi ormana zarar veriyor” iddiasıyla keçi yasaklandı. Davarcılık yapan binlerce insan bir nevi işsiz kaldı. Etinden, sütünden istifade eden tüketici faydalanamadı. Ülke zaman ilerledikçe et ithal etmek durumunda kaldı. Bugün hala meydana gelen zararı kapatabilmiş değiliz. Gün geldi keçi beslemek serbest oldu, bu sefer iştahla yapan insan kalmadı. Devlet halka “Yapın her türlü teşviği vereceğim, hatta çoban parasıda vereceğim” demek zorunda kaldı. 

Buna benzer oyun otuz yıl evvel sütte oynandı. Bugün işte yıllar önce tertiplenen düzenin acısını yüksek fiyattan süt alarak ödüyoruz. 

Sırf Avrupa Birliği’ne girme sevdamız yüzünden, Avrupa Birliği’nin ileri sürdüğü şartları yerine getirmeye zorlandık. Eskiden köylerimiz kalabalıktı, her köyde 1 ton, 2,3,4,5 tona kadar süt çıkardı. Bazı köylerde mandıralar vardı, tere yağı peynir üretirler, halk satın alır faydalanırdı. Süt alan mandıracılar fazla olan sütlerini büyük şehirlere süt götüren nakliyeciler kanalıyla, o şehirlerde komisyonculuk yapanlara satarlardı. Onlar, her mahalleye süt dağıtım elemanları göndererek günlük, iki gün arayla veya haftalık süt alanlara dağıtırlardı.

Keçi ormana zarar veriyor diyen bir aklı evvel gibi birileri de “Kaçak süt dağıtmak yasaklanmalı. Çünkü bu sütler mikroplu” iddiasını ortaya attı. Avrupa Birliği bizi bu şartlar altında kabul etmez tezini ileri sürdü. O zamanlar bir iki süt fabrikası vardı. Onlar bu iddiaya destek verdi, süt kutuya girdi. Sanki açık süt dağıtıldığı zamanlar mikroplu olduğu için toplu ölümler oldu. Süt fabrikaları çoğaldı, küçük çapta iş yapan mandıralar kapandı. Elektrik, doğalgaz, işçi, nakliye, ambalaj masrafları, aşırı kazanç hırsı da eklenince üreticiden 9-10 liraya alınan süt oldu 25 lira. 

Açıktan dağıtılan sütler mikroplu dediler bizi 25 liradan süt almaya mecbur ettiler. 

Sağlıkçılar ne diyor “Sakın bu kutu sütleri içmeyin. Üç yüz derecede kaynatıldıkları için zararlı. Köy sütünü tercih edin, kendiniz pişirin yoğurdu kendiniz yapın, vücudunuzu koruyun”

Oynanan oyunlar büyük, bu oyunlar bugün değil yıllar evvel kurgulanıyor, zararını seneler sonra görüyoruz. 

Haşhaş ekebiliyor muyuz? Hayır ama yağ sıkıntısı yaşıyoruz. Pancarı eskisi gibi ekebiliyor muyuz? Hayır ama şeker sıkıntısı yaşıyoruz. 

Kenevir ekiliyor mu? Hayır, halbuki bu bitki ilaçtan tutun urgan, elbise gibi daha nice faydalı işlerde kullanılıyor. 

Kimler bize yön vermeye çalışıyor da, biz halk olarak zararını çekiyoruz, düşünsek diyorum.  
 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.