MADENLERE BAĞIMLI BİR YAŞAMA SON

FERRUH ERDOĞAN

Madencilik endüstrisi de çevre ve halk üzerindeki etkilerini değerlendirmeye başlamış bulunuyor. 1998’de dünyanın en büyük dokuz madencilik şirketi bir araya gelerek aciliyet teşkil eden sorunları tartıştı; bunun sonucunda da iki yıl süren Madencilik, Mineraller ve Sürdürülebilir Kalkınma (MMSD) Projesi başlıklı araştırma başlatıldı. Bu araştırmanın sonuçları 2002 yılında bir raporla duyuruldu. Ayrıca madencilik şirketleri bu raporun sonuçlarını uygulamaya geçirmek için ortak bir Uluslararası Madencilik ve Metaller Konseyi (International Council on Mining & Metals) kurdu. MMSD araştırması endüstrinin çevre tahribatı ve insan hakları ihlallerinde oynadığı rolü belli oranda kabul ediyor. Ne var ki araştırmayı eleştiren uzmanlar, bu raporun “mineral sektörünün sürdürülebilir kalkınmanın getirdiği sorunlara cevap verebilmek için ne yönde gelişmesi gerektiği konusunda oluşan tartışmalara pek az katkıda bulunduğunu,” belirtiyor.

Hiç kuşkusuz madenlerin kullanılması milyarlarca insanın yaşamını iyileştirmiş ve modern toplumların gelişimine yardımcı olmuştur. Ancak artık atalarımızın yaşadığı Demir ve Bronz Çağlarını geride bırakalı çok oldu ve artık madenlerden beklediğimiz yararları elde etmek için çevreyi kirleten ve tahrip eden yöntemlere ihtiyacımız yok. Çevreyi daha az kirleten, sağlıklı ve güvenli istihdam yaratan, geri dönüşüme yer veren bir malzeme sistemine geçişi hızlandırmakta elde edeceğimiz başarı, gelecek kuşaklara bizden kalacak mirası da belirleyecektir. Belki de bizim çağımız, nihayet zararlı madencilik uygulamalarını tarihin hurdalığına kaldıran çağ olarak hatırlanacaktır.

Madencilik faaliyetlerinin tümünün koruma alanlarının dışında yürütülmesi ve maden açılmadan önce yerel halkın serbest ve bilinçli bir şekilde vereceği bir onay sürecine başvurulması gerekmektedir.

Ekonomilerimizde büyük bir değişiklik yapıp malzemelerimizin çoğunu ikincil kaynaklardan elde etmeyi başarabilsek de madencilik faaliyetlerinin bir kısmının devam etmesi gerekecektir. Ayrıca maden işletmelerinde çalışma koşullarının iyileştirmenin birçok yolu da bulunabilir. Örneğin çevreye zarar veren ve bunun karşılığında pek az yarar sağlayan bazı uygulamaların ortadan kaldırılması, örneğin yalnızca süs amaçlı kullanılacak birkaç kilogram altın elde etmek için tonlarca altın filizinin üzerine siyanür dökme işlemine son verilmesi mantıklı olacaktır. Bir an önce değişmesi gereken bir diğer uygulama da filiz ve her tür maden atığının nehirlere ve denizlere dökülmesidir. Ayrıca madencilik faaliyetlerinin tümünün koruma alanlarının dışında yürütülmesi ve maden açılmadan önce yerel halkın serbest ve bilinçli bir şekilde vereceği bir onay sürecine başvurulması gerekmektedir.

Kaynak: Dünyanın Durumu 2003, TEMA Vakfı Yayınları no: 40

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.