Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) Gıda İşleme Bölümü Öğretim Görevlisi Mesut Kaplan, gıda güvenliği sorunlarının neden arttığına dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Mesut Kaplan, konuya ilişkin tespitlerini açıklarken izlenmesi gereken yollar ve atılması gereken adımlara ilişkin bilgiler verdi. En önemli görevin tüketicilere düştüğüne dikkat çeken Mesut Kaplan, tüketici örgütlerinin geliştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
BŞEÜ Öğretim Görevlisi Mesut Kaplan, yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi:
“Aslında gıda güvenliği sorunlarını her zaman yaşıyoruz. Gün geçtikçe bu sorunları daha fazla duyar olduk. Son yıllarda Türkiye genelinde gıda güvenliği sorunları, çeşitli ekonomik, sosyal ve lojistik faktörlerin etkisiyle ciddi bir şekilde artış göstermiştir. Tüketim alışkanlıklarının değişmesi, teknolojinin yaygınlaşması ve rekabetin yoğunlaşması gibi unsurlar, gıda güvenliği üzerinde doğrudan veya dolaylı etkiler yaratmaktadır.
Türkiye’de gıda sektöründe yaşanan fiyat dalgalanmaları, üretici ve tüketiciyi etkileyen önemli bir unsurdur. Üretim maliyetlerindeki artış, özellikle küçük ölçekli üreticilerin kalite standartlarını düşürmesine neden olabilmektedir. Rekabet koşullarının yoğunlaşması, firmaların maliyetleri düşürmek için daha düşük kaliteli ürünlere yönelmesine yol açmaktadır. Bu durum, gıda güvenliğini doğrudan tehdit eden bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle Covid sonrası evlere servis hizmetlerinin ve online satış platformlarının artışı, tüketici alışkanlıklarını köklü bir şekilde değiştirmiştir. Ancak bu hizmetlerin yaygınlaşması, gıda güvenliği risklerini de beraberinde getirmiştir. Kuryeler tarafından taşınan gıdaların uygun koşullarda muhafaza edilmemesi veya hijyen standartlarının karşılanmaması, tüketici sağlığını tehdit eden durumların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Evlere servis hizmetlerinde çalışan kuryelerin çoğu, gıda güvenliği konusunda yeterli eğitime sahip değil. Kuryelerin zor çalışma koşulları, taşıma sırasında gıda ürünlerinin güvenliğini sağlama konusunda gerekli özeni göstermelerini engelliyor.
Öte yandan gıda sektöründe üretici ile tüketici arasındaki doğrudan ilişki, aracıların artmasıyla zayıflamıştır. Web siteleri üzerinden yapılan satışlarda, maliyetlerin artması ve ürünlerin farklı aşamalardan geçmesi, gıda güvenliği sorunlarının büyümesine yol açmaktadır. Ara katmanların artması, ürünlerin kontrol edilmesini zorlaştırarak kalite standartlarının düşmesine sebep olmakta ve sorunları artırmaktadır.
Zincir marketlerin faaliyetleri, özellikle son kullanma tarihi yaklaşan ürünleri promosyonlarla piyasaya sürmesiyle halk sağlığını tehdit eden ciddi sorunlara yol açmaktadır. Bu durum, tüketicilerin düşük fiyatlar nedeniyle bu ürünlere yönelmesine neden olsa da, bozulmuş gıdaların gıda zehirlenmeleri ve daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek tehlikeli bakteri ve toksinler içermesi nedeniyle ciddi sağlık riskleri taşımaktadır. Ayrıca, bölge bayilerinin ellerindeki stokları eritmek amacıyla farklı parti ve son kullanma tarihli ürünleri piyasaya sürmesi, özellikle toplu tüketim alanlarında zehirlenme riskini artırmaktadır.Bölge bayilerinin ellerinde kalan ürünleri eritmek adına, son kullanım tarihleriyle oynanmış veya farklı parti ürünleri piyasaya sürme girişimleri de gıda güvenliği risklerini artırmaktadır. Bu tür ürünler, genellikle toplu tüketim alanlarına, örneğin toplu yemek hizmeti veren restoranlara, yemekhanelere veya öğrenci yurtlarına yönlendirilmektedir. Bu da özellikle daha geniş kitlelerin aynı anda etkilenmesine ve toplu zehirlenme vakalarının artmasına yol açmaktadır.
En önemli görev tüketicilere düşmektedir. Tüketicilerin, son kullanım tarihi konusunda daha bilinçli hale gelmesi sağlanmalıdır. Ürünlerin etiket bilgilerini kontrol etme alışkanlığı kazandırılmalı ve bu konuda kamu spotları gibi bilgilendirici kampanyaları sıklaştırılmalı ve yerel yönetimler aracılığıyla bu faaliyetler çeşitlendirilmelidir. En önemlisi de kamu desteğini alan tüketici örgütlerini geliştirmeliyiz.”