NEPAL’DEKİ DEPREM VE YAKILAN CESETLER

MUSTAFA KINIKOĞLU

25 Nisan öğle saatlerinde Nepal’de çok büyük bir deprem meydana geldi. Gelen haberler hayatını kaybedenlerin sayısının her geçen gün daha da arttığı yönünde… Depremler az gelişmiş ülkelerde çok büyük zararlar veriyor. Nepal de fakir bir ülke. Can kaybının 10 bini geçebileceği konuşuluyor. Şu anda 5 bine yakın kayıp olduğu ve depremden 8 milyon kişinin etkilendiğini yazıyor gazeteler.

Depremi yaşayan bir milletiz, ne kadar büyük bir acı olduğunu az çok biliyoruz. Depremden sonra Türkiye arama kurtarma yardımı gönderen ilk ülkelerden oldu. Allah yardımcıları olsun.

Nepal bir Uzak Asya ülkesi. Nüfusunun büyük çoğunluğu Hindu... Hindular cenazelerini defnetmiyorlar, yakıyorlar. Nepal depremi sonrasında gelen haberlerde cesetlerin yakılması ile etrafın çok kötü koktuğuna dair haberler vardı.

Malûmuâliniz, Kur’an’da belirtildiği üzere Allah insanı halife olarak yarattı ve bedenimizi bize “mekanımız” olarak verdi. Can, çoluk, çocuk ve hayatımız gibi cesedimiz de bize Allah’ın bir emaneti… Cesed, Allah’ın halifesinin yeryüzündeki tecessüm etmiş şekli… Dünya üzerindeki hayat bittikten sonra asli maddesi olan toprağa geri veriliyor cesedimiz. Tasavvuf inceliğinden beslenmiş olanlar bu fiil için gömülmek kelimesini bile kullanmaktan imtina ederler, özelde sırlanmak daha genelde defnedilmek fiilini kullanırlar.

İşte cesede bu sebeplerden dolayı mübarek gözü ile bakılır. Cesedin mübarek olması için bir müslümana ait olması gerekmez. Hindu da olsa, Budist de olsa insan halife potansiyeli ile yaratıldığı için tüm bunların da cesedleri mübarektir. Çünkü hepsine Allah’ın ruhu üflenmiştir. (Secde suresi, 9. ayet) Bu nedenle cesed yakılmaz, atılmaz, satılmaz, işkence edilmez. Bu pencereden bakınca Nepal depreminde vefat eden Hinduların cesedlerini üstelik de dini bir inanç gereği yakmaları ne kadar dehşetli ve üzücü bir olay. Büyükler bu konudaki hassasiyeti şöyle ifade ediyorlar: “Cesedimi yakın diye vasiyet eden kafirdir, onun vasiyetini yerine getirmek de küfürdür. Tazimen beden aslına yani toprağa tevdi edilmelidir”. Hatırlarsınız, ülkemizde bir sanatçı vefatı sonrası yakılmayı vasiyet etmişti, daha sonra külleri İstanbul Boğazı’na savrulmuştu.

Beden insanın makamı değil, mekanı… Dünya hayatında bu mekana bağlıyız ve ona hürmet etmemiz gerekiyor. Hinduların yaptığı gibi bu bedeni öldükten sonra yakmak ona yapılabilecek en büyük hürmetsizlik belki de...

mkinikoglu@gmail.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.