BİRSEN ERARSLAN
Osmanlı’da para keselerini anlatmaya devam ediyoruz. Bu konuyu ele alıpta içi para dolu keseden bahsetmemek olmazdı. ‘’Surre-i Humayun’’ içi para dolu kese anlamına gelir. Yüzyıllar boyu sürmüş bir gelenektir.
Merhameti ve hayırseverliliği ile ünlü Padişah Çelebi Mehmet, Osmanlı’nın zor zamanlarında bu geleneği başlatıyor. Türk’ün iman gücü ağır başmıştır ve İslam topraklarındaki Harameyn’ i düşünerek yardım gönderir. Türkler, İslama hizmeti kendilerine görev bilmişlerdir. Mekke ve Medine’ye Hamareyn denir. Yıl boyunca Harameyn’e para göndermek için hazırlanılırdı. Osmanlı bürokrasisinde büyük önemi vardı. Önemli azil ve atamaların da belli olduğu bir merasimdi. Abbasi Halifesi ve Kölemenler’ den sonra Çelebi Mehmet gelenek haline getiriyor. Oğlu 2. Murat ve onun oğlu 2. Beyazt’ ta arttırarak devam ediyorlar. Ta ki Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesinden sonra resmiyet kazanıyor.
‘’Surre Defteri’’Adı verilen deftere, Mekke ve Medine yoksullarına, kime ne kadar verileceği tesbit edilerek yazılırdı ve yine aynı şekilde Osmanlı halkından Surre Alayı için kimden ne toplandığı yazılarak kayıt altına alınırdı. Bu toplanan gelirden Harem-i Şerif’inde yani Kabe’nin ve Mescid-i Nebevi’nin de ihtiyaçları karşılanırdı. Surre Alayları Hac zamanı merasimle yola çıkardı. İslam topraklarına yardım yapmak ibadet olarak görülürdü. Yavuz Sultan Selim’in para kesesinde 200.000 altın, paranın dışında 48 ton hububat vardı. Kaynaklarda padişahların gönderdikleri yardımlar bellidir. Fakat burada hepsini açıklamam imkansız. Surre Alayı Hacca giden Müslümanlara da aynı zamanda korumalık yapıyordu. Topkapı’dan törenle çıkan Surre Alayı Üsküdar’daki Harem bölgesine giderdi. Harameyn-i Şerifeyn’e giden yola ilk durak olduğu için bu bölgeye ‘’Harem’’ adı verilmiştir. Buradan üçe ayrılan alay Şam’da tekrar birleşerek yollarına devam ederdi. Her yıl Recep ayının 12 sinde İstanbul’dan yola çıkan Surre Alayı Ramazan Ayı’nın 20 sinde Şam’da toplanır ve Ramazan Bayramı’nı burada geçirirdi. Yaklaşık 400 yıl bu gelenek hiç bozulmadan devam etmiştir. Osmanlı Devleti’nin en mukaddes ve altı ay süren, en uzun yurtdışı organizasyonu dur.
Alay’ın başında Surre Emin’i bulunurdu. Önünde ise Peygamber Efendimiz’in devesi Kusva düşünülerek, süslenen deveyle giderlerdi. Ta ki yardım yaptığı bazı azınlık Arap halkından ihanet görene kadar. Birinci Dünya Savaşı’nda Mekke Emir’i Şerif Hüseyin İngilizlerle beraber hareket ederek, Osmanlı Askerlerine cephe tuttu, bıçaklarla saldırdı. Dinine bağlı Osmanlı o zamanlarda bile Surre Alayı’nı yola çıkarttı. Son olarak 1918 yılında Şam’a kadar gidebildi. Osmanlı’nın Araplardan hiçbir beklentisi yoktu. Şimdiki gibi ne petrol kuyuları vardı ne de zenginlikleri.
16 Nisan-25 Mayıs Tarihleri arasında Surre-i Humayun sergisi açılmış.Tarihimizin yeni nesillere tanıtılması açısından böylesine faaliyetler sık sık tekrarlanmalı. Osmanlı’ da Para Keseleri’ ni anlatırken Surre Kesesi’ne biraz deyinelim dedik, yüzeysel olarak konuyu ele almamıza rağmen köşe yazısını bitirdik. Allah bütün Surre Alayına emeği geçenlerden razı olsun inşallah. Allah kabul etsin.