Refik Arslan Öztürk’ün Vefatı Münasebetiyle Bir Hâtıra

MUSTAFA BÜYÜKGÜNER

Yaklaşık iki hafta kadar önce 14 Kasım 2020 tarihinde Söğüt’te Kaymakamlık ve Bilecik’te Valilik görevlerinde de bulunmuş olan Refik Arslan Öztürk vefat etti. Vefatından önce yerel medyaya da yansıyan kardeşi Saygı Öztürk’ün yazısından hastalığının ciddiliğini öğrenmiştik. Vefat ettiğinde 71 yaşında olan valimizin vefat haberinin altında yazılan yorumlara dikkat ettiniz mi? Neredeyse Bileciklilerin tam bir mutabakat ile Öztürk’ün şahsı ve hizmetleri hususunda memnuniyetlerini dile getirdiklerini okuyoruz. İnternette yapığım kısa bir araştırmada görev yaptığı diğer illerde de kendisine benzer bir teveccühün gösterildiğine şahit oldum.

Bu vesile ile ben de Refik Arslan Öztürk ile ilgili bir anımı tarihe not düşmek amacıyla paylaşmak istedim.

2004 yılında henüz Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi iken Söğüt Şenlikleri ile ilgili bir internet sitesini yayına sokmuştum. Zamanın şartları için oldukça dikkat çeken bu internet sitesinde Bilecik’e ve Söğüt’e hizmet eden bürokratlara da mektuplar yazarak hizmet ettikleri süre içerisindeki hatıralarını ve Bilecik’le ilgili düşüncelerini yazmalarını talep etmiştim. Bu vesile ile o dönem Erzincan Valisi olan Öztürk’e de bir mektup atarak internet sitemizi tanıttıktan sonra kendisinden Söğüt Kaymakamlığı ve Bilecik Valiliği dönemleriyle ilgili hatıralarını anlatmasını talep etmiştim.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra Erzincan Valiliği’nden arandım. Sekreteri Vali Beyin benimle görüşmek istediğini söyledi. Ben o zamanlar henüz çok genç bir üniversite öğrencisi olarak ilk defa bir vali ile görüşecektim. Bu sebeple oldukça heyecanlandım. Kendisi ile görüşmemizden aklımda kalanlar ise oldukça şefkatli bir ses tonu, samimiyeti, Bilecik’le ilgili heyecanı oldu. Daha sonra da faks yolu ile bana Bilecik ve Söğüt ile ilgili hatıralarını gönderdi.

Göndermiş olduğu bu mektubu tarihe not düşmek ve hizmetlerini yeniden hatırlamak için yayınlıyorum:

Sayın. Mustafa BÜYÜKGÜNER

            4 YIL Söğüt Kaymakamı, 8 yıla yakın süre Bilecik Valiliği görevinde bulunmak yalnız meslek hayatımın değil, ömrümün en güzel hatırasıdır. Bu kendim ve ailem için hem özel bir şans hem de yüksek bir şereftir. Bu şansı bana veren devletime bütün kalbimde teşekkür etmeyi borç bilmekteyim.

            Söğüt’e tayin olup geldiğimde Ertuğrul Bey Gazi’nin türbesi başında tarifsiz duygular yaşadım. O günlerde televizyonda “Osmancık” dizisi başlamıştı. Kemal TAHİR’in “Devlet Ana” adlı eseri de elimdeydi. Türbe bakımlı ama Ertuğrul Bey Gazi’nin etrafındaki yakınları ve silah arkadaşları için yapılmış mezarların taşları yer yer erimiş ve kırılmıştı. Hüzünlendim. 700 yıl yaşayacak bir büyük devleti onlar kurmuş ve kurdukları yerde bir küçük bahçede bize, devletimize ve dualarımıza emanet edilmiş olarak kalmışlardı.

            Sonraki günlerde ve benzer halde Dursun Fakıh’ı Küre’de, Mihal Gazi’yi Harmanköy’de, Kara Teke’yi Kızıl Saray’da ve Kamuran Bey’i Metristepe’de gördüm. Bunlarda Osmanlı Devletini kuran diğer insanlardı. Sanki Yunus emre

            “Üzerinde türlü türlü otlar bitenler

            Ne söylerler ne bir haber verirler”

            Dizelerini onlar için söylemişti.

            Parasız, plan ve projesiz başladığımız işlerin harcı hevesimiz, minnetimiz ve hürmetimiz oldu. Çubuk çubuk demirleri şundan, tuğlasını-kiremiti başkasından toplamıştık. Kuruş harcamadan işler yoluna girmişti. Bazen bin askeri, bazen memurları, bazen yüzlerce öğrenciyi bulduk yanımızda. Karınca düzeni içerisinde yürüyen sade, sessiz ve iddiasız bir çalışma anlayışı. Türbe alanına ev yapılmasın diye etrafındaki tarlaları almak için tayin olup gittikten sonra bile para gönderdiğimi hatırlarım. Desenlerini elimle çizdiğim fayansları eşe ahbaba satar, parasını Söğüt’e gönderirdim. Devletimin ve Cumhuriyetimin hatırası olur diye bu tarlalara binlerce ağaç dikmiş, diplerine can suyunu elimle dökmüştüm. Söğüt’ün Jandarması baktı, korudu onları.

            Satın alamadığımız yerler çok geçmeden imara açıldı. 7 katlı, asansörlü, apartmanlı evler kurulacaktı. Gücüm yetmeyince bari az katlı olsun diye uğraşlarımdan sonuç alamadım. Bu gün o evleri o alana yakıştırmayanlar Belediye Meclis dosyalarında kalmış yazılarımla ansınlar beni. Ama kaç para eder ki? Yüreğimin kanayan yarasıdır bu olay.

            Yazın toz ve topraktan, yağmurda yaştan-çamurdan çıkılmayan tören alanı imar edilirken Başbakanlığı döneminde Sayın Süleyman DEMİREL’in gönderdiği yardımı tam 7,5 yıl saklamıştım bankada. Ankara taşı ile kaplanan alan o para ile yapılmıştır. Çimlere törenler için gelen cirit atları şöyle dursun, ben bile basmalara kıyamamıştım. Bordür taşlarının duldasına düşmüş çınar tohumundan olma parmak kadar olan fidanını kışın soğuktan saklamış, evimde korumuş, yaz-bahar olduğunda götürüp türbeye elimle dikmiştim. Üstelik onun santim santim boy vermesini seyretmiş, Söğüt’ten ayrılmadan gölgesinde bile oturmuştum. Bunları yaşayan insan mutlu olmaz mı?

            Şeyh Edebali Türbesi’nin çevresinin düzenlenmesi, Dursun Fakıh’ın, Mihal Gazi’nin, Kumral Abdal’ın türbelerinin yapılması Valilik dönemine rastlar. Gene binlerce askerle, polisle, din görevlileri, her biri kardeşimden ileri memurlar ve öğrencilerle yürütülen ve 8 yıl süren çalışmaları anlatmaya değil yazmak diller yetmez. Bu çalışmalara bütün Bilecik şehri şahit oldu. Bir gün biri çıkıp bunun romanını yazacak. Ama kim ölü kim sağ olacak, o daim. Yazan eller sağolsun.

            Bir ulu tepede yatan Dursun Fakıh türbesini yapan karı-kocanın hakkını ve emeğini kim unutabilir? Usta hakkın rahmetine erdiğinde el arabası ile ona taş-tuğla ve kum taşıyan, rahmetlinin eşi olan ablaya bir Cumhuriyet altını hediye etmiştim. Ana sütü gibi helal bir armağandı bu.

            Dönemin İstanbul Beyediye Başkanı Tayyip ERDOĞAN Beyefendi ile İzmir Belediye Başkanı Burhan ÖZFATURA Beyefendinin yolladığı parkeleri Ankara Belediye Başkanı Melih GÖKÇEK Beyefendi bir bir yerine yerleştirdi. Onları yadetmemek vefasızlık olur.

            Yalan dünyada Söğüt ve Bilecik’deki çalışmalarım ölümsüz oldu, her faniye nasıp olsa keşke. Bir de aralarda bir karış mezar yeri.

Refik A. ÖZTÜRK

Erzincan Valisi”

Dört yıla yakın Söğüt’te Kaymakam, sekiz yılı aşkın bir süre de Bilecik’te vali olarak hizmet eden Öztürk, belki de son dönemler içerisinde Bilecik’e en fazla hizmet eden bürokratların başında gelmekte. Bu bakımdan ilimiz için önemli bir değeri kaybettiğimizi düşünüyorum. Allah rahmet eylesin.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.