Dünya da ve ülkemizde ruhunu arayan şehirler vardır. İnsan ruhunu bedeninde taşır, şehirler ise coğrafyasında. “ Ruhunu arayan şehir” tabiri bana ait değildir, rahmetli D. Mehmet DOGAN üstadıma aittir. Bunu “ Ankara Şehringizi “ başlıklı kitabında Ankara’nın ruhunun Hacı Bayram Veli olduğunu ifade etmişlerdi. Üstadıma örnek alarak Bilecik il’imden bu konuda hasbelkader bahsetmek isterim.
Bileciğin ruhu Şeyh Edebali’dir
Söğüt’ün ruhu Ertuğrul Gazidir
Bozüyük’ün ruhu Kasım Paşadır.
Pazaryerinin ruhu Kemankeş Kara Mustafa Paşadır.
Gölpazarın ruhu Taşhan- Mihal Gazi’dir.
Vezirhan’ın ruhu Köprülü Mehmet Paşadır.
Şehirler ruhunu kaybetmiş, aramaktadır.
Ekonomi, Kültür, Sanat, Edebiyat ve siyaset iç içedir.
Bunların hepsi de vagon sa, siyaset bu vagonların lokomotifidir.
Lokomotifler bir zamanlar kömürlüydü, sonra dizel oldu, şimdi ise elektirikli dumanı yok ama çekiş gücü fazla.
Aynen siyasette öyle. Siyaset şehirlerin ruhunu öldürdü. Ama bilmiyor ki ruhlar ölmez.
Siyaset ikbal kapısı oldu. Koltuklar kadifeleşti. Makamlar basamak, kimi temelli senatör, kimi nöbetçi emanetçi vekil gibi.
Şehirlerin ruhunun canlanması için genç dimağlara, taze beyinlere, dinamik ve kariyer yapmış şahsiyetlere ihtiyaç var.
Toprağımız münbit böyle genç dimağlarımız var. Onlara yol açmak ve nöbeti zinde beyinlere bırakmak lazım. Şehirlerin ruhları ancak böyle dirilir. Şehirler makyajdan ancak böyle kurtulup coğrafya yapısına uygun canlılığa ancak böyle kavuşur. Gözümüzün önündeki cevherlere körüz. Cevherleri keşfetmek ve işlemek gerekir. Cevher ancak o zaman işe yarar hale gelir.
Ruh ve beden uyumlu olarak bir arada canlı olursa çok işe yarar. Ve işte o zaman mana ile maddenin ortaklığı kamu yararına tesis edilmiş olur.
Ruhunuz şen olsun.