Tuna, Nil, Neretva, Ceyhun, Seyhun nehirleri ile kardeş olan Sakarya Nehri adeta Anadolu ile aynı kaderi paylaşan önemli bir nehrimizdir. Sakarya dedikçe benim aklıma; önce Kurtuluş Savaşı, Necip Fazıl Kısakürek ve Abdülkerim Erdoğan gelir. Zaten bu yazımın ilhamını da Abdülkerim Erdoğan Bey’in “ Sultan önünden Eskişehir’e Sakarya Türküsü “ 640 sayfalık büyük boyutlu kitabından aldım ve aynı Bilecik ( Ertuğrul ) için de yapabiliriyiz duygu ve düşüncesiyle Bilecik Valimiz Sayın Tahir Büyükakın Beyefendiye hediye ettik. Yazımıza duygu ve düşüncelerimizi de katarak, büyük ölçüde de Araştırmacı- Yazar Abdülkerim Erdoğan Bey’in kitabından sizlere zevklere okuyacağınız satırlar sunmak istiyorum.
Şehitlerimizin kanını; Karadeniz’e, Boğazlardan Ege’ye, oradan Akdeniz ve dünya denizlerine taşıyan Sakarya’nın Türküsünü önce merhum üstat Necip Fazıl Kısakürek ten okuyalım.
SAKARYA TÜRKÜSÜ
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakarya’nın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!...
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu an;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardında çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hala çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sevdayı, Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler; sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu’nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar; kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!...
***
Sakarya, Türk tarihinin yazıldığı ve Anadolu’da Türk varlığının korunduğu bir havzadır. Süleyman Şah (Gündüz Alp ), Sakarya’nın batısında Devlet olmuş ve Haçlı orduları Sakarya havzasında kutsal haçlarını kaybetmiştir. Osman Gazi, Alpleriyle Sakarya kıyılarında cihan devletinin temellerini atmıştır. Kısacası Selçuklu ve Osmanlının kuruluşu Sakarya havzasında Gerçekleşmiştir. Türk ordusu, yedi düvelin Anadolu hayalini Sakarya boylarında hüsrana uğratmıştır. Kısacası Sakarya Nehri, her zaman Türkün türküsüne eşlik etmiş gizemli, coşkulu ve “ muştulu” bir akarsudur.
SAKARYA NEHRİ
Sakarya Nehri; Kızılırmak ve Fırat Nehirlerinden sonra Türkiye’mizin 720 kilometre ile üçüncü en uzun akarsuyudur. Sakarya Nehri’nin ana kaynağı, Çifteler ilçesi “ Sakarı Başı “ mevkiidir. Sakarya Başı gözelerinden suyunu alan Sakarya Nehri, doğuya doğru akarken bir hilâl çizerek güneydoğu yönünde akar.
Sivrihisar Dağlarının güney ve doğusundan geçerek, kuzeye doğru akışına devam eder. Ankara ve Eskişehir coğrafyasında Üstat Necip Fazıl’ın şiirinde ifade ettiği gibi kıvrımlar meydana getiren Sakarya, bozkır arazilerini bereketlendirerek, Ankara Çayı’nın topladığı suları alarak kuzeybatıya doğru akar.
Dar bir vadiye girerek kuzeye doğru akan Sakarya, Ankara coğrafyasından beslenen Kirmir Çayı’nın suyunu alarak batıya doğru yönelir. Eskişehir- Ankara doğal il sınırını çizerek kuzeye doğru akışına devam eder.
Eskişehir coğrafyasından Bilecik İli ( Ertuğrul Sancağı ) coğrafyasında kuzeye doğru akışına devam ederken Bilecik coğrafyasından Karasu ve Sorgun gibi suları da bünyesine alarak kuzeye akışına devam eder ve Sakarya Adapazarı İli Karasu İlçesi “ Sakarya Ağzı” mevkiinde Karadeniz’in hırçın sularıyla buluşur.
Sakarya Nehri’nin Karadeniz yolculuğu yaklaşık sekiz yüz yirmi dört kilometredir. Sakarya Karadeniz’e ulaşıncaya kadar Bursa, Kütahya, Afyon Karahisar, Konya, Ankara, Bolu, Bilecik ve Adapazarı illerinde bulunan bazı akarsuların suyunu toplar.
Sakarya Havzası, Anadolu’nun bereket kaynağı olup, beslenme havzasının genişliği yaklaşık elli sekiz bin kilometre karedir. Havzanın alanı Türkiye arazisinin yaklaşık yüzde yedisi üzeri büyüklüğündedir.
DOĞUŞU VE BESLENDİĞİ KAYNAKLAR
Eskişehir ili Çifteler İlçe merkezinin dört kilometre güneydoğusunda, Eskişehir- Konya karayolunun yakınında bulunan Sakarı Başında birbirine yakın beş gözeden ( kaynaktan) doğmakta ve Sakarya adını almaktadır.
İlk kaynak GÖKGÖZ GÖZESİDİR. Çevresinde restoran ve çay bahçeleri mevcuttur. Dört metre derinliğinde doğal havuzuyla güzel bir görünüm oluşturmaktadır. Gözede; karides, aynalı sazan, yengeç, kumcu, alabalık ve çok sayıda canlı bulunmaktadır.
KARABURGU GÖZESİ; Gökgöz Gözesinin üçyüzmetre devamındadır. Ayrı bir kaynak olup beş yüz metre sonra Sakarya’ya ulaşmaktadır. Yapılan dalışlarda bir buçuk metre yayın balığı tespit edilmiştir. Ayrıca İsrail yayını, kumcu balığı, tatlı su çuprası, yengeç, karides ve yılan varlığı gözlemlenmiştir.
KIRKGÖZ GÖZESİ;( kırkız) Sakarya Başına yaklaşık altı yüz metre mesafede Kırkgöz gözesi beş yüz metrelik düz bir koridor yaparak Sakarya Nehri’ne ulaşır. Kırkkız Gözesi adını kırk kızın aynı anda boğulmasından aldığı rivayet edilir. Başından nehirle birleştiği noktaya kadar bazıları salyangoz püsküren küçük gözelerle kaynayan tabanı yer yer yedi, sekiz metre çukurlar meydana getirir. Zemin su kaynaklarının olduğu bazı kısımlarda ölü salyangoz kabuklarının çözülmesiyle onbeş santimetrelik kalınlığında kalsiyum tabakası meydana getirir. Yörede yaşayan balıklar burada da bulunmaktadır. Tatlı su kaplumbağası yaşar, yosun ve bitki göze çarpmaktadır.
BAŞKURT GÖZESİ; Gökgöz Gözesine yaklaşık, beş kilometre mesafede bulunan Başkurt Gözesinin tabanı huni şeklindedir. Diğer gözlerden farklı, volkanik bir dağdan lavlar gibi kaynayan gözenin en büyük kaynağının tabanından kaynamayla beraber salyangoz kabukları püskürdüğü yapılan dalışlarda tespit edilmiştir. Sekiz metre derinlikte olan gözede çok sayıda alabalık görülmüştür.
DOĞUŞUNDAN KARADENİZ’E DÖKÜLDÜĞÜ YERE KADAR BESLENDİĞİ KAYNAKLAR:
Bardakçı suyu; Gümüşbel suyu, kükürtlü su olan Ilıca suyu(İhsaniye) nu ve derelerin suyunu alarak Sakarya’ya karışır. Adını Seyyid Battal Gaziden alan Seydi Suyu; Şaphane Dağı yamaçlarından beslenen akarsuları toplar. Kıyırçayı, Karanlık, Bahşayiş dereleri Yazılıkaya vadisinin batısından Kümbet vadisini sulayarak Çatören Baraj Gölü’ne ulaşır. Ağzıkara, Kırka ve Boyalı derelerinin suyunu toplayan Çatören Baraj Gölünden sonra Kunduzlar Baraj Gölü, Keçeliözü, Akin ve Ortayürekler derelerinin suyunu toplar ve Sakarya’ya taşır.
Sakarya Nehri geçtiği her vadiyi şenlendirir. Sivrihisar civarındaki BALIKDAMI birçok yerli, göçmen transit göçmen kuş türlerine barınma, beslenme ve üreme alanları sağlar. Balıkdamı Eskişehir’in daha ılıman bir iklime sahip olmasını da sağlamıştır.
Sakarya, Konya İli coğrafyasından beslenen Gürpınar ve Bostanlar suyunu alarak, Eskişehir-Konya doğal il sınırını çizerek, Çakmak ( Günyüzü ) ve Gülpınar ( Polatlı) yerleşmeleri yakınında Ankara İli coğrafyasına girer. Bu bölgede çok sayıda kükürtlü su kaynağı Sakarya’ya ulaşır. Ankara Coğrafyasında akışına devam eden Sakarya Nehri Polatlı coğrafyasından Özdere ve Tacir (Sürü Deresi)nin suyunu alarak Haymana Ovası’nda bulunan kaynaklardan beslenen akarsuları toplayan Ilıca Deresinin suyunu alır. Etrek ve Yenice yerleşkesini sulayarak Eskişehir coğrafyasına girer. Eryiğit Dağı ve Hacıçalı deresinin kuzey yamaçlarından beslenen dereler ile şifalı ılıca suyu ve Özdenk Deresinin sularını alır. Ankara coğrafyasının Ankara Çayı ( Çubuk, Hatip, Ova, Baba Yakup)ve Kocadere, İlhan, Süvari ve İnözü derelerini Toplayan Kirmir sularını alarak Sakarya, Kütahya Coğrafyasından Beslenen Porsuk Çayının alarak kıvrımlı akışına devam ederken, Firiğlerin anıt mezarları da “Tümülüsler de Sakarya çevresini yapay tepeciklerle süsler.
1951 yılında Nallıhan’ın ilçesi Sarıyar Köyü yakınlarında önü kesilir. İlk elektrik üretim santralının temelleri atılır. Hasan Polatkan ( Sarıyar ) Barajının inşaatı 1956 yılında hizmete girer. Bu baraj bir Başbakan ve iki bakanımızın asılmasına sebep olan unsurlar arasındadır. Yunus Emre’nin Mürşid Tabduk Emre’nin diyarı olan Emrem Sultan Köyünün yakınından geçerken Bizim Yunus’la konuşur gibi, dar ve dik vadi tabanında kıvrılarak akışına devam eder.
SARIYAR BARAJI
Sündiken Dağının kuzey yamaçlarından ve Mihalıççık coğrafyasındaki kaynaklardan beslenen Bük, Değirmen, Gölalan, İnindibi, Gözler, Çay, Dinek, Çukurören, Çal ve Damya dereleri Sarıyar Baraj Gölüne akarak Sakarya suyuna karışır. Bolu ve Ankara coğrafyasından beslenen Na’allu ( Nallı ) Çayı’nın suyunu alan Sakarya, Ankara-Eskişehir doğal il sınırını çizerek devam ederken, Nallıhan coğrafyasından beslenen Karakaya ( Boğmaç ) ve Kaya Altı derelerinin suyunu alarak, dar ve dik vadiden geçerek Alpu ve Gökçekaya köyüne ulaşır.
GÖKÇEKAYA ve YENİCE BARAJI
Sakarya Nehrinin önü Gökçekaya yakınında ikinci defa kesilir. 1967 yılında başlayan Gökçekaya baraj inşaatı 1972 yılında tamamlanır. Hidroelektrik santralı olarak kullanılan Gökçekaya Baraj Gölünde dinlenen Sakarya Nehri, Nallıhan Yenice yakınlarında üçüncü defa baraj setiyle karşılaşır. 1985 yılında başlayan Yenice Barajı 1985 yılında tamamlanır. Taştepe ve Koca Güney yamaçlarından Göl ve Kuşbaşlı dereleri Yenice Baraj Gölüne ulaşır. Sarıcakaya coğrafyasından Çatak, Sulu ve Maden suları Sakarya ya duhul eder. Bu bölgede adeta Akdeniz iklimi hakimdir.
SAKARYA BİLECİK (ERTUĞRUL) TOPRAKLARINDA
Mihalgazi coğrafyasından; Hamam Deresi, Sakar Ilıca Kaplıca suları ve Atalan deresi suları Sakarya’ya karışır. İnönü coğrafyasından gelen Ayvacık bükü, Dereyalak, Güvenmez, Ulu ve Koca dere suları da Porsuk Barajı sayesinde Sakarya’ya ulaşırlar. Sarısu, Keskin, Gündüzler, Hamamözü, Karaçam Sarısungur, Okçu, Musaözü, Mollalar dereleri de Sakarya ya duhul eder. Bilecik coğrafyasında Karasu, Hamsu ve Sorgun Çayı bir arada birleşerek Sakarya ya kavuşurlar ve Sakarya’nın yırtınırcasına yokuştan çıkar gibi yorgun akışına şahadet ederler. Sonunda Sakarya menzilini tamamlayarak Karadeniz’e vuslat eder.
SAKARYA HAVZASI BİR BAŞKA
Sakarya Havzası; insanlık tarihinden başlayıp birçok siyasi ve tarihi olaylara tanıklık etmiştir. Bu vadiden kimler geldi, kimler geçti. Büyük İskender’den tutun, Etiler, Hattiler, Hititler, Firikler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar derken Türkiye Cumhuriyetine yar olan bir havzadır. Bu vadiden nice âlimler ve zalimler gelmiş geçmişlerdir. Hoca Nasrettin’in güldürürken düşündüren fıkraları, Yunus Emre’nin hüzünlendiren ve coşturan söylemleri-şiirleri bu gün dünyada hala yankılanmaktadır.
Sevgili ve saygıdeğer okurlarım: Ben âcizane Sadettin Bayram olarak “ Sakarya Türküsü”nden sizlere tadımlık bir şeyler bile sunmaya çalıştım.
Eğer Sakarya Türküsünü tam olarak anlamak ve öğrenmek istiyorsanız Araştırmacı Yazar ( ve bu konulara ömrünü vakfetmiş ) ABDULKERİM ERDOĞAN Üstadımın; 640 sayfa, 547 fotoğraf, 6 harita, 53 belgeden olaşan “ Sultanönü’nden Eskişehir’ SAKARYA Türküsü “ kitabını alıp okumanızı ve kütüphanelere ulaştırmanızı, genç dimağlarla buluşturmanızı salık veririm.
Bir sonraki Hayme Ana ve Domaniç başlıklı yazımızda buluşmak üzere.
Nasıl temin edeceğinize gelince:
Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı
0222 230 28 38