Üç tane fotoğraf paylaştım. Biri söyleşinin yayınlanmış küpürü.
İkincisi Kore Gazisi olan, berberlerin duayeni Refik Özberber ile.
Üçüncüsü çok sevdiğim hakkında hatırat yazdığım Zafer İçyer ve Salim abiyi sanat atölyesinde ziyaretimizde çektiğim fotoğraf.
Adı geçen üç muhterem şahsiyet bu gün aramızda yoklar.
Kendilerine Allah'tan rahmet ve mağfiret dileyelim.
Ruhları için üç İhlas bir Fatiha okuyalım inşallah.
ÇÖMLEĞE BİR DE HANIMELİ DEĞSİN
Kınık Köyünde toprağı sanata dönüştüren ustaların duayenlerinden olan Salim Yaşar Ustamızla sizleri tanıştırmak istiyorum.
Salim Yaşar ağabeyimiz 1942 yılında Kınık Köyünde hayata gözlerini açtı. On üç yaşında iken hem babası hem de ilk ustası olan Kadir Ustanın yanında çömlekçiliğe başladı. Gençliği çömlekçilikle geçen Salim usta 1969 yılından itibaren Berlin de Stalishe Porselen Fabrikasında pişirici olarak 14 yıl çalıştı. 1984 yılında ülkemize dönen Salim Usta bir Alman iş adamı ile öğretici usta olarak Vietnam’a gitti. Beş yıl boyunca bu doğu ülkesinde Vietnamlılara çömlekçiliği ile öğreterek yüzlerce öğrenci yetiştirdi. İyice profosyenelleşen Salim Usta 1997 yılında Ülkemize dönerek bu sanat dalında hünerlerini sergilemeye devam etti. 2000 yılından itibaren sanatı bir yerel kültür ürünü olarak fuarlarda sergilemeye başladı. 2000 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının açmış olduğu iller bazında Ankara’da İç İşleri Bakanlığı avlusunda “ El Sanatları “ Fuarına katıldı. Bu dönemden sonra Salim Ustaya fuar yolları açıldı. 2001 yılında Kül. ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen EMİTT 2001 Ülkeler ve İller Fuarına katılan Salim Usta, buradaki başarısıyla Bilecik standını en çok ilgi çeken standı ve ödül kazandırdı. İki defa Antalya’da ve bir defa İzmir’de uluslar arası fuarlara katılan Salim Usta 2005 yılında Antalya’da Altın Eller Fuarına katılarak orada Altın Eller Derneğini kurarak bu derneğin kurucu üyerleri arasında yer aldı. 2007 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Beyoğlu Belediyesinin düzenlediği Altın Eller Fuarına da katılan Salim Usta, fuardaki firmalar arasında yarışmada Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen sanatkâr belgesi almaya hak kazandı. Bilecik Valiliğine gönderilen bu belge valilik tarafından Salim Ustaya verildi. Böylece Salim Yaşar Bilecik’in ilk Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli ustası oldu. Aynı yıl Bunun akabinde Bilecik Kültür Müdürlüğü tarafından Kınık çömlekçiliği geliştirme kursunda öğretici olan Salim Usta kursa katılan İranlı kursiyerlere de çömlekçilik öğretti. Salim Yaşar Abimizin bu minval çalışmaları devam etmektedir. Salim Usta çalışkan ve girişken kişiliğinin yanı sıra çevresinde tanınan sevilen bir kişiliğe sahiptir. Bir ara muhtarlık da yapan Salim Usta kurduğu Şeyh Edebalı Derneğinin Başkanlığını yapmakta idi. Kendisiyle irtibat kurmak isteyenler” E.mail sahi comlekçilik@hotmail.com “dan ulaşabilirler.
Koca Salim Usta yine boş durmadı, bu defa “ Çömleğe bir de hanım eli değsin” projesini gerçekleştirdiler. Kınık’ta zaten kadının eli sürekli çamurun içindeydi. Bu durum bu defa Kınık Köyünün sınırlarını aşarak; Pazaryeri’ne, oradan Bilecik İl Merkezine kadar ulaştı.
Pazaryeri Halk Eğitim Kültür Derneği, Sosyal ve Spor Kulübü Derneği, Bilecik Şeyh Edebalı Üniversitesi, Pazaryeri Belediyesi, Pazaryeri Kaymakamlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı Bilecik İl Müdürlüğü ( Sevcan Akıncı Hanımefendinin gayretleriyle), T.C. İç İşleri Bakanlığı Dernekler Daire Başkanlığı ile bir proje çerçevesi içerisinde bu güzel “ Çömleğe bir de kadın eli değsin” projesi gerçekleştirilerek Türkiye’de bir ilk gerçekleştirilmiş oldu. Böylelikle kadın dünyası yeni bir meşgale ile buluşmuş oldu. Bu başarıda, kurumların katkısı yanı sıra Salim Yaşar Ustamızın katkısı büyüktür. Koca Usta yine ustalığını gösterdi.
Dört buçuk ay sürecek olan bu sanatsal çalışmalar Pazaryeri’nde ‘Pazarlı Bey Konağı’nda ve Bilecik İl Merkezinde devam etmektedir. 21+21 hanım kursiyer şevkle toprağı yoğurarak sihirli elleriyle şekil vermektedirler. Buna görsel anlamda çamuru çiçeğe dönüştürme de diyebiliriz. Koca Usta ben ve İbrahim Öztosun hariç toprak el sanatını herkese öğretmektedir. Kurs süresi boyunca bayanların tanışma ve kaynaşmasının yanı sıra değişik etkinlikler de gerçekleştirilmektedir. Anlayacağınız kurs süreci eğlenceli geçmektedir.
Orta Asya’dan Anadolu’ya akın akın göçen; Peçenek, Dodurga, Bayat, Üreyil, Bügdüz, Kayı, Kınık, Çavundur, Avşar, İymir, Kargın, Bayındır, Kızık ve Çepni gibi daha birçok Oğuz boyları Anadolu’yu yurt edinen bu boylar Osmanlı Sancağı altında, fütuhat yolunda, Kızılelma peşinde koşarak Avrupa’nın içlerine kadar yayıldılar. Gün geldi devran döndü, makûs talih küstü, geriye ricat başladı. Karlofça Antlaşmasından sonra yaklaşık üçyüzyıl süren büyük acı ve ızdıraplarla dolu göç trajedisi başladı.
Bilecik’in Pazaryeri İlçesi’nin Hotanlı Köyüne ilk yerleşim Rusların Çatalca’ya kadar ilerledikleri 1877- 78 Balkan Savaşları yıllarında gerçekleşti. Köyün adı daha sonraları Kınık oldu. Köy ahalisi buradaki toprağın çanak çömlekçiliğe uygun olması sebebiyle burayı tercih etmişlerdi.
Kınık Köyü’nde ilk seramiği Şakir Ağa yapmıştı. Zengin olan Şakir Ağa bu uğurda bütün varlığını harcamakta tereddüt bile etmedi. Şakir Ağa’nın ailesi önce Karaman’dan Trabzon’un Beşikdüzü’ne daha sonra ise o zaman Osmanlı toprakları olan Silistre’nin Bezingen Köyü’ne yerleşmişler ve ata mesleği olan çanak çömlek işlerini yapmaya başlamışlardı. Patlak veren Balkan Savaşları Şakir Ağa ve çevresindekiler göç trajedisinden nasiplerini alarak Kınık Köyü’nün mukimleri oldular. Kınık’ta toprakla ilgili el sanatlarının piri Şakir Ağa’dır. (Ruhu şad olsun) Bugün Şakir Ağa’nın soyundan herhangi bir kimse dedelerinin mesleğini icra etmemektedirler.
Mavi göletlerin, zümrüt dağların eteklerinde mümbit topraklar üzerinde, insanları oldukça çalışkan, düzenli ve tertemiz bir köyümüz olan Kınık bölgede dikkati celbeden bir köyümüzdür. Pazaryeri İlçemize yedi km. uzaklıkta olan Kınık; çanak, çömlek, testi, saksı, kumbara, cezve ve topraktan mamul çeşitli ihtiyaç ve süs eşyalarının üretimiyle Türkiye genelinde ön plana çıkmaktadır. Usta ellerde yoğrulan ve şekillenen ürünler genç kızların el emeği ve göz nuru ile birer sanat şaheserine dönüşmektedir. Yüz yirmi yılı aşkın zamandır gün geçtikçe güzelleşen ve gelişen, nesli tükenmekte olan çömlekçilikle uğraşan Kınıklılar onlarca atölyelerde ciddi bir emek ve operasyonla hazırlanan toprak, ayakla çalışan tezgâhlarda üretilen toprak mamulleri önce güneşte kurutulur, sonra fırınlarda pişirilir, soğuduktan sonra hünerli ellerin süslemesine bırakılır. Günümüzde gelişen teknolojiye uygun olarak da ürünler ortaya çıkarılmaktadır. Elde edilen sert ve yoğun toprak titiz bir artıklarından arındırılmakta ve fildişi rengi fon üzerine bej, koyu yeşil, mor, lacivert, kobalt mavisi, turuncu, kahverengi astarla desteklenmektedir. Bütün işlemler tamamlandıktan sonra pazarlanmak üzere satış tezgâhlarında yerini alır ve cadde boyunda çok manzaralar oluşturur. Aynı zaman da bu ürünler yurdun dört bir bucağına ulaştırılır.
Kınık Köyü’nde toprağı sanata dönüştüren ustaların duayenlerinden olan Salim Yaşar Ustamızla sizleri tanıştırmak istiyorum.
Salim Yaşar ağabeyimiz 1942’de Kınık Köyü’nde hayata gözlerini açtı. On üç yaşındayken hem babası hem de ilk ustası olan Kadir Usta’nın yanında çömlekçiliğe başladı. Gençliği çömlekçilikle geçen Salim Usta 1969’dan itibaren 14 yıl boyunca Berlin’de Stalishe Porselen Fabrikası’nda pişirici olarak çalıştı. 1984’de ülkemize dönen Salim Usta bir Alman iş adamı ile öğretici usta olarak Vietnam’a gitti. Beş yıl boyunca bu doğu ülkesinde Vietnamlılara çömlekçiliği ile öğreterek yüzlerce öğrenci yetiştirdi. İyice profosyenelleşen Salim Usta 1997’de ülkemize dönerek bu sanat dalında hünerlerini sergilemeye devam etti. 2000’den itibaren sanatını bir yerel kültür ürünü olarak fuarlarda sergilemeye başladı. 2000’de Kültür ve Turizm Bakanlığının açmış olduğu iller bazında Ankara’da İçişleri Bakanlığı avlusunda “ El Sanatları” fuarına katıldı. Bu dönemden sonra Salim Usta’ya fuar yolları açıldı. 2001’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen “EMİTT 2001 Ülkeler ve İller Fuarı”na katılan Salim Usta, buradaki başarısıyla Bilecik standını “En çok ilgi çeken” standı ve ödülünü kazandırdı. İki defa Antalya’da ve bir defa İzmir’de uluslararası fuarlara katılan Salim Usta 2005’te Antalya’da Altın Eller Fuarına katılarak dernek kurucu üyeleri arasında yer aldığı Altın Eller Derneği’ni kurdu. 2007’de Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Beyoğlu Belediyesinin düzenlediği Altın Eller Fuarına da katılan Salim Usta, fuardaki firmalar arasında yarışmada Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen sanatkâr belgesi almaya hak kazandı. Bilecik Valiliğine gönderilen bu belge Valilik tarafından Salim Usta’ya verildi. Böylece Salim Yaşar, Bilecik’in ilk Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli ustası oldu. Daha sonra aynı yıl içinde Bilecik Kültür Müdürlüğü tarafından Kınık Çömlekçiliği Geliştirme Kursunda öğretici olan Salim Usta kursa katılan İranlı kursiyerlere de çömlekçilik öğretti. Salim Yaşar Ağabeyimizin bu minvalde çalışmaları devam etmektedir. Salim Usta çalışkan ve girişken kişiliğinin yanı sıra çevresinde tanınan sevilen bir kişiliğe sahiptir. Bir ara muhtarlık da yapan Salim Usta kurduğu Şeyh Edebalı Derneğinin Başkanlığını yapmaktadır. Kendisiyle irtibat kurmak isteyenler, comlekçilik@hotmail.com mail hesabından ulaşabilir.
İNSANIN MAYASI TOPRAK
Yaratılışımızın önemli bir sırrı şudur: toprakta olan tüm elementler insan vücudunda mevcuttur. Gözler radar ve dürbünlere misaldir. Neyse biz konumuz olan toprak dışına çıkmayalım.
Toprak, endogen, granit kayaların tabiatın aşındırması ve ufalanmasıyla meydana gelmektedir. Her toprak seramik ve çömlek vs. için uygun değildir. Kullanılmaya elverişli toprak kildir. Kil dünyanın ana maddesidir.
ÇÖMLEKÇİLİK İÇİN UYGUN TOPRAK OLMALIDIR.
Çömlekçilik, Anadolu’da çok eskiden beri insanlık tarihiyle başlayan el sanatlarından biridir. Lakin üzücü olan bir durum var. Çömlekçilik vs. artık tükenmekte olan meslekler grubuna girmiştir. Örnek: Kınık Köyü’nde elliye yakın atölye varken bugün bu işle iştigal eden atölye sayısı 6- 7’dir. Ve usta sayısı da gün geçtikçe azalmaktadır. Çamur kolaylıkla elde edilen hammaddelerin en eski ve kullanışlı olanıdır. İşlemeye başlamadan itinayla hazırlama yapılır, mayalandırılır, merdanelerden geçirilir, tam bir macun haline getirilir. Yumuşakken kırılmadan biçimlendirilebilir. Çömleklerin elle yapımında uygulanan temel yöntemler; çimdik, fitil, levha modeldir. Özlü çamurdan elle veya çömlekçi çarkından geçirilerek geçirilerek çeşitli ölçülerdeki kalıplara dökülüp form kazandırılmaktadır. Ayakla bir pedal vasıtasıyla döndürülen aparatta hünerli eller toprağa çeşitli şekiller kazandırmaktadır. Burada ustalık ve marifet konuşur. Salim Usta ve Kınıklı eli öpülesi ustalar marifetlerini ortaya dökerek mamullerini önce güneşte kuruturlar sonra fırınlarda pişirilerek, sırlanan veya sırlanmadan yapılan toprak çanak, çömlek, testi, ibrik, saksı, vazo, kumbara, cezve, küp ve benzeri eserleri ortaya koyarlar.
Anadolu’da ve Kınık’ta yapılan çömlekler genellikle sulandırılmış çamurla sırlanmakta, açık ateşte pişirilmektedir. Günümüzde fonksiyel olarak yapısı kaybolmaya başlayan ancak kullanım alanlarında değerlendirilen çömlekçilik sanatı birkaç yörede az sayıda ustasıyla devam etmektedir.
Bir hemşeri olarak Salim Ağabeyime ve Kınıklı Usta kardeşlerime bir tavsiyem var. Köy muhtarı dâhil hepiniz birlik olup ürettiğiniz ürünlerin sergilendiği bir müze oluşturun ki eserleriniz nesilden nesile kalıcılık kazansın. Gelen giden oradan her ürünü görmek imkânını bulsun.
Topraktan geldik, toprağa döneceğiz. İşte bu “gelme” ve “dönme” süreci bizim hayatımızın tamamıdır. Bu kısacık zaman dilimine ne acılar ve nice mutluluklar sığmaktadır. Kubbede bâki kalan hoş bir sada’dır misali arkamızda güzel eserler-işler-hizmetler bırakmak önemlidir. Bunun gerçekleştirilmesinde sanatın- zenaatın katkısı inkar edilemez. Göletler Diyarı Pazaryeri’mizde her köyün bazı güzel özellikleri vardır. Lakin Hotanlı’nın toprakla uğraşı ayrı bir yer tutmaktadır. Bunda katkısı olan ustalarımızın ölenlerine rahmet, kalanlarına selamet dileyerek; Kınık’tan- Pazaryeri’mizden selam ve muhabbetlerimizi sunuyoruz.
( Fıranlar Köyünden Sadettin Bayram)
Pazaryeri- Bilecik