Söğüt'ün İpek Ninesi
Bilecik ve çevre ilçelerinin neresine baksak, tarihi işaret eden kalıntılar, muazzam kültürümüzün ögeleri ve değerli mirasımızı görmekteyiz.
Bilecik merkezde ve diğer ilçelerle bu çalışmamızla bir beraberlik kurmak adına, var olan değerlerimizi paylaşıp genç nesillere aktarmak maksadıyla, hummalı bir çalışma içindeyiz. İlçelere oturan okuyucularımız “gidemiyoruz” diye üzülmesinler. Okuyucularımız için "Tarihi Çınarları" bulup kaleme aldık.
Önce Osmalının Kuruluşu Söğüt ilçemizle başladık.
Söğüt'ün “ipek” ninesi başlığımızdan da anlaşılacağı üzere, yaşayan hane halkının ciddi geçim kaynağı imiş gençliğinde ipek böcekçiliği yapmış olan 01/07/1912 doğumlu tarihi bir isim olan Saffet Hörü'den bahsedeceğiz. 1912 dedik ama nüfus kanunu kayıtları bu tarihten önce zaten arşivi bulunmamakta. Bu durum Saffet Hörü'nün 100 yaşından daha yaşlı olma ihtimalini doğuruyor.
Söğüt Kaymakamlığı tarafından hazırlanan, proje koordinatörlüğü Sevcan Akıncı’nın yürüttüğü “Çiftlik dut ağacı modeli” projesini BEBKA'nın kabul etmesiyle hayata dönmesi hedeflenen ipek böcekçiliği fizibilite çalışmasının takibinde karşılaştığımız 80 yıldır ipek böcekçiliği yapmış bir isim olan Saffet nine ile tanışmamız bu şekilde oldu.
Söğüt'ün İpek Böcekçiliği projesine çok önem veren Söğüt Kaymakamı Vural Karagül, proje kapsamında yürütülen çalışma içinde en yaşlı ninesini bulduğumuz için gazetemize memnuniyetlerini bildirdi.
Saffet ninenin rutin sağlık hizmetini ilçe merkez hastanesi tarafından takip edileceğini de belirtti. Saffet nineye kızı bakıyor.
“Anam çok çalışkandı” diyor Saffet nine için. 2 kızı varmış bir kızı gençken, eşi ise 19 yıl önce hakkın rahmetine kavuştuğunu öğrendik.
Saffet Nine ile görüşmemiz maniler eşliğinde gerçekleşti. Aynı zamanda bir çok insana örnek olacak bir isim.
12 Ayın sultanı Ramazan ayının maneviyatını hisseden Saffet Hörü Ramazan ayında oruç tutuyor. 7 yaşında başlayıp, halen Oruç tutan 100 yaşında bir nine. Kızı abdest suyunu yatağına kadar getiriyor ve abdest alarak namaz fariza'sını yerine getiriyor.
10 yıldır ayakları tutmuyor. O yüzden yatağa bağlı yaşıyor. Saffet nine oruçla ilgili şöyle diyor:
“Alem bana heyran (hayran) oluyor" ...."Hayranız sana nenecim sana bakarak gıpta ediyoruz" diyorlar.
Ziyarete gelenler "Sen tutma, yaşlısın " diyorlarmış. ona da vereceği cevabı var: “oruç tutmayınca canım durmuyor”!
Saffet Nine son 1 yıla kadar doktor yüzü görmemiş, çalışkan oluşunun sağlığına etkisini de buradan görmekteyiz. Saffet ninenin yaşından da belli olduğu gibi, aynı zamanda kaybolmaya yüz tutulmuş meslek olan ipek böcekçiliği eskiden en yaygın mesleklerden olduğu görülüyor.
-Nineciğim, sen böceklerine nasıl bakardın?
“Her insanın böceği olmazdı, benim böceğim çok olurdu. Çok iyi bakardım, yaprağı ince ince kıyar, sepelerdim. Kocaman bahçelerimiz vardı, dut ağaçlarıyla dolu. 8-10 yaşımdan beri çalışırdım bağ-bahçede, dut yaprakları altı kilometre uzaktan toplayar Borcak köyünden sırtımda getiriyordum".
***
Söğüt'ün düğünlerine de değinen Saffet nine kendi ifadesiyle şöyle diyor: “Ben Böyle kadın değildim. Ben varmayınca düğünler olmazdı, Türküleri ben çığırır (söyler), dümbeleği ben çalardım.”
-Başka neler yapardın dediğimiz de ise ; “Hayvanlara bakar, lençperlik yapardım, her şey ben yapardım her işi ben tutardım. Şimdi yaşım böyüdü kalan. (büyüdü artık). 100 yaşındayım. Abdestimi alır namazımı kılarım” dedi.
-Saffet Nine Sır hoca Köyünden. Sır hocada Söğüt ilçesinde beş kilometre uzaklıkta . Köyde Sır Hocanın yatırı bulunmakta; Ertuğrulgazi bütün sırlarını gidiyor bu veliye anlatıyormuş. Köyün “Sır hoca” ismi de buradan geliyor. Saffet nine de gençken Sır hocanın mezarlığına bakıyor, bu velinin etrafını düzenler su doldurur, çiçek ekiyor ilgileniyormuş. Hala günümüzde merak edenler Söğüt'ün Sır hoca köyündeki yatırı ziyaret edebilirler.
Saffet ninenin torunu yanımıza geldi. Ondan da bir şeyler dinleyelim diye anlatın dedik. Torununa da dedesi anlatırmış, yani Saffet Ninenin eşi “Söğüt'e Düşman Karargah kurmuş, Gündüzbey tarafından bizim askerler çıkmış, askerleri görünce kaçmaya başlamışlar. Dedem rahmetlikte düşmanları gözlerken kaçtıklarını fark edince düşmanın karargahına gitmiş bakmaya kazanlar doluymuş, kapakları kaldırınca hepsinin içinde et olduğunu görmüş. Buldukları hayvanı kesiyorlarmış, izin alma, satın alma yok. Köylünün hayvanlarını keserlermiş.” diyerek o dönemden kesitler verdi.
Saffet nineye sorduğumuzda ise şöyle dedi: “Aaa gavurları bilirim ben"
-Ne yaptınız o zamanlarda ?
“Kaçtık. Evimizin tavanına çıktık. Gavurlar eve geldiler, aradılar. Bizim ev kocamandı. Adam kadın bizim orada dolacaksınız dediler. Bizde saklandık. Sonra Çaltı'ya kaçtık. Köyü bastılar. .....Eyice yapemeyom”
...(konuşurken yorulduğu için konuyu anlatamayacağını söylüyor ve daha fazla yormamak için bitirdik.)
Çok çalışmak, verimli olmak, insanları mutlu kılar ve yaşamın maneviyatıyla bütünleşince, yıllara meydan okunur. Günümüzde yaşayan "Çınarlarımızı" örnek alalım. Çalışıyorlar ve çalışıyorlar...
Bayram dönüşü yeni isimler ile farklı ilçelerden kaldığımız yerden devam edeceğiz. İyi Bayramlar. SAKARYA GAZETESİ Muhabiri Kıymet ASLAN- araştırma-