TAVA GELMEK…

MUZAFFER ÇEVEN

Tav, tava, lav ve hava; farklı anlamlarda sözcükler; ancak her biri ‘tava gelmek’ ya da ‘tava getirmek’ ile ilintili… Tav; işlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu, hayvanlarda besili olma hâli, en uygun ahvâl ve zaman… Tav yapmak; isteyerek yapmak, gönül hoşluğuyla yapmak… Tava; yemek pişirmek amacı ile paslanmaz çelik vb. malzemeden üretilmiş mutfak aleti… Tava çeşitleri: teflon, demir döküm, kızartma, gözleme/krep, waffle (Belçika asıllı hamur tatlısı), sac, çift taraflı, kapaklı ve wok (Çin ve Asya mutfağında yaygın olarak kullanılan yüksek kenarlı ve yuvarlak tabanlı) tava… Tavanın bile keskin olanı var! Keskin tava; Kırıkkale’de, çok eski dönemlerden itibaren kuzu eti ile hazırlanarak tavada kendine has yöntemle pişirilen, yerli halkın ve yerli-yabancı turistlerin en çok tercih ettiği yemek… Tarımda tava; sulanacak tarla parselinde etrafı toprak seddelerle çevrilmiş eğimsiz tavaların oluşturulmasıyla yapılan sulama yöntemi… Lav (püskürtü), yanardağ patlaması sırasında çıkan çok sıcak, sıvı ve akıcı erimiş madde… Hava, havayuvarını oluşturan ve bütün canlıların solunum yapmasına yarayan renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı… Hava: gök, gökyüzü…

Tava gelmek, içten yanmanın dışa vurması bir bakıma… Tava gelmeden, hava almadan, lav olmadan, tavada yemek yapmak kabil değil… Tava gelmek, bir durumun veya olayın istenilen kıvama ulaşması, olgunlaşması veya hazır hâle gelmesi… Tava gelmek, birinin yumuşaması, pişman olup geri dönmesi ya da bir fikre ikna olması anlamında… Tava gelmek, mutfak kültürümüze ait ifade… Tavada pişen bir yemeğin istenilen lezzete ve kıvama ulaşması, sabır, özen ve doğru zamanlamayı gerektirir… Toprağın tava gelmesi; bitkilerin büyüme ve gelişmeleri için toprak boşluklarındaki suyun ve havanın dengede olması… Bitkiler için en uygun toprak şartı, toprağın tava gelmesi, toprak boşluklarının yarısının su, yarısının da hava ile dolu olduğu durum… Toprak tavda olmasa, yemek tavada olmaz… Ekip biçmek için toprak tavda olmalı… Toprağın tavda olduğunu anlamak zor değil… Normal yapılı (kumlu- killi, tınlı) bir toprakta 5-25 cm kadar derinlikten alınan bir avuç toprak avuç içinde sıkıldığında; normal sıkıştırıldığında top olur ve yere atıldığında normal şekilde dağılırsa toprak tavı iyidir… Lastik top gibi olur da yere atınca dağılmazsa tav ağırdır, su istemez, beklemek gerekir… Tav ve tava, tarladan mutfağa uzanan hâl… İnsanın ve toprağın, birbiriyle alâkasını anlamanın yolu, her bir şeyi tava getirmeye ve tava gelmeye bağlı… Latife bir tarafa, tava bir tarafa… Yeter ki, tavında olalım, duracağımız yeri bilelim, tava gelelim, tava getirelim…

Tava gelmek, her bir şeyde geçerli… Mesele, “Fırın tava geldi, hamur tükendi; akıl başa geldi, ömür tükendi…” demekten ibaret belki de… Tava gelmek; bir öğrencinin bilgi ve becerilerinin yeterli düzeye gelmesi, bir konuyu tam olarak kavraması… İletişimde, iki insan arasındaki sosyal ilişkinin tava gelmesi, olgunlaşması, derinleşmesi ve sağlam bir temel üzerine oturması… Bir projenin başarıya ulaşması, istenilen sonuçları vermesi için gerekli aşamaların tamamlanması… Kişisel gelişim sürecinde, bir insanın kendini tanıması, potansiyelini keşfetmesi ve olgunlaşması… Tava gelmek, tava üzerinde kızgın yağın sıçraması ve yanması misâli, birinin ya da bir durumun çok fazla stres altında kalması veya baskıya mâruz kalması sonucu zor bir duruma düşmesine dönüşmemeli… Yoğun bir iş temposuna kendini kaptıran birinin yaşadığı strese evrilmemeli… Tava gelmek, zamana ve sabra endeksli… Her şeyin bir zamanı vardır ve bazı vetireler/süreçler aceleye getirilemez… Tavada yemek pişirirken, özellikle kızartma yaparken, malzemenin tam olarak pişmesi, renginin dönmesi ve lezzetinin ortaya çıkması için doğru sıcaklıkta ve sürede beklemek gerek… Tavanın ısısı ve malzemenin kıvamı çok önemli… Tavadaki yemeği, zahmetle ve emekle doğru zamanda ve doğru ısıda pişirmek misâli… Yemeğin tavada pişmesi sürecinde ısıya maruz kalması, insanların karşılaştıkları zorluklarla şekillenmesine eşdeğer bir durum… Isıya dayanıklı olan ve sabırla pişirilen bir yemek, sonunda enfes bir lezzete dönüşür… İnsanın mâruz kaldığı zorluklar, karakterini ve yetkinliklerini geliştirmesine neden… Zorluklarla mücadele eden, sabırla hareket etmeyi öğrenir, sonunda daha olgun ve güçlü hâle gelir… Doğum, büyüme, olgunlaşma ve ölüm; hayatın yadsınamaz gerçekleri… Tava gelmek, olgunlaşma aşaması… Bir meyvenin dalında tam olarak olgunlaşması, bir fikrin zamanla gelişip netleşmesi veya bir ilişkinin derinleşmesi, bir yemeğin pişmesi gibi… Tava gelmek, aynı zamanda değişimin ve dönüşümün de simgesi… Bir malzemenin, tavanın içinde ısıyla temas ederek şekil değiştirmesi, renk alması ve yeni bir forma bürünmesi, böyle bir şey… İnsanın, hayatında karşılaştığı deneyimlere benzer bir hâldir bu… Tavadaki malzeme, ateşte pişer, insan da kendi özünde… Zorluklar, acılar ve sevinçler, bireyi dönüştürür ve onu olgunlaştırır… Mâlum, bir yemeği aceleyle pişirmeye çalışmak, onun yanmasına veya çiğ kalmasına sebep olur… Bazı şeylerin olgunlaşması için zamana ihtiyaç var… İlişkilerde, kariyerde, kişisel gelişimde, sabırlı olmak; tava gelme sürecinin tamamlanması için son derece gerekli… Tava gelmenin bir sonraki adımı, gaza gelmeğe dönüşmemeli… Yoksa hızla istenmeyen sona gelinir… Sonrası, kafayı yemek, aşırı sinirlenmek, zıvanadan çıkmak, delirmek olur… Bu; ‘Deli Dumrul’ olup, aşırı heyecanlı veya çılgın davranmaya kapı açan yol… Tava gelme uğruna, aşırı derecede artan-yükselen duygu seline kendimizi kaptırmanın âlemi yok… Tava gelmek, böylesi ahvâlde, kafayı bulup aşırı sevinç duymaya ve sağlıklı karar verememek demek… Naz yapıp ipe sapa gelmez davranışlar ile ne havada ne karada ne de tavada oynamaya gelmez, biline… Tavanın tersyüz edildiği hengâmede, sözün ayarı da olmaz… Tava gelen insanlar, tava yiyen insanlar… İçi boş havalı insanlar… İnsanların özleri değişmeden, sadece dış görünüşlerinin değişmesi, ne anlam ifade eder ki… “Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.” (Mevlânâ Celaleddin Rumî)… Dünyanın değişmesi, içsel dönüşümle mümkün… Pişman olmaktan korkmayalım; insanı olgunlaştırır… Tava gelelim ki, dönüşelim, gelişelim, olgunlaşalım… Tava gelmenin son demi: “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.” (Yunus Emre)… Nefsimizi terbiye edelim ki, başkalarını da ıslah edebilelim…

Tava gelmeye veya tava getirmeye çalışmak; işin meşakkatli tarafı… ‘Tencere tava, herkeste bir hava’ (herkesin kendini çok yukarılarda görmesi durumu, bir ortamda akıl birliğinin olmaması) ise; tava gelmenin, hava atmaya evrildiği nokta… Günümüzde insanları tava ve gaza getirmek sıradan işler… Bu, algı yönetimi ile farkında bile olamadan düştüğümüz çıkmaz… Bizi biz olmaktan çıkaran o kadar çok şey var ki… Meselâ, çeşitli sosyal olaylar, politik kampanyalar, reklamlar ve çıkara dayalı kişisel ve sosyal ilişkiler… Maksadını aşan bir şaka… Bir siyasî liderin coşkulu bir konuşması, dinleyicilerin duygusal olarak etkilenip, o liderin görüşlerini benimsemesi... Böylesi tava ve gaza gelmek, çok tehlikeli… Toplumsal olaylarda, kalabalıkların tava ve gaza gelmesi, kontrolsüz eylemlerin ve hatta şiddetin olması demek… Tava ve gaza gelmenin panzehri; bilinçli olmak, dikkatli olmak, sorgulamak, kendimize egemen olabilmek… Farkında olmadan zaman zaman, sosyal medya, reklamlar, anket şirketleri vb. güçler tarafından hep tava ve gaza getiriliyoruz maalesef… Her seçim öncesinde… Her kaos/kargaşa öncesinde… Her âfet vb. olaylar sonrasında… Selam, sevgi ve saygılarımla. https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz, linki paylaşıp destek olmanız, olumlu-olumsuz görüşlerinizi, eleştirilerinizi iletmeniz dileğiyle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.