Ömer Fatih BOZKURT
Eğitimci-Yazar Muzaffer Tekelioğlu, KYK Şeyh Edebalı Yurdu öğrencilerine duygulu bir konferans verdi. Osmanlı Devleti padişahlarının hatıralarından ve manevi hallerinden bahseden Tekelioğlu,"Şeyh Edebalı'nın, Ertuğrul Gazi’nin, Osman Gazi’nin, Orhan Gazi’nin, Dursun Fakıh’ın, Kumral Abdal’ın, Mihal Gazi’nin ömürlerinin geçtiği bu güzel topraklarda yaşayan fertler olarak ecdadımızı tanımak, onların yürüdüğü yolda yürümek, kısacası onlara layık birer evlat olmak hepimizin görevi" şeklinde konuştu.
Altı asırdan fazla hüküm süren ve 36 padişahın hizmet ettiği Osmanlı Cihan padişahlarının manevi hallerinden önemli ifadeler kullanan Tekelioğlu, Şeyh Edebalı’nın dergâhında misafir kaldığı gecede duvarda asılı duran Kuran-ı Kerim’e hürmetinden dolayı sabaha kadar ihtiram ve tazimde bulunan Osman Gazi’ye, altı saat boyunca okuduğu Kuran-ı kerimden dolayı altı asır saltanat verildiğini, Orhan Gazi’nin, oğlu I. Murad Han’a “Kuran-ı Kerimin hükmünden ayrılma, adaletle hükmet, gazileri gözet, dine hizmet edenlere hizmeti şeref say, fakirleri doyur. En kötü adalet, geç tecelli eden adalettir. Hüküm isabetli dahi olsa, geciken adalet zulümdür” diye nasihat ettiğini, Kendisine gazilik nasip eden Allah’a yalvararak “Yarabbi bunca kere duamı kabul edip beni mahcup etmedin. Bana şahadet şerbetini de içirmeyi nasip eyle, Ya rab beni bu Müslümanlara kurban eyle. Şimdiye dek beni gazi kıldın, şehadet şerbetini de içmeyi nasip eyle” Diye dua eden Sultan Murad Han’ın duasının kabul edildiğini ve harp meydanında şehit düştüğünü, “İstanbul mutlaka fethedilecek, O’nu fetheden emir ne güzel emirdir ve O’nun askeri ne güzel askerdir.” Hadis-i Şerifi ile Peygamber Efendimizin müjdesine nail olan, Çağ kapatıp, çağ açan Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’u fethettiğinde 21 yaşında olduğunu, “Allah tarafından memur olunmadıkça hiç bir sefere gitmedim” diyen Yavuz Sultan Selim Han’ın Sina çölünü, bazen atla, bazen; “Resülullah Efendimiz önümde yürürken nasıl atla giderim!” diyerek yaya olarak Sina Çölünü 13 günde geçtiğini ve halifeliği İstanbul’a getirdiğini, bir savaşla kuvvetli bir devleti ortadan kaldıran, dünyanın bütün devlet başkanlarını dize getiren, haremlerde değil savaş meydanlarında, at sırtında ömrünü geçiren, haktan ve adaletten ayrılmayan Kanuni Sultan Süleyman’ın 71 yaşında olduğu halde savaş meydanında hastalanıp vefat ettiğini, Hocası ve şeyhi Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri abdest alırken altın ibrikle su dökme edebini ve tevazusunu gösteren Sultan Ahmed Han’ın On dördüncü Osmanlı padişahı olduğunu, on dört yaşında padişah olduğunu, on dört sene padişahlık yaptığını, hasta yatağında iken Medine halkından birinin dilekçesi okunacağı zaman “Durun, okumayın, beni oturtun” diyerek “Onlar, Resulullah efendimizin komşularıdır.
O mübarek insanların dilekçesini yatarak dinlemekten hayâ ederim. Ne istiyorlarsa, hemen yapınız. Fakat okuyunuz da, kulaklarım bereketlensin.” Diyen ve ertesi gün vefat eden Sultan Abülmecid Han’ın aşırı derecede peygamber sevgisine sahip olduğunu biliyor muydunuz? Filistin’i kendilerine verme karşılığında, Osmanlı Devletinin bütün borçlarını ödeyeceklerini ve Osmanlı bütçesinin üç misli para vereceklerini söyleyen Yahudilere: “Ben bir karış dahi olsa toprak satmam. Zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim, bu devleti kanlarını dökerek kazanmıştır. Ecdadımın kanıyla alınan yer, parayla satılamaz” diyen Cennet Mekân 2. Abdülhamid Han’ı Medine’ye kadar demiryolu hattını döşettirdiğini, Peygamber Efendimiz rahatsız olmasın diye son 30 km.sine keçe ile kaplattığını, İkamet etmekte olduğu Yıldız Sarayı'nın, bir elektrik arızasından dolayı yanmaya başlaması ve orada vazifeli bulunan bekçi başının hüngür hüngür ağlaması üzerine: “Benim milletimin ocağı yanıyor, ben onu düşünüyorum, kendi evim yanmış ne ehemmiyeti var.” Diye memleket sevgisini dile getiren Sultan Vahididdün Han’ın hayatının son günlerinin yoksulluk içinde geçtiğini, borcu yüzünden tabutuna varıncaya kadar haciz konulduğunu ve cenazesini bir müddet evinde bekletildiğini anlattı.
Padişahların manevi hallerinden örnekler veren Tekelioğlu sözlerini 623 sene dimdik ayakta duran ve 3 kıtaya hak, hukuk, barış ve kardeşliği götüren koskoca çınarın köklerinden filizlenen yeni bir devletin kurulduğunu, bu devletin adının Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğunu ve ilelebet varlığını sürdüreceğini söyleyerek konuşmasını tamamladı.
Konuşmanın sonunda Yurt Müdürü Muzaffer Küçük Tekelioğlu’na şahsı ve öğrencileri adına teşekkür etti. Öğrencilerle çekilen hatıra fotoğrafı ile program sona erdi.