TOPLANTIDAN GELİŞMELER

MÜCAHİD ERDAL

Bilecik’teki oda başkanları Kasım ayından bu yana vatandaştan habersiz, üyelerinden habersiz basına kapalı toplantılar düzenlemekte. Toplantıların basına açık olması gerektiğiyle ilgili ilk köşe yazımdan sonra 2. köşe yazımda “Bilecik basını by-pas mı ediliyor” başlığı ile eleştirmiştim. Gizli toplantıların devam etmesi üzerine “Bilecik’te siyasi cunta mı oluşturuluyor?” başlığı ile yazdığım köşe yazısı Bilecik gündemine bomba gibi düştü.

Basına kapalı toplantılar düzenleyen odalar bu yazım üzerine basın toplantısı yapmak zorunda kaldı. Basın toplantılarında da bunu itiraf ettiler. Toplantı ile ilgili Cumartesi günkü gazetemizde “Bilecik gizli kapaklı toplantılarla kurtulmaz, açık olun!.. Odalar şeffaf olmamakta ısrarcı” başlığı ile verdiğimiz haberde toplantının içeriğiyle ilgili bilgi vermiştik. Haber başlığından da toplantı hakkında kanaat sahibi olunabilir. 14 Oda başkanının katıldığı basın toplantısında TSO Başkanı Ahmet Özünlü gazetemizde konuyla ilgili çıkan haberleri gerçeklerle bağdaşmayan, hayal mahsulü ve ekonomik kaygılardan kaynaklandığını iddia edip daha da ileri giderek Ahmet Özünlü’ye yakışmayan “yalan yanlış haberlerle” kelimelerini kullanma zaafını gösterdi.

Açıklamalarını sonuna kadar dinledim. Eczacı Önder Akbay’da oda başkanlarının bir araya gelmesinden rahatsızlık duyulmaması gerektiğini, Esnaflar Odası Başkanı Halit Gölcan’da Bilecik için ne yapabiliriz şeklinde fikir alışverişinde bulunulduğunu ve siyasi hiçbir konunun görüşülmediğini dile getirdiler.

Benimde oda başkanlarına sorularım oldu. “Bu toplantılara basın neden davet edilmiyor? Oda başkanlarını kanunlara uygun olarak toplandığını düşünerek bir araya gelinmesine dair eleştirim yok. Bu toplantılara basının çağrılmadığı yönünde eleştirilerim var. Merak ediyorum. Bu toplantılarda hangi oda başkanı Bilecik için ne gibi önerileri olmuş. Ayrıca Ahmet Özünlü konuyla ilgili yalan haberlerden bahsetti. Bu yalan haber neymiş isim ve haberi bizzat göstersin. Muğlak ifadelerle ithamda bulunmak doğru değil. Ben köşe yazımda hepinizin siyasi geçmişini ve oda başkanlıklarında kaldığınız sürelere deyindim. Bunlar somut örnekler. Siz de somut örnek gösterin” dedim.

İlk olarak Muhasebeciler Odası Başkanı Hüseyin Şensoy söz alarak ilk toplantının adeta bir tanışma toplantısı olduğunu ve ne yapılabileceği konusunda görüşüldüğünü, basına, kamuoyuna açıklanacak bir sonucun olmadığını belirtti. Önder Akbay ise devamında nasıl bir insanın bir cemiyete çıkarken kılık kıyafetini düzenliyorsa, oda başkanları olarak bir araya gelip bir şeyler ortaya koyduktan sonra basını çağırmayı düşündüklerini söyledi.

Ben de oda başkanlarının bir şeyler ortaya koyma noktasında Bilecik için ne gibi önerileri varmış. Oda başkanları neler önermiş. Bunları basının gözlemlemesinden daha doğal ne olabileceği görüşünü dile getirdim.

Eskişehir Mühendisler Odası Bilecik İl temsilcisi Kaan Şumnulu “1. toplantıya ben katılmadım. 2. toplantıya da katılmadım. Bu toplantıya geldim. Ne olmuş bunda” sözleri üzerine “O sizin meseleniz siz davet edilmişsiniz, edilmemişsiniz, katılmışsınız, katılmamışsınız o sizin sorununuz. Eğer Bilecik’teki bütün oda başkanları toplanıyor ve basın çağrılmıyorsa o bizi ilgilendirir. Hiçbir oda başkanına yaptığınız toplantılara bizi de çağırın demedim. Bilecik basını oda başkanları tarafından yaptıkları toplantılara çağrılmıyorsa, Bilecik basınını by-pass etmeye çalışıyorlarsa biz bu durumu kamu oyu ile paylaşırız” dedim.

Bu konuşmanın ardından TSO Başkanı Ahmet Özünlü oda başkanlarının bir araya gelerek toplantı düzenleme fikrini ilk olarak Ziraat Odası Başkanı Ahmet Sevinen’in ortaya attığını, TSO toplantı salonunun yeri müsait olduğu için bu mekanda toplandıklarını ifade etti.

İlk tanışma toplantısında sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğunu ve daha sonraki toplantılara sadece oda başkanları olarak devam etme kararı aldıklarını, 2. toplantıda ise hükümetin eczacılarla ilgili eylemine destek verme kararı aldıklarını söyledi. Devamında Eczacılar Odası Başkanı Önder Akbay eczacıların eylem kararı almaktaki nedenlerini anlattı ve bu eyleme diğer oda başkanlarının destek verme eleştirimizin nedenini sordu.

Cevabım şu oldu: “Eczacıların menfaatlerini koruyacak olan eczacılar odası. Eylem kararı alır almaz, eylem yapar kendi bilecekleri iş. Eylemi de kamuoyu değerlendirir, hak verir vermez. Bu eylemde dikkat çekici üç unsur var.

Birincisi diğer oda başkanlarının üyeleri eczaneye gittiklerinde ilaçları %65 daha ucuz alacaklar mı? Evet. Örneğin bir çiftçi hükümetin eczacılarla ilgili aldığı karardan sonra %65 ilacı daha ucuz alacak. Bu çiftçinin bağlı bulunduğu oda hangisi. Ziraat odası. Ziraat odası başkanı Ahmet Sevinen kendi oda üyelerinin menfaatlerini gözetmek yerine eczacıları desteklemesi doğru mu?

İkincisi ise Hükümetin aldığı kararlara eylem yapan eczacılar arasında Ecz. Kevser Fidan’da var. Peki Ecz. Kevser Fidan kim. Bilecik İl Sağlık Müdürü Mehmet Ali Fidan’ın eşi ve daha da önemlisi Ak Parti Bilecik İl Yönetim Kurulu Üyesi. Yani Ak Parti Hükümetinin aldığı kararlara Bilecik’teki İl Yönetim Kurulu Üyesi Kevser Fidan karşı eylem grubu içersinde.

Üçüncüsü ise Eczacılar odasının eylemine tüm oda başkanları destek verirken tek siyasi parti olarak CHP İl Başkanı Erdoğan Tüfenkçi destek veriyor. Sadece CHP’nin destek vermesi dikkat çekici iken buradaki önemli bir çelişkiye dikkat çekmek isterim. Aynı günlerde Belediye kiracılarına %12 zam uygulamayı belediye meclisinde görüşürken CHP belediye meclis gurubu adına Raşit Sünnetçi söz alarak %12’lik artışın doğru olmadığı yönünde konuşma yaptı. CHP İl Başkanı Erdoğan Tüfenkçi ise hükümetin aldığı %65’lik ilaç fiyatlarındaki düşüşü protesto eden eczacılara destek veriyor. CHP bir tarafta zama itiraz ederken diğer tarafta düşüşe itiraz ediyor.

Bu üç konuya dikkat çekmek gazeteci olarak bizim görevimiz. Bu haberler sizlerin hoşuna gitmiyor olabilir. Hoşunuza gitmeyen haberleri “yalan” olarak nitelendiriyorsunuz. Bana muğlak ifadelerle açıklamanızda “yalan yanlış” ifadeler kullanıyorsunuz. Bunu kesinlikle kabul etmiyor ve somut delil gösterilmesini istiyorum” ifadelerini kullandım.

Bu sözlere oldukça tepki gösteren Ahmet Özünlü köşe yazımdaki “Oda üyelerinin oyları ile seçilmiş başkanların üyelerinden gizli, yönetiminden gizli, basına kapalı yaptıkları toplantıların amacı merak ediliyor” cümlesindeki “yönetiminden gizli” ifadesinin yalan olduğunu söyledi. Bunun yalan olmadığına ilişkin Ziraat Odasından bazı yönetim kurulu üyelerinin haberinin olmadığını, tabip odasındaki bazı yönetim kurulu üyelerinin haberi olmadığını ifade ederek bu cümlenin de yalan olmadığını vurguladım. Bütün bu olayların ortaya çıkmasından oluşan rahatsızlığı tek cümleye bağlanarak “yalan” olarak nitelendirilmesinin yanlışlığına dikkat çektim.

Ecz. Önder Akbay eylemle ilgili olarak Ecz. Kevser Fidan her ne kadar Ak Parti’nin yönetim kurulu üyesi olsa da odanın da başkan yardımcısı olduğunu, CHP İl Başkanının davet edilmediğini söyledikten sonra bir gazeteci gözüyle bakıldığında hak verdiğini belirtti.

Akbay toplantılarda kesinlikle siyaset konuşulmadığının altını çizerken benim yazımı okuyana kadar oda başkanları arasında Ak Partili bir oda başkanının bulunmadığının farkına varmadığını söyledi.

TSO Meclis Başkanı Orhan Ergül’de ticaret odası birimlerinde siyaset olmadığına ilişkin kısa bir konuşma yaptı. Karşılıklı kısa konuşmaların ardından Ahmet Özünlü “Arkadaşlar biz bundan sonraki toplantılara basını çağırmak mecburiyetinde miyiz?” şeklindeki soru üzerine birkaç “hayır” sesleri geldi. Hayır diyen oda başkanlarının kim olduğunu sorduğumda kimse sesini çıkarmadı. Esnaflar Odası Başkanı Halit Gölcan’a sorduğumda “neden bana soruyorsun” diyerek cevap vermedi. Hayır diyenlerin kim olduğunu mertçe ortaya çıkıp görüşünü ifade etmesini istememe rağmen kimse bu cesareti gösteremedi. Demokrasiye inanıyorsak oylama yapalım deyip “Kimler bundan sonraki toplantılara basının gelmesini istemiyor” dediğimde kimse elini kaldırma cesaretini de gösteremedi.

Toplantıda başka bir konunun da olmadığı anlaşılınca son olarak şunu söyledim “Bir oda kendi yönetim kurulu içersinde toplantı yapıyorsa bu toplantıya basını çağırmak zorunda olmadığı gibi, basın toplantıda bulunmak istese toplantıyı basına kapalı yapma hakkı var. Aynı şekilde kitlesel partiler bile basına açık ve basına kapalı toplantılar yapıyor. Kitlesel bir parti bile basına kapalı toplantı yapabilir. Ancak birkaç parti bir araya gelip basına kapalı toplantı yapamaz. Birkaç oda başkanı da basına kapalı toplantı yapamaz. Yaparsa kamu oyunda soru işaretleri oluşur. Nitekim oluştu da” Ecz. Önder Akbay konuşmamın devamında içinizde en yaşlı benim. Ben bu konuda şunu söylemek istiyorum. Oda başkanları olarak yaptığımız toplantılara basını çağırmamızda ne mahsur var. Buyursun gelsin. Toplantılardaki konuşmalara şahit oldum. Arkadaşı da dinleyince kendi açısından davasında haklı olduğunu gördüm” ifadelerini kullandıktan sonra toplantı sona erdi.

Bu gelişmelerden sonra oda başkanlarının Bilecik basınını by-pass edip etmeyeceklerini zaman gösterecek. Bir araya gelerek ne yapabiliriz diye düşünen oda başkanları işgal ettikleri koltuklarda oda olarak Bilecik’e ne katkı sağlamışlar bunu ileriki sayılarımızda irdeleyeceğiz.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.