TORPRAK UYANIRSA - Sadettin Bayram/Köşe Yazısı

TORPRAK UYANIRSA - Sadettin Bayram/Köşe Yazısı

Gençlik yılları...

Şevket Süreyya Aydemir’in “ Toprak Uyanırsa” isimli akıcı eseri..

Okuduğumda çok etkilenmemek elde değil.

O yıllarda romanın verdiği mesajı tam algılayamamışlık.

Mesajı şimdi algıladığımı düşünüyorum.

Kel tepe Köyü'ne idealist bir öğretmen tayin olur.

Bu köye gelen öğretmenler burada fazla durmadan kaçmanın yollarının bulmuşlar.

Bizim eli öpülesi idealist öğretmenin gördüğü manzara çok kötüdür.

İnsanlar perişan, sıtma ve birçok hastalık kol gezmede.

Bunun kaynağı oradaki devasa bataklık.

Bu bataklığın kapladığı saha, Keltepe’nin ekilebilir alanlarını daraltmıştır.

Öğretmen, kolları sıvıyor ve çetin mücadelenin arifesinde önce okula el atar.

Yaşanan dramın kader olmadığını Kel tepe’lilere anlatır.

Durumdan Keltepe'nin kurtulabileceğini anlatmaya çalışır.

Öğretmen azimle neler yapılabileceğini araştırmaya başlar.

Yakında bulunan askeri birlikteki komutanlarla görüşmeler...

Durumu anlatmalar.

Bataklığın kurutulmasında birlikteki iş makinelerden yararlanır, nihayetinde bataklık açılan kanallar...

Kurutulan bataklık...

ve ortaya çıkan mümbit tarım alanı...

Elde edilen ekilebilir büyük alanın köylüye hakkaniyetle dağıtılması...

Bağlar, bostanlar ve bahçeler...

Keltepe, Keklik Pınarı'dır, artık.

Bu olağanüstü durumdan herkes memnun...

Sonrasında ne mi oluyor?

Hatırlamıyorum, doğrusu.

Romanı okumanın üzerinden tastamam altmış yıl geçti.

Bunca yıl sonra bahçeme kışın kar ve çamur demeden mavi ladin fidanı dikmeye gidince bu roman aklıma geldi.

Bahçemde her çeşit meyve var.

Bu sene pek verimli olmayan cevizlere aşı yaptırdım.

Çok az akan suyun başında ıslahat yapabilirsem iyi olacak.

Baharda iki kovan arı ile işe başlayacağım.

Arılıcılık bilgimi artırma gayretindeyiz, inşallah.

Başta ne yazdık?

"Toprak uyanırsa" dedik.

Toprak, her mevsim uyanıyor ama esas uyanması gereken biz insanız.

Uyanıp hep üretken olmak mecburiyetindeyiz.

Çünkü tüketmek için üretmek mecburiyetindeyiz.

Aynı zaman kişinin tüketim hakkının ürettiği kadar olduğu gerçeğini asla unutmamalıyız.

Bilecik ilimiz ve ilçelerimiz tarım için çok uygun bir bölge. İl ve ilçe tarım teşkilatları halkımıza destek için harıl harıl çalışıyorlar. Hedef daha teknik ve bilimsel tarım olmalıdır. Söğüt-Küre havalisinde bağcılık ve kiraz üretimi yeniden eskisinden daha canlı hale getirilmeli ve Söğüt bir tarım ve kültür bölgesi olmalıdır. Madenlerin şehirlimizin altını oymaları ve sularının içilmez hale getirilmesi hoş bir durum olmayacaktır.

Taş ocaklarının iklime daha az zarar vermesi sağlanmalıdır. Harmankaya Görüntüsünün bozulmasının önüne geçilmelidir.

Gölpazarı ovasının sanayiye yenilmesinin önüne geçilmelidir.

Pazaryeri ilçemiz de de tarım alanları koruma altına alınmalıdır. Bir seramik fabrikasının depolama amacıyla tarım alanlarını ve köy yollarını işgal etmesinin behemehal önüne geçilmedir.

Sadece Bilecik ve ilçeleri değil tüm ülkemizde tarımımın sanayiye yenik düşmesinin önlenmesi gerekmektedir.

Asla sanayileşmeye karşı olmamız mümkün olamaz. Ancak zayıfta olsa ekilebilir alanların betonlaşmasının önüne geçmek ülkemizin ve halkımızın menfaatinedir. Ekilemeyen arazilerde istendiği kadar betonlaşma yapılsın.

Bu konuda en etkili ve yetkililere seslenmeyi bir milli borç addediyoruz.

Baki selamlar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Bilecik Haber Haberleri