Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, geçtiğimiz aylarda meydana gelen sel felaketi ve zirai don sonrası Bilecik'te zarar gören tarım arazilerinde incelemelerde bulundu.
Genel Başkan Bayraktar’a incelemeler sırasında Bilecik Ziraat Odası Başkanı Ahmet Sevinen ile birlikte ilçe ziraat odası başkanları da eşlik etti. Ziyaret kapsamında zarar gören kiraz bahçelerinde yapılan incelemelerin ardından açıklama yapan Başkan Bayraktar; “Zarar gören çiftçilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Süreci yakından takip ediyor, gerekli adımların atılması için ilgili kurumlarla temas halindeyiz. Çiftçimizin üretmeye devam edebilmesi için tüm imkanlarımızla yanındayız” dedi.
Başkan Bayraktar açıklamalarını şu ifadelerle sürdürdü;
“Ülkemizde don felaketini 65 ilimizde yaşadık. Yüzde yüze varan oranlarda da birçok ürünümüzde zarar söz konusu. Afet sayısı hızlı bir şekilde artıyor, 2024 yılında 1157 adet afet yaşadık. 2014 yılında bu sayı yaklaşık olarak 500 civarındaydı. Afetin sayısı artıyor ama asıl önemli olan ve zarar veren afetin şiddetidir aslında. Nisan ayında -15,20 dereceleri gördük, son otuz yılda biz böyle bir afet yaşamadık. Bu afetin büyüklüğüne baktığımızda, tarihin en büyük afeti diyebiliriz. 65 ilimizde biz böyle bir afet bugüne kadar görmedik. Eksi on beş yirmi dereceleri bulunca şiddet, afet bütün ürünlere zarar verdi. 65 ilimizde birçok üründe yüzde yüze varan bir zarar meydana geldi. Bahçelerimiz zarar gördü, üreticilerimiz mağdur oldu.
Bu iklim kaymaları bundan sonra da devam edecek gibi görünüyor. Çünkü, kışın sonbahar ayını yaşadık, ilkbahar ayında kışı yaşadık kar gördük don gördük. Ve bu don afeti de ilkbaharda hiç ummadığımız bir şekilde çok ciddi bir şekilde zarara sebebiyet verdi.
Bu sebeple, belli ki bu afetler yaşanmaya devam edecek. Sadece don afetiyle karşı karşıya kalmıyoruz. Tarımsal üretim çok zorlaştı. Dışarıdan bakıldığında çiftçiliği çok kolay bir meslek olarak görüyorlar. Çiftçilik artık fevkalade zor bir meslek oldu.
"Türkiye 2030 yılında su fakiri bir ülke olacak”
Önümüzdeki dönemde yaşadığımız don afeti gibi, bu defa kuraklıktan kaynaklı bir afet daha yaşayabiliriz. Bunun tedbirlerini şimdiden almak lazım.
2030 yılından sonra özellikle Akdeniz havasında bulunan ülkeler, Türkiye de bu ülkelerden biridir, kuraklık tehdidi ile karşı karşıya. Şu an kişi başı 1300 metreküp olan su miktarı bin metreküpün altına düşecek. Yani Türkiye su fakiri bir ülke olacak. O zaman bugün sulama imkanı bulduğumuz ve yetiştirdiğimiz gayet verimli üretim yaptığımız bazı bitki türlerinden vazgeçmek zorunda kalacağız. Gelecek yıllarda üretim desenimiz değişebilir, kuraklığa dayalı üretime geçiş için üreticilerimizi teşvik edebiliriz.
Çiftçimizi cazibe su ile buluşturmamız lazım”
Alacağımız tedbirlerin başında, sulama yatırımlarını çok hızlı bir şekilde bitirmemiz gerekiyor artık. Çiftçimizi cazibe suyla buluşturmamız lazım. Cazibe su ile buluşamayan çiftçimiz yer altı su kaynaklarını kullanmaya başladı ama orayı da bitiriyoruz. Artık yeraltında da elli metrede yüz metrede suya ulaşmak mümkün değil. Hatta bazı bölgelerde obruklar da oluşmaya başladı. Yeraltı su kaynaklarını da bitirmeye başladık. Bu demek oluyor ki bir an önce sulama yatırımlarını bitireceğiz ve çiftçimizi sulama kaynakları ile birlikte cazibe su ile buluşturacağız.
Sulama randımanımız bugün itibariyle yüzde elli ikilerde. Bu ne demek biliyor musunuz? Kaynağından tarlaya gelinceye kadar suyun yüzde kırk sekizini kaybediyoruz demek. Demek ki sularımızı açık sistemlerde, açık kanallarda getiremiyoruz. Bunları hızlı bir şekilde rehabilite edip kapatmamız lazım.
Bütün bu tedbirlerin alınması için biz son on beş günde iki defa Cumhurbaşkanımızı ziyaret ettik. Ziyaretimizde bu tedbirlerin alınması gerektiğini ifade ettik. Maliye bakanımız, çalışma bakanımız, tarım bakanımız, orman bakanımız ile görüştük. Alınması gereken tedbirleri her birine ifade ettik.
“Çiftçimiz devletini yanında görmek istiyor”
Şu an 34. Vilayete geldim, gezdiğim vilayetlerde alanda gördüğümüz manzarayı ve çiftçilerimizin taleplerini de kendilerine ilettim. Böyle bir afet karşısında çiftçilerimizin haklı olarak birtakım talepleri var. Çiftçimiz böyle zamanlarda örgütlerini yanında görmek istiyor. Çiftçimiz devletini yanında görmek istiyor, devletine güveniyor ve diyor ki; “Devletim bana sahip çıkmalı” bu çok önemli.
Ben öyle bahçeler gördüm ki, dallar zarar görmüş, meyve ağaçlarının gövdeleri zarar görmüş. Yani önümüzdeki yıl bu ağaçlardan bu meyve bahçelerinden bizim meyve sağlamamız mümkün değil. Ağaçlara ancak iyi bakılırsa bu durum düzelebilir. Tabii iyi bakmak için de bir masraf gerekir. Yani çiftçimizin böyle bir süreçte nakde ihtiyacı var. Onun için bizler çiftçimizin nakit ihtiyacının acil olarak karşılanmasını talep ettik.”
Genel Başkan Bayraktar sözlerine son verirken, yaşanan tüm zorluklara rağmen üretime devam eden çiftçilere herkesin teşekkür etmesi gerektiğini vurguladı. Başkan Bayraktar açıklamasını şu sözler ile sonlandırdı;
“Yaşanan tüm zorluklara rağmen, üretim yapmaya devam eden çiftçilerimizin tarlada kalması ve sürdürülebilir üretim noktasında olması için yelkenleri tarıma daha fazla çevirmemiz lazım. Çiftçimize daha fazla destek vermemiz, çiftçimizin daha fazla arkasında durmamız lazım ki çiftçi üretime devam etsin, ülkenin gıda güvenliğini sağlasın. Sahada dolaşırken hm üreticilerimizi hem oda başkanlarımızı dinliyoruz ve çiftçilerimizin bize intikal ettirdiği sorunları da hükümetimize iletiyoruz. Sorunların çözülmesini talep ediyoruz, inşallah bu sorunları çözerler. İnşallah üreticimiz rahat bir nefes alır, tarlada kalmaya, çalışmaya ve üretmeye devam eder. Allah bir daha böyle bir afet göstermesin ben tüm çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.”