Sinan ÖNCE
Vali Ahmet Hamdi Nayir, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinde öğrencilere mesleki deneyimlerini paylaşarak konferans verdi. Yaklaşık 20 dakikalık konferansın ardından Vali Ahmet Hamdi Nayir'a öğrenciler merak ettiklerini sordu. Vali Nayir'e konferans sonrasında öğrenciler tarafından bir çok soru gelirken, özellikle "Valiler siyaset yapabiliyor mu?" ve "Kendi gayretimiz ve çabamızla, kimsenin torpiline ihtiyaç duymadan kaymakam olabilir miyiz?" soruları dikkat çekti.
"Valiler siyaset yapabiliyor mu?" sorusunu Vali Ahmet Hamdi Nayir; "Valilerimiz illerinde her bir bakanın ayrı ayrı siyasi temsilciside. Yani vali siyaset yapacaksa ancak o bakanların, mevcut iktidarın politikası çerçevesinde, o alınan kararları, Ankara'nın almış olduğu kararları, ilde uygulama siyaseti yapar. Onla ters düşmesi mümkün değildir. Yani çok özgür bir siyaset manasına gelmesin bu. Bütün devlet memurlarına siyaset yasağı vardır biliyorsunuz. Hatta memuriyetten çıkarma sebebidir. Siyasi faaliyette bulunma. Ama bu siyaseti politika yapma manasında değilde alınan kararların uygulanması siyasi iradenin kararlarının illerinde uygulanması bakımından baktığımızda vali hükümetin siyasetini ilinde uygulamakla görevlidir. Bu bir siyasi ayrım manasında değil. Bu siyasetin gereklerini o ilde uygulama manasındadır. Sağlık Bakanlığının bir siyaseti vardır, Milli Eğitim Bakanlığının bir siyaseti vardır. O hangi politikaları hangi usulle vatandaşa yansıtacak, çalışmayı faaliyetini ne şekilde yürütecek, vali o siyasete uymak zorunda. Çünkü her bir bakanın ayrı ayrı siyasi temsilcisi. Onun dediğinin dışına çıkması mümkün değil. Yani ben ayrı bir siyaset güdüyorum bu politika, particilik manasında değil. Biliyorsunuz siyaset bir problem çözme sanatı sonuçta. Bu problemi ben hükümetin koymuş olduğu politika çerçevesinde, onun ilkeleri doğrultusunda çözme bakımından baktığımızda bir siyaset yapar. Ama hükümetin siyasetini uygulayarak yapar." diye cevapladı.
Bir başka öğrencinin "Bir kimse, kimsenin torpiline ihtiyaç duymadan kaymakam olabilir mi? Çünkü çok az kişi kaymakam olabiliyor ve kaymakam adayları, bu azınlığın içine girebilmek için biliyoruz ki hemen torpil aramaya çalışıyor. Bize şu konuda garanti verebilirmisiniz; kendi gayretimiz ve çabamızla, kimsenin torpiline ihtiyaç duymadan kaymakam olabilir miyiz?" sorusunu ise Vali Nayir şu şekilde cevapladı: "Bu biraz zor soru oldu. Keşke hakkaniyet ve adalet prensibi dünyanın her yerinde riyakat prensibi dünyanın her yerinde hakkıyla uygulanabilse.
İlk aşamalar tamamen kendi gayretiniz. Bu üniversiteyi kazanmanız kendi gayretiniz, üniversiteyi bitirmeniz kendi gayretiniz, KPSS'de belli bir puanın üstünde almanız kendi gayretiniz, onunla dediğimiz havuza girebilmeniz kendi gayretiniz, o havuzdan çıkabilmeniz kendi gayretiniz. Geriye ne kalıyor, dört kapı içerisinden tek dörtte bire indirmedeki durum kalıyor. Oradaki kurul da gene sorumluluğuyla, ben o komisyonlarda görev almadım, biraz daha rahat konuşayım, o kurul da mutlaka değerlendirmesini yaparken hakkaniyet prensibine, adalet prensibine uyar diye düşünüyorum. Ama Türkiye şartlarını hepimiz biliyoruz. Yani bunların hiç birisinde referansların tesiri olmuyor dersek, kendimizi kandırmış olabiliriz.
Türkiye'de ki bir usuldür bu referans sistemi. Nerede olursa olsun, mutlaka referansların devreye girdiğini, ''Biz bunu tanıyoruz, biliyoruz iyi bir çocuktur, ailesini tanırız, bu mesleğe yakışır'' diye referanslar, sizin bulunduğunuz yere göre size gelir.
Belli dönemlerde hiç referansı olmayanların tercih edildiği dönemleri de yaşadım. Deriz ya ''Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir'' diye, zaman zaman idarede bunlar da olmadı değil. Ben 7 yıl bakanlık merkezinde görev yaptığım süre içerisinde bu örnekleri de yaşadım. Sahipsiz olan, referanssız olan; ama bu mesleğe layık olan kimler var onları bir öne çıkaralım diye gayret içerisinde olunduğu dönemleri de yaşadım. Olması gereken prensip, memuriyete yakışan prensip hakkaniyet ve adalet prensibidir. Onun için sondaki kısım hariç diğer kısımlarda içiniz rahattır, inanıyorum. Yani buraya kimse hak etmeden gelmiş değildir. Yine KPSS'nin da ben halk etmeden kazanılmış olduğunu düşünmüyorum. Ondan sonra yine ÖSYM'nin eliyle yapılan sınavda da öyle. Diğer kısmında size çok açık ve net olarak hiçbir şey olmuyor desem kimi inandırabilirim onu bilmiyorum; ama tam aksine bir şeyler de gördüğümde ben vicdanımdaki rahatlamayı açık olarak hissettim. Ben de sizlerle aynı düşüncedeyim. Bu topraklar üzerinde doğmuş, büyümüş, aynı güneşten aynı yağmurdan istifade ettiğimiz kimselerin mutlaka bu işlerde de ayrımsız olarak tercih edildiğinde diğer kapı çerçevesinde de bunun uygulanması lazım diye düşünüyorum." dedi.