YARDIMLAŞMANIN GÖRÜNMEYEN ELLERİ “SADAKA TAŞLARI” VE “ZİMEN DEFTERİ”

MUZAFFER TEKELİOĞLU

Yardımlaşmanın en makbul olanı gizliden gizliye yapılan yardımlardır. Ecdadımız yardım yapanı ve yardım alanı teşhir etmemek için “Sadaka Taşları” icat etmişlerdir. Sadaka Taşları bir buçuk-iki metre yüksekliğinde mermerden yapılırdı. Üst kısımlarının ortasına çanağa benzer derin bir oyuk açılır,(derin oyuk açılmasının sebebi parayı koyuyor mu yoksa alıyor mu belli olmasın diye) sadaka verenler parayı buraya bırakırlardı. İhtiyacı olanlar gecenin geç saatlerinde taşın yanına para almaya gelir, sadaka taşlarındaki paranın tamamını değil, ihtiyaçları olduğu kadarını alırlardı. İstanbul’un dört yerinde sadaka taşı vardı.

İkinci olarak; Hali vakti yerinde olanlar kılık-kıyafet değiştirerek hiç tanımadıkları mıntıkalara gidip, bakkalın, manavın tenha zamanlarını seçerek “Zimen defteriniz var mı?” diye sorarlardı.(Zimen defteri, o esnaftan veresiye mal alan mahalle sakinlerine ait hesap defteri, yani borçlunun borcunun yazıldığı defter) Esnaf bu defteri çıkarınca, gelen şöyle derdi: “Lütfen baştan, sondan ve ortadan şu kadar sayfanın yekûnunu yapınız” esnaf da bu kadar sayfanın toplamını hesaplar ve gelen de kesesini çıkartarak öder, “Silin borçlarını, Allah kabul etsin” diyerek çeker giderdi. Böylelikle, borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu, borcu sildiren, kimi borçtan kurtardığını bilmez, bu işten hiçbir maddi çıkar düşüncesi gözetmeksizin, sırf Allah’ın rızasını kazanmak ve ihtiyacı olanın sıkıntısını gidermek amacıyla; karşılıksız, riyasız, gösterişsiz olarak verdiklerini unutur ve bu şuurla verebilmenin de Allah’ın bir lütfü olduğunu bilerek buna şükrederlerdi…

Gelelim şimdi günümüze… Şimdi de fakirlere, muhtaçlara, kimsesizlere, ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatılıyor. Hayırsever İş adamları, Belediye yetkilileri ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermek için, bilhassa Ramazan aylarında harekete geçiyorlar. Kamyonlarca dolu yiyeceği, tonlarca odun ve kömürü, çocukların ihtiyacı olan giyecek ve okul ihtiyaçlarını dağıtmaya çalışıyorlar. Bir farkla… Onlar yardımlarını televizyon kameraları karşısında, gazete muhabirlerinin bulunduğu ortamlarda yapmaya özen gösteriyorlar. Yaptıkları yardımları Allah rızası için değil, desinler, görsünler diye yapıyorlar. Ecdadımız yardıma muhtaç olanları teşhir etmemek için ne kadar özen göstermişlerse, şimdikiler yaptıkları yardımları cümle âlem duysun diye ellerinden gelen gayreti göstermişlerdir.

Fırsat buldukça geçmişimizi, ecdadımızı kötüleyenlerin kulakları çınlasın. Sadaka taşlarını ve zimen defterlerinin nasıl kullanıldığını görsünler de ibret alsınlar. Yapılan yardım, ne alanı küçük düşürmeli, ne de veren için bir öğünme nedeni olmalıdır.