Ertuğrul Ocağı Derneği, Domaniç’ten Söğüt’e yürüdü
Bilecik’te faaliyet gösteren Ertuğrul Ocağı Derneği, Kayı Boyu’nun tarihî göç yolculuğunu yeniden canlandırmak amacıyla Domaniç’ten Söğüt’e uzanan sembolik bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Bilecik’te faaliyet gösteren Ertuğrul Ocağı Derneği, Kayı Boyu’nun tarihî göç yolculuğunu yeniden canlandırmak amacıyla Domaniç’ten Söğüt’e uzanan sembolik bir yürüyüş gerçekleştirdi. Kayı Boyu’nun yazlığı olan Domaniç’ten başlayan ve kışlık merkezi Söğüt’teki Ertuğrul Gazi Türbesi’nde sona eren etkinlikte, 90 kilometrelik güzergâhın tamamı yürünmese de çeşitli noktalarda kısa yürüyüşler yapıldı.
Dernek üyeleri, yürüyüş öncesinde yaptıkları incelemelerde güzergâhın tamamının yaya yürüyüşü için uygun olmadığını belirterek, ilerleyen dönemde rota üzerinde bisiklet, ATV ve atlı yürüyüşler düzenlenebileceğini ifade etti.
Ertuğrul Ocağı Derneği yetkilileri, güzergâhın fizibilite çalışmaları kapsamında detaylı bir dosya hazırlığında olduklarını ve bu dosyanın Bilecik Valisi Faik Oktay Sözer’e sunulmasının hedeflendiğini belirtti.
Başlatılan bu girişim, Kayı Boyu’nun tarihî göç yolculuğunu yeniden yaşatmak adına atılmış ilk adım olarak görülüyor. Projenin hem kültürel mirasın korunmasına hem de Bilecik turizmine katkı sağlaması bekleniyor.
Diğer yandan, Ertuğrul Ocağı Derneği üyelerinden Sadettin Bayram’ın yürüyüşe ilişkin izlenimlerini aktardığı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
KAYI’NIN GÖÇ YOLLARI
Sizlere hikâye değil tarihin yaşanmış en önemli olaylarından birinden bahsedeceğim. Biliyorsunuz Kayılar, Orta Asya’dan Söğüt’e gelmiş, orayı bir mihenk taşı gibi kullanarak; üç kıt’aya kol atmış, dünyaya uygarlık ve medeniyet yaymış, icraatlarıyla Rönesans ve Reformların yolunu açmış, çağ açıp çağ kapamış bir milletin Mahan’dan başlayıp, Söğüt’ü yurt edinmelerine kadar olan Kayı’nın göçlerinden bahsedeceğim.
Mahan’dan başlayıp; Tebriz, Hoy, Erçiş, Ahlat, Eğin, Malatya, Halep, Caber, Urfa, Diyarbakır, Erzincan, Sivas, Kırşahir, Ankara ve son durak Söğüt ulaşmışlar.
Yollarda doğumlar, ölümler, savaşlar, açlıklar, yokluklar ve tehlikeler görmüşler. Bu yolculuk iki kuşağa mal olmuş 70-80 sene sürmüştür. Bu kutsal göç başlı başına bir konudur.
Biz burada Ertuğrul Ocağı müntesipleri olarak; Osmanlı’nın – Kayı’nın yazlık olarak Domaniç ile Kışlak olarak kullanılan Söğüt arasında mevsimsel olarak gerçekleşen göç yollarından bahsedeceğiz inşallah.
Orman Genel Müdürlüğü, ecdada bir vefa örneği olarak “GÖÇ YOLU” yeniden hayat buluyor başlığı ile bölge müdürlüklerini, bölge şefliklerini harekete geçirerek güzel ve takdire şayan bir çalışma başlattılar.
Orman Genel Müdürümüz Bekir KARACABEY ,Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa ÖZKAYA, Odundışı İşler Daire Başkanı Özgür BALCI, Kütahya Orman Bölge Md. Erdal DİNGİL, Bursa Orman Md. Esat ŞİMŞEL idareciğinde “ Ekolojik Göç Yolu “ projesi hayata geçirilmeye başlandı.
“Ekolojik Göç Yolu“ güzergâhı Domaniç, Bozüyük, Söğüt gibi üç ilçe topraklarından geçmektedir. Bu güzergahta çok değerli tarihi yapı ve anıt ağaçlar, çeşmeler ve köşkler mevcuttur.
EKOLOJİK GÖÇ YOLU GÜZERGAHI
Ekolojik Göç Yolu Domaniç’in Devlet Ana namıyla maruf Hayme Ana’nın türbesinin bulunduğu Çarşamba köyünden başlıyor. Tarihi anıt Hasan Çamı’nın bulunduğu Küçükköy, tarihi bir kulenin bulunduğu Berçin, tarihi mezarlığın bulunduğu ve Kayılar zamanında doğum yapacak anne adaylarının eğitildiği Ebe
Çamlığı, Çatal Alıç, Sefaköy, Sivrice Kale, Üçtepeler Yangın Kulesi, Karagöl, Çiçekli Yayla, Çukurca Göleti ve yakınındaki Kızılsaray Köyünde Domaniç bölgesinden Bozüyük bölgesine geçilmektedir.
Kızılsaray’da göç yolu ikiye ayrılmaktadır. Yolun kuzey tarafa gideni Çiçekli Yayla Acısı, Kömürsu, Sofular Yaylası’ndan sonradan Albay İbrahim ÇOLAK tarafından yapılan Atatürk Köşküne ulaşmaktadır.
Camili Yayla tarafına giden yol ise Erikli, Ormangüzle ve Atatürk Köşkü’nden gelen yol ile Muratdere bölgesinde birleşmektedir. Buradan yol Bozüyük ilçe Merkezinden geçerek Alibeydüzü, Zeyve ( Dereboyu) ve Söğüt’e ulaşmaktadır. Bu ekolojik yolun bitiş noktası atamız Ertuğrul Gazi Hazretlerinin türbesinde son bulmaktadır.
Biz burada güzergâhlardan bahsederken her noktaya değinmeyeceğiz. Sadece eko turizm ve kültür turizmi açısından daha çok önem arz eden yerlerden bahsetmeye çalışacağız inşallah.
Şunu da ifade etmek gerekir ki, göç yolları Osmanlı’nın fetihlerine göre seçenekler oluşmuştur.
Söğüt – Metristepe - Doruk – Kovalıca - Dodurga- Dombay Çayırı – Çukurca güzergâhı
Söğüt – Kurtköy- Pazaryeri- Mezit - Tahtaköprü güzergâhları da mevcuttur.
Biz ortadaki yolu baz aldık.
ERTUĞRUL OCAĞI ARAŞTIRMALARI
Bizler Ertuğrul Ocağı Derneği mensupları olarak Araçla Fotoğraf Sanatçısı Erol ÖZDEMİR, Bamsı lakabıyla maruf Kemalettin SÜNNETÇİ ve bendeniz Sadettin Bayram sabahın seherinde yukarıda bahsedilen tüm güzergahı incelemek ve fotoğraflamak maksadıyla yol açıktık.
Kocayayla’da derneğimizin üyesi Mevlüt KARATAY’ın işlettiği Kayı Obası’nda kahvaltımızı ettikten sonra Domaniç Devlet Hastanesi’nde Bamsı’nın kolundaki keneyi doktor Semih KARATAY’a aldırarak Domaniç Orman Şube Müdürü Engin YORMAZ ve personeli ile Çarşamba Köyü’nde buluştuk.
HASAN ÇAMI
Çarşamba da gözlememizi yeyip, çayımızı içip Müdürümüz Engin Bey rehberliğine Kayı’nın Ekolojik Göç Yolu’nun keşfine başladık. Bahsettiğimiz yol güzergâhına revan olduk. Küçükköy’deki Tarihi Hasan Çam’ının asırlara uzayan heybetine hayran kaldık. Ancak o muhteşem çam bilinçsiz yurttaşlarımızca çıra almak için çok büyük darbe almış, bir de kendini bilmezler çamın dibinde ateş yakmışlar. Küfür ağzımıza geldi boğazımızı tıkadı.
HABERLEŞME VE GÖZETLEME KULESİ
Berçin’e vardığımızda bizi hoşumuza giden bir sürpriz bekliyordu. Bu köy içerisinde bulunan yıkılmaya yüz tutmuş, Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından restore edilmek istenmiş, fakat sözde durulamamış. Bahsettiğim tarihi yapı haberleşme ve gözetleme kulesidir. Bu kulenin üç boyutlu mimarisi de hazır vaziyettedir ve korunmaya muhtaçtır.
EBE ÇAMLIĞI
Ebe Çamlığı ise Kayılarda önemli rol oynamış bir yerdir. Bir defa burada tarihi bir mezarlık mevcuttur. Ayrıca burada anne adaylarının eğitildiği bir annelik okulu varmış. Günümüz de ise her yıl belli zamanlarda yağlı güreşler yapılır. Daha önceleri Ebe Çamlığı’nda güreş seyretmişliğimiz vardır. Fakat bu yıl özellikle Domaniç Belediye Başkanı Engin UYSAL tarafından Şeyh Edebali kostümüyle davet edildik. Nasip olursa gideceğiz inşallah.
MIZIK ÇAM – BEŞİK ÇAMI
Ayakta iken yüksekliği 11 metre ve gövde çevresi 4.70 metre olan Mızık Çam tarihe şahitlik etmiş anıt ağaçtır. Mızık Çamın şöhreti dillere destantandır. Burada Devlet Ana ünvanını alan Hayme Ana torunu Osman Gazi’ye beşik kurmuştur. Bu durumda Mızık Çam’ın doğal yaşı 740 değil daha fazla olması gerekmektedir.
İstanbul Orman Fakültesi’nden gelen heyetin ölçümlerine göre 1600 yaşında olması muhtemeldir.
Mızık Çam 1987 yılında kuruyup yıkılmıştır. Ecnebilerde olsaydı bu çam yıkılmadan muhafaza altına alınabilirdi. Nitekim ecdadına saygılı, milli ve manevi değerlere bağlı İbrahim ÖNDER Hocamız Belediye Başkanı olunca 1996 yılında tarla sahibine başka yerden tarla verilerek üzeri örtülmüştür. Gelen geçen çamdan hatıra parçaları koparmaya başlayınca etrafı korkuluklarla koruma altına alınmıştır.
Bu tür çama murat çamı veya top çam denmektedir. Bin yaşında olmayan çama salıngaç kurulması mümkün değildir.
SEFA KÖY HUDUTLARI İÇİNDEKİ SİVRİCE KALE
Ekolojik göç yolları üzerinde Sivrice Kalesi’nin kalıntı duvarları var. Kaleden sadece temel taşları günümüze ulaşmış. Kale duvarlarını oluşturan taşlar 1 metreküplük taşlardan oluşmuş. Hâlbuki Sivrice’de ve çevrede bu tür granit taşlar yoktur. Bölgenin taşları genellikle kireç taşıdır. Bu nedenle taşlar buraya dışarıdan getirilmiş.
Eğitimci ve Domaniç’in eski belediye başkanı İbrahim ÖRDER Hocamıza göre burasının keşişlerin kullandığı bir yer olma ihtimalide mevcuttur.
ÜÇ TEPELER GÖZETLEME KULESİ
Üçtepeler’deki orman gözetleme kulesi bütün çevreye hâkim, Domaniç’e kuşbakışı bakılan 1822 rakımlı bir yer. Oradan etrafa bakınca insan kanatlandım zannediyor. Ayaklarımızın altın rengârenk halı gibi serilmiş ormanları seyretmeye doyum olmuyor. Yürüyüş guruplarının tırmandıkları bir zirvedir. Kış mevsimi hariç gözetleme kulesinde her zaman görevli bulunuyor. Burada bir ailenin ihtiyacını görebilecek her imkan mevcuttur.
YOLA DEVAM
Üç tepelerden sonra hedefimiz Karagöl, Çiçekliyayla ve Kızılöz köyü. Buraları da görüp fotoğrafladıktan sonra gece kampımızı Karagöl’e kurduk. Burada tuvalet var, suyunu soğuktan içemediğimiz Osmanlı çeşmesi var. İki tane yarım kamelya mevcut. Tam bir izci kampı yeri için çok uygun bir yer. Birkaç yıl önce buraya geldiğimizde çam ağaçlarının arasın Domaniç orman işletmesinin astığı pankartta şöyle yazıyordu:
“Devlet Ana – Hayme Ana göç esnasında çadırını buraya kurmuştur.”
Bamsı ile Erol ÖZDEMİR kamp çadırlarımızı kurdular. Akşam yemeğimizi yedik. Bamsı çaydan sorumlu idi. Ancak küçük piknik tüpüne aldığı başlık uymayınca çay içme zevkimiz suya düştü. O gün çayı çok özledik, gazozla idare etmek zorunda kaldık.
Yorgundum, erken yatmak istedim, Bamsı ile ortak çadıra girdim, maalesef uyku tulumuna sığmadım. Uyku tulumunu battaniye gibi kullanarak araçta uyudum. İyide bir uyku çektim. Kahvaltımızı yaptık, Bozüyük Orman Şb. Müdürü Engin ÇAKŞIR beyefendinin görevlendirdiği Bozüyük orman Muratdere Asım Can DİNÇ ekibini beklemeye başladık. Sözleştiğimiz saat geçti. Nihayet buluştuk.
Acısu, Kömürsu yaylalarından Camili Yaylaya ulaştık. Yollar çok fena bozulmuş. Özel idare ekipleri yolda asfalt yaması yapıyorlardı.
Erikli mevkiinde çok güzel bir içme suyu var, çok şifalı olduğunu söylüyorlar.
Erikli’den Ormangüzle’ye indik. Burada orman işletmesinden üç arkadaşımız bundan sonrasını artık kendimiz Söğüt’e kadar gideriz dedik, teşekkür edip vedalaştık.
Buraya kadar olan ormanlar, yaylalar, sıradan yerler değildi. Kayı buralarda büyüyüp Osmanlı olmuştu. Yaylaların güzelliğini tarif etmeye kalmıyorum. Çünkü: bu doğal güzellikler tarif edilmez. Bizzat görerek yaşanır.
Yolumuzun bundan sonrası kolaylaştı. Asfalt yolda ilerleyeceğiz. Bozüyük merkezden geçip Çerkez köyü olan Alibey Düzü’nden Günyarık köyüne vardık. Bizim tarihçi Mehmet Can ÇETİN Günyarık’ın Ertuğrul Gazi köyü olduğunu söylüyorlar. Davarları burada eyleşirlermiş.
Artık menzilimiz kısalıyor. Buralarda göç yolu tabelaları seyrekleşiyor. Kepen’den Zeyve – Dereboyuna varıyoruz. Keşif yolumuz bitti nihayet ikinci gün sonunda Ulu Gazi ERTUĞRUL ataya ulaşıyoruz. Dua ile başladığımız yolculuğu dua ile sona erdiriyoruz.
ERTUĞRUL OCAĞI DERNEĞİ OLARAK BU İNCELEME GEZİSİNİ NİYE YAPTIK?
Kayı’nın göç yollarında zaman zaman kısa yürüyüşler yapıldı. Ancak 90 km.lik yol Hayme Ana’dan başlayıp Ertuğrul Dedemize kadar bir yürüyüş gerçekleştirilmedi.
Bu satırları yazarken eğitimci aynı zamanda bisiklet sporcusu olan Levent Yılmaz kardeşimle telefon konuşması yaparak istişare amaçlı konuşmamızda Levent Hocam şunları söyledi:
“Yürüyüş için güzergahın tamamı uygun olamayabilir. Yaya yürüyüşünün yanı sıra; bisiklet, ATV ve atla yürüyüşler düzenlenebilir. Şu an ben bisikletimle Atatürk Köşkü’ne doğru gidiyorum. Bu gece Topuk Yaylası’nda konaklamayı düşünüyorum.”
Levent hocam gibi biz de aynı etkinliklerin yapılmasının mümkün olduğunu düşünüyoruz.
Ertuğrul Ocağı Derneği olarak konuyu yeni valimize dosya halinde sunmayı ve desteklerini almayı düşünüyoruz.
Bu haber toplam 263 defa okunmuştur

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.