LARENDE’DE BİR GARİP - Sadettin BAYRAM/Köşe Yazısı

LARENDE’DE BİR GARİP - Sadettin BAYRAM/Köşe Yazısı

LARENDE’DE BİR GARİP - Sadettin BAYRAM/Köşe Yazısı

Karaman şehir olarak 4500 yaşında. Tarih yolculuğunda Karaman Beyliğinin ömrü 250 yıldır. Bir ara Karamanoğlu Devletinin sınırları Kayseri’den Bursa’ya, Ankara’dan Anamur’a kadar uzanmaktan idi.

Anadolu’da öyle bir medeniyet gelişmiştir ki, bu medeniyet Yunan Medeniyetine hiçbir şey borçlu değildir. Yani Helenleşme gayretleri beyhudedir.

Tarih sahnesinde; gelenlerin, gidenlerin ve kalanların toplamına uygarlık diyoruz. Dün, bu gün ve yarın işte hayatın yekûnu budur. Dün dünde kaldı, yarın henüz gelmedi, o halde bu günü yaşamak gerek. Tarih marih diyoruz ama her şey aslında bu gündedir.

Türkmenlerde isyancı ruh genetik olsa gerek. Bu nedenle Karaman oğulları Osmanlı döneminde sürgünler yaşamış. Karaman oğullarının torunlarına taa Potiçel’de rastladım. Fatih Sultan Mehmet’in sürgünleri dillerini kaybetmişler ama dinlerini kaybetmemişler.

Şeyh Edebali, Mevlana, Yunus Emre, Dursun Fakıh, Molla Fenari, Zembilli Ali Cemali Efendi, Piri Reis gibi daha pek çok şahsiyet Karaman’a değer katmıştır.

Mevlana’nın Annesi Mumine Hatun Karaman’da medfundur. Bunu Mevlana şöyle ifade etmiştir:

“ Yıldızlara, vadilere, baktım geldim.

Yoldan yürüdüm, sularda aktım geldim

Ben Belh’de kutlu bir beşik, bir ninni

Larende ’de bir anne bıraktım geldim.”

Larende Karaman’ın cumhuriyet öncesindeki adıdır.

Biz de Larende’ye Türkiye Satranç Yıldızlar Şampiyonası için geldik. Ve Ankara’ya Ego Spor olarak sporcumuz Hande Zengin marifetiyle Ankara’ya altın madalya getirdik.

Larende’nin insanlarını munis gördüm. Karaman oğlu Mehmet Bey’in torunları oldukları belli oluyor. Çünkü bu bölgede Türkçe oldukça düzgün kullanılıyor. Şivede kelimeler fazla ezilmiyor.

Larende’de tanıştığım değerli insan Mehmet Kaya abim üşenmeden bana merkezde birçok yeri gezdirdi.

Birçok insana Karaman oğlu Mehmet Bey’in mezarını sordum. Çok kişi bilmiyor. Bu sorgulama esnasında Hasan Dağlı Hocamla tanıştım. Hocam beni otomobiliyle Dere Köydeki 7-8. yüzyılda yapılmış Sinan Paşa tarafından camiye çevrilmiş eski kiliseye yani Fisandon Camiine ve Gödep Barajına götürdü. Hasan Hocamla neredeyse akraba çıkacaktık.

İl Spor Müdürü Mustafa Bey ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Cengiz Beylerden Karaman’ı tanıtan kitap ve broşürler aldım. Cengiz Bey’den beni üzen ama çok kişinin bilmediği bir gerçeği öğrendim. 1903 lerde Almanlar Karaman Tren istasyonunu yaparlarken Emir Musa Buhari Medresesini minaresi dâhil yıkarak taşlarını gar inşaatında kullanmışlar. Cennetmekân Dedem Abdülhamit bunca hengâme arasında boğuşurken demek ki durumu fark edememiş, yoksa yıktırmazdı.

Bu arada şampiyonaya katılanlar için bir gezi düzenlediler. Manazan Mağaralarını gördük. Taşkale’de deve oyununu seyrettik.

“Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu” sözü ile ilgili üç hikâye var hangisi doğru bilemiyorum.

Karamanoğlu Mehmet ne demişti: “ Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk Dilinden başka dil kullanmaya.”

Sevgili okurlarım bu gazetede bir önceki yazım dilimizin yozlaştırılması ile ilgili idi. Karaman’a gelişim tevafuk oldu. 13 Mayıs 2013 tarihinde Karamanlılar 736. Dil Bayramını kutlayacaklar.

Karaman’da sık rastlanan bir yazı var.

“Kapımız açıktır girene

Lokmamız helâldir yiyene”

Bu sözün yazılı olduğu ahşap kapı şu an İstanbul’da İslami eserlerin yer aldığı sergide yer almıştır.

Karaman’da nüfusa göre cami sayısı oldukça fazla. Merkezde 269 cami var ve sadece ikisi kapalı.

Karaman tarihi açıdan da oldukça zengindir. Bu tarihi mekânların merkeze yakın olanlarını gezme ve görme imkânım oldu.

İnsan gurbete gidince oldukça duygusallaşıyor, garipleşiyor. Merak ise zirve yapıyor.

İnsanlar şehirleri kuruyor ama mekânlar ise insanları biçimlendiriyor.

Larende sokaklarına 66 yaşımın baharında geldim. Sonbaharımın dökülen altuni yaprakları yolun sonunu işaret ediyor. Diyorum ki; “ Şimdi bana kaybolan yıllarımı geri verseler.”

Larende’de ki sakinlik beni oldukça etkiliyor. Arşınladığım cadde ve sokaklarda kendimle yüz yüze gelebilip yüreğimin derinliklerinden gelen sesleri dinleyebildim.

Kaleden Larende’ye bakıyorum. Cadde ve sokaklar hızla akan bir nehir. Bu nehirden zaman su gibi akıp gidiyor.

Ömür kısa, yürek yorgun ve yol uzun. Uzun olmasına uzunda her yolun bir sonu var. Fakat her son yeni bir başlangıçtır.

İşte Karaman yolculuğumuzda sona erdi.

Tıpkı ömür yolculuğu gibi..

Kardeşlerim: Hiçbir şey için kalp kırmaya değmez…

Sadettin Bayram

sad1.jpeg

sad2.jpeg

sad3.jpeg

Bu haber toplam 45 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.