Değerli okuyucularım son yazımızda ulusal ruh kavramına giriş yapmıştık. Bu hafta da konuya devam edeceğiz. Dilerseniz konuyu bir örnek ile açıklamaya başlayalım. Tarih içerisinde farklı unsurların birleşerek, kaynaşarak homojenleşmesi sonucunda güçlü uluslar ortaya çıkmıştır. Tarihi örneklerden birisi İngilizlerdir. İngilizler bu birleşme-kaynaşmayı bir ulusun ruhunun üç temel dayanağını uygulayarak sağlam bir şekilde milli yapı elde ettiler. İngilizlerin oluşturdukları ulusal sistem kendileri dışında farklı coğrafyalarda güçlü uluslar meydana getirdiler.
Bir ulusun birleşmesi-kaynaşmanın üç temel unsuru; ortak duygular, ortak çıkarlar ve ortak inançlardır. Bu üç unsuru bir ulusun ruhunda canlanıp yaşamaya başladığında içgüdüsel bir uyum onun tüm fertlerini önemli sorunlarda birleştirir. Bu ruh ortaya çıkıp ulusun ruhunu oluşturduktan sonra o ulusun içerisinde artık önemli ayrılıklar ortaya çıkmaz.
Yavaş yavaş oluşan ve kalıtımsal brikime dönüşen duygular, fikirler, inançlar ve çıkarların birleşimi, toplamı ulusun zihin yapısına büyük bir özdeşlik ve değişmezlik verir. Ortaya çıkan bu sarsılmaz ulusal ruh sahip olmayan uluslara karşı büyük bir kudret ve üstünlük sağlar. Dilerseniz konuyu yine tarihi iki örnek üzerinden açıklayalım.
Roma İmparatorluğu ve eski Yunanlılar üzerinden konumuzu açıklayalım. Ulusal ruhu oluşturan unsurlar her ulusun içerisinde az veya çok var olmuştur. Bu oluşum ise yine çok yavaş bir şekilde gerçekleşmiştir. Aileden başlayan ruh yavaş yavaş yakın çevreye, köye, kasabaya, şehre, bölgeye ve sonunda tüm ülkeye yayılmıştır. Vatan kavramı da bu noktada ortaya çıkmıştır. Sağlam bir ortak ruh oluşturamayan ulusların vatan kavramı da yeterince oluşmamıştır. Bu noktada dikkatimizi çeken husus ulusal ruhun oluşmasının her ulusta eşit düzeyde gerçekleşmemesidir. Örnek üzerinden açıklarsak eski Yunanlılar’ da vatan kavramı site düzeyinin ötesine geçememiştir. Site devleti düzeyinin ötesine geçemeyen eski Yunanlılarda oluşan site devletleri birbirleri ile savaş halinde idiler. Ortak duygu, menfaat ve inanç oluşturamayan Yunanlılar’ da siteler birbirlerine yabancı olarak yaşadılar. Yaşanan asırlar boyunca uzun süre özerk, bağımsız küçük kalan siteler bu sınırlı yapıları içerisinde sabit bir ruha sahip oldular. Ancak ulaşabildikleri bu ruh onların komşu site ve bölgeler ile birleşmelerini önledi. Onların tek bir şansı vardı. Ulusal bir ruha dönüşebilmek. Fakat bu ruhun oluşması için asırlar gerekliydi. Ama bunu başaramadılar. (Tarihte ilk Yunan Devleti yine bizim sayemizde ortaya çıktı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde. Belki ileride bunu da yazarız). Burada bir hususu ifade etmekte yarar vardır. Ulusal ruhu oluşturamayan bu site yapıları bazen farklı medeniyet yapıları meydana getirebilmektedirler. Bazı eski Yunan siteleri, orta çağda Venedik ve Floransa gibi topluluklar, şehirler medeniyet tarihinde yer almışlardır.
Buna karşın Romalılar güçlü bir imparatorluk kurdular. Bölgesel unsurlarda ortaya çıkan ruhu ulusal ruha dönüştüren Romalılar kısa sürede güçlü bir imparatorluğa dönüştüler. Asırlar boyunca kıtaları yöneten Roma İmparatorluğu’nun başarısının temelinde yatan gerçek güçlü bir ulusal ruha sahip olmalarıdır. Roma İmparatorluğu’nun çökmesinin sebeplerini tarihçiler kuzey kavimlerinin göçü ve saldırıları ile açıklamaya çalışmaktadırlar. Çok güçlü bir yönetim yapısı ve ordusu olan Roma’nın yıkılması kendisinden son derece geri olan bu unsurlar ile gerçekleşmemiştir. Bilakis gelen bu kavimlerin mensupları zamanla devlet yönetimine ve özellikle de orduya hâkim olduklarında Roma yıkılmaya doğru hızla ilerlemiştir. ULUSAL RUHUN KAYBOLDUĞU GÜN BİR ULUSUN DAĞILIP ÇÖKTÜĞÜ GÜNDÜR. Tarihte Roma’nın rolü ulusal ruhunu kaybettiği gün bitmiş oldu.
Geçmişin oluşturduğu karakterler ulusların ruhlarının temelini oluşturmaktadırlar. Asırlar boyunca aynı çevre şartlarında yaşamış ve kalıtımsal olarak toplanmış bu karakterler zamanla değişmezlik kazanırlar. Ulusların ayırıcı özellikleri de bu karakterlerinde gizlidir.
Yazımı bu hafta hepimizin yüreğini dağlayan üzücü bir olay ile sonlandırmak istiyorum. Şehadet çok az millettin sahip olabileceği bir inanç ve duygudur. 32 yıl üniforma giyen bir eski asker olarak şunu ifade etmek isterim ki bizler bu kutsal mesleğe adım attığımız andan itibaren değerlerimiz için canımızı asla esirgemeyeceğimize yemin ederiz. Burada en büyük destek ve güvencelerimizden birisi de silah arkadaşlarımızdır. Tanıdığız, tanımadığımız silah arkadaşlarımız bizim kardeşimiz, en yakın dostlarımızdır. Bu ruh üniforma üstümüzden çıkınca kaybolmaz. Gün gelir onlardan birisinin kucağında şehit oluruz. Gün gelir onlardan birisi bizim kucağımızda o kutsal mertebeye ulaşır. Vatana ve millete hizmet yolunda canlarını feda eden tüm kahramanlarımızı bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.