Değerli okuyucularım son yazımızda yeni ve yaşamsal açıdan son derece önemli bir konuya giriş yapmıştık. Hayatımızdaki başarılarımızın önemli fonksiyonlarından olan irade konusunu çok az bilinen bir bilim insanının eseri üzerinden açıklamaya başladık. Théodule-Armand Ribot psikoloji biliminde özel yeri olan bir bilim insanı olmasının yanında dönemin değerli psikoloji ve sosyoloji bilim insanlarının da fikir babasıdır. Yazarın henüz günümüz dili ve yazısı ile basılmamış şaheserinden aktarımlarımıza kaldığımız yerden devam edelim. Tabi ki eserin tamamını burada aktaramayacağız. Ancak okuyucularımızda konu hakkında farkındalık yaratabilmek için birkaç hafta özetler sunacağız.
- Sağlam veya bozuk olsun duygusal şekildeki irade psikolojisine hâkim olan temel prensip; her bilinç durumu daima belirtilmeye, bir hareket veya davranış ile ortaya çıkmaya yöneliktir. Yazar burada hayvanlar ile bir karşılaştırma yapmaktadır. Hayvanlardaki davranış bir neden, başlangıç değil bir sondur. Örnek olarak yine yeni doğmuş çocuklar bu kapsamda güzel bir örnektir. Yeni doğan çocuğun davranışı aşırı istençli reaksiyon şeklinde olmaktadır. Eğitim ise bu uzun sürede bunları ortadan kaldırmak veya kısıtlamak amacını güder.
- Arzu reaksiyon şeklinde iradesel duruma yükselen bir aşamayı gösterir. Arzudan kastedilen duygusal yaşamın en ilkel şekillerinden birisidir. Zekâ doğana kadar bu davranışlar görülür. Canlılık açısından bu arzular ilkel reaksiyonlardan başka bir şey değildir. Psikolojik açıdan ise arzular birer reaksiyondur. Burada yazar ile aynı dönemde yaşamış bir sosyoloğun konu hakkında şu ifadesini ifadeyi edebiliriz. “Arzu iradenin ruhudur.” İlkel bir olgu olan arzu, eğitim, alışkanlık ve düşünce yoluyla yontulur, terbiye edilir. İrade zayıfladığı zaman arzuların hakimiyeti artar. İrade tamamen yok olunca arzular büsbütün doğal şekillerde ortaya çıkar.
- Zekanın doğmasına yetecek kadar deneyim kazandığımızda yeni bir davranış şekli ortaya çıkar; fikir hareketleri. Hatırlasanız hayvanların psikolojisi hakkındaki yazı dizimizde insan ile hayvan arasındaki en temel farkın fikir sahibi olabilmek olduğunu yazmıştık. Burada bilinenin aksine bir gerçeği vurgulamakta fayda vardır. Neye sahip olmalıyız; bilgilerin yarattığı fikirlere mi, yoksa fikirlerin yarattığı bilgelere mi? Doğrusu gerçek bilgilerin yarattığı fikirlere sahip olabilmektedir. Etrafımız gerçeklere dayanmayan sonsuz sayıda fikirler ile doludur. Bu fikirlere sahip olup onları uygulayanlar ise çoğunlukla ilkel bir hayvandan bile daha aşağı şekilde davranmaktadırlar. Çünkü hayvanlarda olan gayri şuuru kontrol mekanizması insanlarda yoktur. Buna karşın gerçek bilgilerin yarattığı fikirlere sahip bireyler ise saygın birer birey olmanın ötesinde insanlık için birer vizyoner kişidirler. Onlar güçlü bir lider, adeta ölümsüz birer varlıktırlar. Bu nedenle yazarın burada kastettiği fikirler gerçeklere dayalı olanlardır.
- Fikirlerin eyleme geçişi üç şekilde olmaktadır. Birincisi, son derece şiddetli zihinsel durumlar içermektedir. Burada zekâ devreye girmektedir. Zekâ, iradeye ancak duygular yardımıyla etki yapar. Yani, bir fikre karşılık gelen sinirsel durum duygulara karşılık diğer sinirsel durum ile ne kadar şiddetli paralellik gösterirse davranışa o kadar iyi dönüşür. İkinci husus ise konu açısından en önemli olandır. Normal davranış iradeyi en iyi temsil eder. İrade uzun veya kısa değerlendirmeden sonra algıyı izleyen bir eyleme dönüşür. Reaksiyonlarla istemler kaldırılırsa görülecektir ki, davranışlarımızın çoğunluğu bu ortalama duruma aittir. Burada süreklilik söz konusudur. İlkel duygular körleşir, güçsüzleşir. Fakat eylem ile fikir arasındaki köprü kurulmaya başlar. Fikirler doğunca eylem de ortaya çıkmaya başlar. Örneğin hava almak için rahat koltuktan kalkmak ile ileride komutan olmak için askere gitmek burada verilebilecek en güzel örneklerden birisidir. Burada aslolan ikinci davranıştır. Bu davranış ne anlık ne de şiddetlidir. Uzun süreli ve ılımlıdır. Fikirlerin eyleme geçişi üçüncü şekil de düşünce ve fikir birlikteliğidir. Fikrin eyleme dönüşmesi her zaman salt düşünce ile olmaz düşünceye heyecan katıldığında hareket başlar.
Evet değerli okuyucularım bu hafta irade konusunda yazmaya devam ettik. Konu biraz soyut ve kavramsaldır. Fakat iyi okunup düşünüldüğünde anlaşılabilecek düzeydedir. Bu nedenle özellikle anne babalar, öğretmen ve eğiticiler açısından son derece önemli ve değerlidir. Gelecek yazımızda görüşmek dileğiyle.