AHİLİK HAFTASI KUTLANDI

AHİLİK HAFTASI KUTLANDI

Sinan ÖNCE

22-27 Eylül Ahilik Haftası kutlama programı kapsamında 24 Eylül Çarşamba günü resmi tören yapıldı. 

İl kutlama komitesi ve esnaf odaları ile Cumhuriyet meydanından Şeyh Edebali Türbesine kadar mehteran eşliğinde kortej yürüyüşü ile başlayan törenler Şeyh Edebali Türbesinde devam etti. 

Türbedeki törenlerde, ilk olarak saygı duruşu ve İstiklal Marşımız okundu, daha sonra protokol konuşmalarıyla sürdü.

Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Halit Gölcan: "Ahilik birlik, kardeşlik, dostluk, hoşgörü ve insan sevgisini esas alır." dedi. 

"AHİLİK YAYGIN BİR TARİKATTI"

Gölcan: "Ahilik kültürü ve felsefesi, toplumsal yaşamın bir parçasıdır. İnsanlar arasındaki ticari ve toplumsal ilişkilerde, dürüstlük, güvenirlilik iş ve meslek ahlakına saygı hak ve hukuka riayet etme, saygılı, şevkatli, cömert ve güler yüzlü olma ilkeleri esas alınmış ve bu insani değerler toplum tarafından bir yaşam tarzı olarak kabul edilmiş, Ahilik İslam öncesi dönemden başlayarak gelişen, Türk Esnaflık geleneğinin İslamiyet’in ortaya çıkmasından sonra, İslam’ın ahlak prensipleri ile birleşmesi neticesinde şekillenerek XIII. Yüzyılda Anadolu’da kurulmuş olan bir esnaf teşkilatıdır.

İslam doğuşu ile başlayan Ahilik o dönemde Anadolu’da fevkalade nüfuslu ve yaygın bir tarikattı. 

"EDEBALİ'NİN MÜRİTLERİ FAZLA İDİ"

Edebali’nin ise itibarı büyük müritleri pek fazla idi. Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu ve inşifikatında büyük hizmetleri görülen Şeyh Mahmut Gazi, Ahi Şemsettinoğlu, Ahi Hasan ve sonra sadrazam olan Çandarlı Kara Halil Paşa hep Ahilerdendi. Her dönemde Türk idareciler yanında ozanlar, babalar, bilgeler, vezirler, lalalar, şeyhler eksik değildiler. Şeyh Edebalı’da bunlardan biridir. 

Şeyh Edebalı bağlı olduğu İslam dininin en bunalımlı anlarında adını üç kıtaya yayan İslam öğreticisidir. Şeyh Edebalı M.Ö.1206 da Horasan’ın Meru şehrinde doğmuş, çocukluğunu Horasan’da geçirmiş, Türkmen kafileleriyle birlikte önce Adana bölgesine daha sonra Karaman’a yerleşmiş daha sonra da Eskişehir yöresinde İtburnu civarında Uludere Köyü’ne yerleşmiş o sırada Söğüt ve çevresinde oturmakta olan Kayı Boyu Beyi Ertuğrul Bey, Edebalı’yı sık sık ziyaret eder, onunla sohbetlerde bulunup ondan feyz alırdı. Ertuğrul Bey’in yanında oğlu Osman’da ara sıra Edebalı’yı ziyaret ediyordu. Onun dualarını alıyordu, yine bu ziyaretlerde Şeyh Edebalı’nın kızını görmüş ve beğenmiş, daha sonra Şeyh Edebalı’nın kızı Bala Hatun’la izdivaç etmiş.

Şeyh Edebalı daha sonra İtburnu’ndan göç ederek Ertuğrul Bey’in oturduğu Söğüt’e yerleşir. Ertuğrul Gazi’den sonra beyliğe Osman getirilmiştir. 1299 yılında Bilecik’i almıştır. Kayın pederi Şeyh Edebalı ile hanımı Bala Hatun ve oğlu Alaattin Bey’i Bilecik’e göndermiştir. Osman Bey tarafından Bilecik kadılığına getirilen Şeyh Edebalı ölene kadar burada ikamet etmiştir. 

"ŞEYH EDEBALİ BİLECİK'İN SEMBOLÜ"

Şeyh Edebalı Bilecik ilimizin sembolü olmuş unutulmayacak gelecek kuşaklara örnek olarak hatırlanacaktır. Bilecik’i görmeyip merak edenler nasıl bir yer diye sorduklarında, bir valisi, birkaç ahalisi bir de Edebalı’sı var diye söyleyebilirsiniz. Şeyh Edebalı nasihatinde Osman Bey’e ey oğul geçmişini bilmeyen geleceğini de bilmez. Osman geçmişini iyi bil ki nereye gideceğini unutmayasın der. 

Ahilik denilince esnaf denilince Ahilik akla gelmektedir. Ahi diye anılan kişi sanat ticaret ya da meslek sahibidir. O bununla birlikte olgun, ahlaklı, merhametli iyilik sever ve her işinde, her davranışında dürüst ve güvenilir kişidir. Ahi olabilmek için 10 yaşındaki çocuklar velisi tarafından ustaya bir sanat öğrenmek için yamak olarak verilirdi. İki sene ücretsiz yamaklık edenler törenle çıraklığa yükselirdi. 

"ÇIRAKLIK 1001 GÜN"

Çıraklık dönemi 1001 gündü. Çırak ustasına itaat etmek ve ustası da çırağa mesleğin incelikleri ile beraber iş hayatı için gerekli olan bilgileri öğretirdi. Çırak süresini doldurup sanatında kalfalığa yükselecek bilgiye kavuştuktan sonra bir imtihanla kalfalığa yükselirdi. Kalfalık dönemi üç yıl idi. Bu sürede kalfalık eğitimlerini başarıyla tamamlayıp, ustalığa yükselmek için imtihan niteliğinde bir törene katılırdı. Bu törende kalfa kendi sanatı ile ilgili kendi eli ile yaptığı bir eseri hazırlar, Ahi Baba vekilinin başkanlık ettiği ustalar meclisine sunar, toplanan ustalar tarafından beğenildiğinde genç kalfa ustalığa yükselir. Ahi Baba tarafından ustalığa yükselen meslek erbabının kulağına şu sözler söyleri fısıldar.

Harama bakma, haram yeme, haram içme, yalan söyleme, büyüklerinden önce söze başlama, kimseyi kandırma, kanaatkar ol, dünya malına tamah etme, yanlış ölçme, eksik tartma, kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil ve kendine muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol derdi. 

"ÖNEMLİ MOTİVASYON KAYNAĞI OLMUŞTUR"

Ahilik haftası kültürel geçmişi irdelemek için iyi bir fırsat olmuştur. Ahilik kültür ve felsefesinde, toplumun refahı  ve sosyal sorumluluk, önemli ve öncelikli bir ilke olarak kabul edilmiş, ve bu bağlamda yeterli vekaliteli mal ve hizmet üretimi teşvik edilmiştir. Ayrıca mal ve hizmet üretiminde kaliteyi arttırmada, üretici ve sanatkarlar arasında iş ve meslek hayatında kariyer sahibi olmada ve meslekte ehil kişi sayılmada önemli bir motivasyon kaynağı olmuştur. 

Ahilik haftası nedeniyle bizlere destek veren Sayın Valim Ahmet Hamdi Nayir’e, Sayın Vali Yardımcım Halil İbrahim Acır’a, Sayın Belediye Başkanım Selim Yağcı’ya, Sayın Ticaret İl Müdürüm Şinasi Balta’ya, Sayın Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak’a ve en büyük desteği veren Şeyh Edebalı Derneği Başkanı Arif Durmuş ve ekibine, esnaf ve sanatkarlarım adına teşekkür eder, şükranlarımı sunarım. Bizleri bu bayramımızda yalnız bırakmadınız, tüm katılımcılara da sevgi ve saygılarımı sunarım.  Tüm Esnaf ve Sanatkarlarımızın kapısı açık olsun." dedi.

"MEDENİYET HAZİNESİDİR"

Gölcan'ın konuşmasının ardından Ticaret İl Müdür Vekili Şinasi Balta konuştu. Balta konuşmasında; "Ahilik; “ Yaklaşık bin yıllık geçmişiyle kardeşlik, birlik, beraberlik gibi değerleri özünde toplayan, ticaret ile ahlakı buluşturan bir hayat felsefesi; dünyada benzeri bulunmayan bir kültür ve medeniyet hazinesidir.” dedi. 

Balta konuşmasını şöyle sürdürdü:  "Ahi, vicdanını kendi üzerine gözcü koyan, helalinden kazanan, yerine ve yeterince harcayan, ölçü ve tartı ehli olan, yararlı şeyler üretip topluma sunan insandır. Ahi bir sanat, ticaret ya da meslek sahibidir. O, bununla beraber olgun, ahlaklı, merhametli, iyiliksever ve her işinde, her davranışında dürüst ve güvenilir bir kişidir. Ahinin eli, kapısı ve sofrası açık, gözü, beli ve dili bağlıdır.

"AHİLİKTE EN ÇOK BEĞENİLEN HUY..."

Ahilik 13 üncü yüzyıldan 21 inci yüzyıla kadar Anadolu’daki esnaf ve sanatkar birliklerine verilen bir isimdir, köylere kadar ulaşan örgütlenme yapısıyla, milli birliği ve bütünlüğü, toplumsal dayanışma ve yardımlaşmayı temel ilke olarak benimseyen, ihtiyaç maddelerini en kaliteli, en ucuz biçimde üretmeyi öngören bir teşkilatlanma biçimidir. Ahilikte en çok beğenilen huy, başkasının ayıbını görmemek, onu yüzüne vurmamak ve alçakgönüllü olmaktır.

Ahiliğin temelleri, 1171 ila 1262 yılları arasında yaşayan ve Kırşehir’de mefdun, Ahi Evran-ı Veli tarafından, Türkistan’dan gelen esnaf teşekküllerinin bir çatı altında toplanmasıyla Kayseri’de atılmıştır. Ahi Evran ahlakla san’atın, ahenkli bir birleşimi olan Yedi yüzün üzerinde kuralı bulunan ve İslam ahlakını esas alan bu yönetmeliği, esnaf ve sanatkarlar arasında tatbik etmiştir.

"AHİ EVRAN DAHA ÇOK ESNAF VE SANATKARLAR TARAFINDAN..."

Ahi Evran daha çok esnaf ve sanatkarlar tarafından sevilmiştir. Şehir ve kasabalarda kardeşlik manasına gelen Ahilik Teşkilatını kurmuş ve kısa zamanda Anadolu’nun büyük bir bölümünde toplanıp sohbet edebilecekleri, birbirlerinin ilimlerinden istifade edebilecekleri dergahlar yaptırmıştır. Bugünkü manada Esnaf teşkilatı diyebileceğimiz bu kuruluş esnafı bir çatı altında toplamış ve örgütlenmesini sağlamıştır. Bu arada Moğol istilasına karşı halkı uyarmaya ve istiladan kaçanlara yardım etmeye bütün gücüyle destek vermiştir.

Ahilik düzeninde, iş ve meslek ahlakını mecburi kılan kurallar geliştirilmiştir. Kendinden önce başkalarını düşünmek ve kollamak, hak ettiğinden fazlasını istememek, kanaat ve tevazu ölçüleri içerisinde “ hırs ” ve bencillikten uzakta durmak, kendi yeteneğine uygun bir işle meşgul olmak, sanatını mutlaka bir pir’den, üstattan öğrenmek ve birliğin, beraberliğin korunması için herkese saygı, sevgi göstermek, Ahiliğin mutlaka uyulması gerekli görülen, ahlak ve görgü kurallarını oluşturuyordu.

 

"AHİLİK DEVLETİN YARDIMCISI OLMUŞTUR"

Ahilik, insana yönelik öğüt ve yaptırımları da bulunmakla birlikte esas itibariyle ‘ bireysel ’ değil, toplumsaldır. Çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak, cömert, şefkatli ve merhametli olmak herkese iyilik yapmak ve iyiliklerini istemek gibi onlarca prensip, esasta bireysel olmaktan çok toplumsal, yani toplum hayatını düzene sokucu içerikte ilkelerdir.

Ahilik, tasavvufi inançlar içinde hırsızlık ve haramdan uzak durmayı, namuslu olmayı, sır saklamayı, kötü söz söylememeyi telkin eden ahlaki prensipleri yaymış; iyi, doğru ve güzele dönük, kardeşçe yaşama ilkeleriyle Osmanlı Devletinin Sosyal ve Ekonomi düzeninde ilk esnaf teşkilatını kurmuş ve devletin yardımcısı olmuştur. Ahilikte kalfalığa geçişi sembolize eden “ Şed Kuşatma ” vardır.

Ahi, birkaç iş ve sanatla değil, yeteneğine en uygun olan tek bir iş veya sanatla uğraşandır. Ahi, doğru olmalı, emeğiyle hak ettiğinden daha fazlasını kazanma yoluna sapmamalıdır.

Ahi, işinin veya sanatının geleneksel pirlerinden, kendi ustasına kadar bütün büyüklere içten bağlanmalı sanatında ve davranışlarında onları örnek olmalıdır. Ahi kazancını geçiminden arta kalanını, tümüyle yoksullara ve işsizlere yardımda kullanmalıdır.

"ÇIRAK SAYISI DA STANDARTA BAĞLANMIŞTIR"

Ahi teşkilatının kurucusu Ahi Evran, esnafın denetlenmesine ve özellikle de eğitilmesine, çok büyük bir önem vermiştir. Her esnafın sağlam iş yapıp yapmadığını, müşterilere karşı davranışlarını kontrol etmiş, üretilen malların kaliteli ve aynı standartta olmasına çalıştığı gibi çalıştırılacak çırak sayısı da standarda bağlanmıştır.

Türkçe’de hala mevcut olan “ pabucunu dama atmak ” deyimi, bir Ahi deyimi olup, Ahiliğin kalite kontrol sistemini, çok güzel ifade etmektedir. İmal ettikleri malı standartların altına düşüren esnaf ikaz edilirdi, ikazlara ehemmiyet vermeyip, kalitesiz imalata devam edenlerin dükkanları, Kethuda’ları yani esnaf odası başkanları tarafından kapatılırdı. Bu cezayla da standarda uymayan ahi, esnaflıktan ihraç edilirdi.

Ahilik, toplumda yaşayan herkesi birbirine yaklaştıran, kaynaştıran, dost edindiren ve dayanışma kurulmasını sağlayan bir olgudur. Bir toplumda, fertleri birleştiren müşterek kıymetler ve bağlar kurulmadığı veya sahip olunan değerler, kayıp edildiğinde, görünüşteki bütünlüğe rağmen, birliğin bozulacağı, içten içe parçalara ayrılacağının bilincindeydiler. Yani onlar, Bir toplumda ortak değerler korundukça birlik ve beraberliğin devam edeceğini biliyorlardı. İşte bu anma törenlerini yapmamızın asıl amacı da bu birlikteliği hatırlatmak ve yaşatmaya çalışmaktır.

Bu vesile ile manevi huzurunda bulunduğumuz Şeyh Edebalı’yı, Ahi Evran-ı Veli ve ebediyete intikal etmiş bütün ahiler ile ayrıca bu topraklar uğrunda canlarını vermiş şehitlerimiz ve tüm ecdadımızı rahmet ve minnet ile anıyorum.

TÖRENİN DÜZENLENMESİNE DESTEK OLANLARA TEŞEKKÜR

Törenlerimizin düzenlenmesinde maddi ve manevi destek sağlayan, Başta Valimiz Sayın Ahmet Hamdi Nayir’a, Belediye Başkanımız Sayın Selim Yağcı’ya, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanımız Sayın Halit Gölcan’a, Bilecik Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanımız Sayın Semih TUZAK’a, Maden İşler Sanatkarlar Odası Başkanımız Sayın Mehmet BAŞ’a, Yiyecek Maddesi Satan Esnaflar Odası Başkanımız Sayın Ahmet SUBAŞI’na, Giyim Mensucat Sanatkarlar Odası Başkanımız Sayın Haşim BALCI’ya, Edebalı Kültür ve Araştırma Derneği Başkanımız Sayın Arif DURMUŞ’a, törenimize bizzat katılarak bizleri onurlandıran siz değerli misafirlerimiz ve telgraf ile katılma nezaketi gösteren herkese teşekkür eder, tüm esnaf ve sanatkarımızın ahilik prensipleri üzere ticaret yapmaları temennisiyle, saygılar sunarım." dedi.

Vali Yardımcısı Halil İbrahim Acır ise yaptığı konuşmada, ailesine, çevresine, vatanına, milletine ve dünyaya yararlı bir nesil yetiştirmek için iyiyi, doğruyu, güzeli benimsemiş olan ahilik sisteminden; günün şartları doğrultusunda en iyi şekilde faydalanılması gerektiğini ifade ederek şunları dile getirdi:  

"İNSANI ESAS ALMIŞTIR"

"Ahilik kültürü ve felsefesi toplumsal yaşamın ortak paydası olan insanı esas almıştır. İnsanlar arasındaki ticaari ve toplumsal ilişikilerde dürüstlük güvenilirlik hak ve hukuka riayet etme saygılı şefkatli cömert ve güler yüzlü olma ilkeleri esas alınmış ve bu insani değerler toplum tarafından bir yaşam tarzı olarak kabul edilmiştir. 

Bugün uygar dünya ülkelerinin toplumlarında uygulamaya ve hakim kılmaya çalıştıkları bu değerler 13. yüzyılda Anadolu Türkleri tarafından ahilerin vizyonu olarak uygulanmış ve böylece diğer ülkelere örnek olmuştur. 

Türklere özgü bir kurum olan Anadolu ahiliğini meydana getiren bu değerli insanlar o dönemin birlik kardeşlik dostluk hoşgörü ve insani sevgisini esas alan bir anlayışla bir çatı altında birliikte yaşayabilmeyi iş ve meslek sahibi olabilmeyi öğretmişlerdir.

"SOSYAL HAYATIN GELİŞMESİNE KATKI SAĞLAMIŞTIR"

Ahilik teşkilatı 8 asırdır Ahilik felsefesini yaşayan esnaf yetiştirmiş mesleğinde ehil olmayanlara asla ahilik belgesi vermemiş esnaf ve sanatkarlar arasında çıraklık kalfalık ve ustalık hiyerarşisi oluşturmuş çalışma hayatının yanı sıra sosyal hayatın gelişmesine katkı sağlamıştır. 

Ahilik kültür ve felsefesinde toplumun refahı ve sosyal sorumluluk önemli ve öncelikli ilke olarak kabul edilmiş ve bu bağlamda yeterli ve kaliteli mal üretimi teşvik edilmiştir.

Ayrıca mal ve hizmet üretiminde kaliteyi yükseltmek üretici ve sanatkarlar arasında dayanışma, işbirliği ve etkileşimi arttırmada önemli bir motivasyon kaynağı olmuştur. 

Sonuç olarak ailesine, çevresine, vatanına, milletine ve dünyaya yararlı bir nesil yetiştirmek için iyiyi, doğruyu, güzeli benimsemiş olan ahilik sisteminden günün şartları doğrultusunda en iyi şekilde faydalanılması gerekmektedir. 

Esnaf ve Sanatkarlarımızın arasındaki birlik, beraberlik kaynaşma ve dayanışmanın artarak devam etmesi dileğiyle ilimiz esnafı ve meslek kuruluşlarıyla tüm esnafımızın ahilik haftasını kutlarım" dedi. 

KÜRE MEHTER TAKIMI BÜYÜLEDİ

Vali Yardımcısı Acır'ın konuşmasının ardından ise Küre Mehteran Takımı kısa bir konser verdi. İlgiyle izlenen mehteranın gösterisinin ardından ise Bilecik Edebali Kültür ve Araştırma Derneği tarafından 'şet kuşatma töreni' adı verilen esnafın kalfalıktan ustalığa geçişi temsili olarak canlandırıldı. Şet kuşatma töreninden sonra yılın ahisi Berber Ali Rıza İnce'ye ödülü verildi. Ödül töreni sonrasında ise Hayme Ana Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi halk oyunları ekibi gösterleri izlendi. Halk oyunları ekibinin gösterisinin ardından Vali Yardımcısı Halil İbrahim Acır ve beraberindekiler Şeyh Edebali Türbesini ziyaret ederek dua etti. Törende son olarak ahi pilavı ikramı yapıldı. 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.