BİR MIH...

BİR MIH...

Erdoğan’ın Bilecik’e gelişinden geriye akıllarda kala kala protokol skandalı kaldı. Sakarya’nın haberleştirdiği skandal Bilecik Valisi Nayir ile Akparti Milletvekili Poyraz ve İl Başkanı Kurtulmuş’un karşılıklı açıklamaları ile seçimlere kadar gündemde kalmaya devam etti. Seçim sıcaklığında fırsat bulamadığım bu konuyu, üzerinden zaman geçmiş olsa da ele almakta yarar var…

Suçluyu aramadan önce sebep arayalım… Böyle bir skandal neden yaşandı?..

Bakanlar Kurulunca hazırlanan ve 2012 yılında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren bir “Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği” bulunmakta. Bu yönetmelik esasında metin başlığındaki ifade ile “Ulusal ve resmi bayramlar ile mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve tarihi günlerde yapılacak tören ve kutlamalar”ı düzenlemekte. Ancak genel kurallarla birlikte yönetmelik ile bir protokol listesi de hazırlandığı için bütün devlet törenlerinde kıyas yoluyla bu yönetmelik uygulanmaktadır. Yönetmeliğin devamında; “Başkent Dışındaki İllerde Tebrikada Giriş Sırası” isminde bir protokol listesi hazırlanmış ki, vilayetlerde yapılacak devlet törenleri ve protokol uygulamalarında hem bir birlik sağlansın hem de yanlışlık yapılmasın…

Listeye göre Cumhuriyet Başsavcısı ve üniversite rektörü diğer mahkeme başkanları ve baro başkanı ile birlikte protokolde 4. sırada bulunuyorlar. Yönetmelik, protokolün ayarlanması görevini valilere veya valinin görevlendirmesi ile bir vali yardımcısının sorumluluğuna bırakmış. İnternetten yaptığım araştırmada pek çok valiliğin protokol listelerini hazırlayarak resmi internet sitelerinden yayınladıklarını gördüm. Hatta çoğu listenin altında protokoldeki isim değişikliklerinin bildirilmesi hakkında uyarılar da mevcuttu.

Vali Nayir’in açıklamalarına bakacak olursak suçlu siyasiler, çünkü protokolde kimlerin olacağını liste olarak Akparti vermiş… Oysa Poyraz ve Kurtulmuş tam tersini söylüyor. Bu açıklamalara göre, hızlı tren açılışının bir devlet programı olması sebebiyle protokolün de devlet protokolü olması gerekiyor.

O halde protokolü yapma görevi valilikte olmalı.

Akpartililer, müdahale edip “Protokol listesini biz yaptık, bu listeyi uygulayın.” demiş olabilirler mi?

Nayir’in Sakarya Gazetesi’nde çıkan açıklamalarına bakılırsa tüm organizasyon Başbakanlıkça yapılmış, protokol listesi ise Akpartiden alınmış… Organizasyonun başbakanlıkça yapılmış olması Poyraz’ın da ifade ettiği üzere törenin bir devlet töreni olduğunu gösteriyor. O halde başbakanlık neden listeyi Akparti’den alsın? Akparti ile Başbakanlık arasında hiyerarşik bir bağ mı var?..  

Doğru bile olsa, valilik neden başbakanlıktaki görevliyi uyarmıyor? Sorumluluk kendilerinde… Hadi listeyi Akparti verdi, valiliğin bu listeyi kontrol etmesi ve gerekeni yapması gerekmez mi?..

Nayir’in açıklamalarına bakılırsa haberde, protokol skandalından çok Sakarya’nın haberindeki “Valinin çok güvendiği bürokratlar…” ibaresinin rahatsızlık verdiği anlaşılıyor… Vali bu yorumdan rahatsız olarak valilik içerisinde çok güvendiği bürokratların bulunmadığını her bürokrata eşit olduğunu mu ima ediyor?..

Paralel yapılanma iddialarından ortalığın toz duman olduğu yine Sakarya’nın başarılı haberciliği ile pek çok kurum müdürünün özel bir okulda çeşitli toplantılara katıldığının ortaya çıktığı ve sonrasında da hem bu bürokratların hem de valinin görev yerinin değiştiği bir kurumda yeni valinin çok güvendiği bürokratlarının olması gerekmez mi? Vali yoksa “Çok güvendikleri”nde hata ettiğinin Sakarya tarafından bilerek veya bilmeyerek ortaya çıkartılmasından mı rahatsız olduğu için bu açıklamayı yapıyor?

Programı başbakanlık yaptığına göre Valiye göre başbakanlık bürokratları mı bu skandaldan sorumlu?.. Bu bürokratlara ulaşılsa ve sorulduğunda biz protokolü yapmadık, protokol valilik inisiyatifindedir cevabı alınsa vali ne diyecek?..

Üstelik yönetmeliğe göre protokolü yapmak taşrada valiliğin sorumluluğunda, bir tereddüt olması halinde bu tereddütün giderilmesinden de yine yönetmelik uyarınca taşrada İçişleri bakanlığı yetkili. O halde “Programı yapan başbakanlık, protokolü de yapar” demek ne kadar doğru?..

Roma senatosunda bir tartışma esnasında üyelerden birinin “Bu bir teferruattır, uğraşmaya değmez...” sözüne “Çizmemde bir çivi eksik olsa, Roma medeniyet bütünü yerinde değil demektir” diye cevap verildiği her kes tarafından bilinir. Bu söz aslında büyük medeniyetlerin nasıl kurulduğunu ifade etmekte… Bir parçayı inceleyerek bütün hakkında fikir sahibi olunduğu gibi…

Yapılan küçücük bir hata, o işle vazifeli kişinin meseleye nasıl baktığı hakkında da ipuçları vermekte…

Cengiz Han’ın söylediği varsayılan “Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır” sözünden mülhem bazen ülkeleri küçücük bir mıh, devlet adamlarını ise detaylar hakkında araştırıcı ve bütünü teferruatları ile birlikte kapsayıcı karakterdeki bürokratlar kurtarır… 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.