BU MİLLETİN AZİZ ŞEHİTLERİ

BU MİLLETİN AZİZ ŞEHİTLERİ

Şehadetiniz; imanımızın nişanesidir. İstiklâl ve hürriyetimizin ifadesi bayrağımızın can suyudur. Şehadetle hayat buldunuz, cennet vatana can verdiniz. Nice serdengeçtilere el oldunuz, kol oldunuz, yol oldunuz. Gerçek mutluluğu buldunuz. Sonsuz olanı sonlu olana tercih ettiniz. Her başlangıcın bir bitimi var. 

Her can o bitime varacak. Ama o bitimin mukadder vaktini düşünmeden, mukaddes olana adayıp kendinizi, vaz geçtiniz kalan fani zamandan. Kimisi can korkusuyla uykuları gözüne haram ederken, siz uykuları vatana feda edip şehadet nöbetini beklemekteydiniz. 

Kıskanıyor sizi melekler. Cennet cennet diyerek çırpınanları bir hamlede geride bıraktınız. Kimisi cennetin eşiğine razı iken, itina ile hazırlanmış yüce makamların hususi misafiri oldunuz. Davetiniz yücelerden, kainatın sahibinden. Gece gündüz anlını secdeden kaldırmayanlar, mahrumiyet korkusuyla gözyaşı dökerken, bir damla kanınla aştın onların korktuğu eşikleri. İslâm dünyasında asrın son kalesi, şairin dediği gibi bir yıkık kubbesi üzerinde Mevlâ’nın titrediği, ilây-ı kelimetullah aşkına toprağın kara bağrında serilmiş yatanların, her damlası Kevser'in damlalarından kıymetli kanlarıyla suladığı mazlumların umudu Aziz Türk Milleti’ne yurt olmuş vatana feda ettiniz aziz canınızı. İşte o yüce makama bu karşılıkla ulaştınız.

Biz bununla şad oluruz da kahpeliklerle kahroluruz. Müslüman deyip kardeş bildiklerimizin asırlardır ihanetleri yordu bizi. Mertçe meydanda göğüs göğüse kılıç salladığımız düşman değil, kalleşlik ve serkeşlik içinde hamakâte boğulmuş bizden olanlar alıkoydu hep yolumuzdan.

Ama şeref senin, ızzet senin, makamların en yücesi senin Şehidim. Musalla sana bayram yeri, tabut senin için allı pullu düğün atı, bayramlaşman salından tutanlarla tokalaşmandır. Kabrine atılırken toprak, cennet yolunda dünyaya kapıların kapanmasıdır. 

Sen kapatırken dünya defterini, bizim daha ne kadar kalacak elimizde o defteri karaladığımız kalem? Bu kalem daha ne kadar yazacak senin yaşadığın kahpelikleri? Biz daha ne kadar defter dolduracağız bu alçaklıkları yazarak.

Sen Münker-Nekir tarafından, güleryüz ve tatlı dille: "Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: 'Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya girin." diyerek müjdeyle karşılanırken, müslüman kardeşimize huzurla güvenip sırtımızı yaslamak için biz daha ne kadar bekleyeceğiz? Şu kahrolası dünya menfaatleri peşinde koşan, ruhları ebediyyen kirlenmiş düşmanlarımızla emelleri birleşen kardeş bildiklerimiz ne zaman kendine gelecek? Biliyoruz ki, senin salahı için toprağa düştüğün o gafiller bir gün eyvah diyecekler. Bu eyvahlar belki kârlı bir dönüş olur diye hep ümit ederiz. Ama şimdilerde yaşadıklarımız heyhât demekten başka bir söze güç yetirmiyor. Belki de şimdiye kadar olduğu gibi, düşman onları daha yıllarca efsulayacak. Zira uykuları derin gözüküyor. Ne zaman kendi kendilerine düşünebilecekler? Bu zilletten ne zaman uyanacaklar acep?

Bu güzide toprak parçası, siz gibi dedelerimizin candan, cânândan geçmesi ile vatan oldu bize. Onların kanından rengini alan bayrağımız, kışlada, yüce dağlarda eşkıya peşinde sizi selâmlarken, şimdi mutlulukla gölgesinde ilâhî huzurda bayramlaşıyorsunuz. Biz ise şairin dediği gibi, onun dibine sığındık, yazımız onun serinliğinde, kışımız onun sıcaklığında geçiyor. Siz düşürmediniz onu toprağa, tıpkı dedelerimizin cansız bedenleriyle sımsıkı sarılarak düşürmedikleri gibi. Elbette biz de düşürmeyeceğiz. Kıyamete kadar da düşmeyecek. Bu uğurda şehadet sırası bekleyen vatan evladı sayılamayacak kadar.

Siz emin olun düşmeyecek bu bayrak. Bu kahpelikleri bu millet, var olduğu günden beri yaşıyor. Düşmanlar yetmedi, içimizden ve dost bildiklerimizden gördüğümüz ihanetlerle beslendi vatan sevgimiz, istiklâl, hürriyet aşkımız. Biz böylece daha da güçlendik iman aşkıyla. 

Hem, evlad, eş, ana-baba endişeniz olmasın. Onlar bize emanetiniz. Onların başı öne eğilmeyecek. Her şeyden evvel sizin şerefinizle  yaşayacaklar. Başları dik olacak. Sizinle gurur duyacaklar. Bakmayın sakın duygusuzlara, biz onlara bırakmayız ne sizi ne bıraktığınız mukaddesatı. Ne de yakınlarınızı muhtaç ederiz onlara. Zaten devletimiz, milletimiz şefkatle kanat geriyor onlara. Onlar bizim gözümüz, canımız. 

Her devirde oldu milletimizin düşmanları. Hainleri, gafilleri, şer güçleri hiç tükenmedi. Bu güzide vatan, bu ıstiklâl aşkı bizde olduğu sürece, hiç tükenmeyecekler de. Ama İslâm imanı, şehadet inancıyla siz gibi civanmert, kahraman evlatlarıyla bu millet geçmişte olduğu gibi bu gün de yarın da dim dik ayakta olacak izn-i ilâhî ile. Sizin gibi serdengeçtilerimiz hep var olacak. İslam yurdu bu yer, şehitler diyarı bu yurt, kahramanlardan yana bitek bu topraklar. Şair Namık Kemal'in dediği kulağımıza küpedir: 

Ecdadımızın heybeti maruf-u cihandır

Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır

Devletimiz, milletimiz bütün düşmanlara, gafillere karşı el ele, omuz omuza; sen huzurla gir Cennet'e şehidim.

Bu haber toplam 2447 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum