HANGİ DEMOKRASİ?

HANGİ DEMOKRASİ?

Doç. Dr. Mehmet Ali Zengin

“Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.”  Aliya İzzetbegoviç 

Aliya İzzetbegoviç… efsanevi lider… sessiz çığlıkların dev sesi…  Son Osmanlı Beylerbeyi… Aliya’yı anlatmanın birkaç kelime ile mümkün olmadığı ve olmayacağı malum… Aliya bir lider olmanın yanı sıra İslam dünyasının yakın tarihimizde yetiştirdiği büyük filozofları arasında yer almaktadır. Ona karşı olan derin sevgimi ifade etmekte gerçekten zorlanıyorum… Aliya ve Osmanlı’nın yetimi Bosnalı kardeşlerimizle ilgili hislerimi ve düşüncelerimi bir başka yazımda arz etmek üzere sadece Aliya’nın yukarıda zikrettiğim veciz sözü üzerinden ülkemizle ilgili bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum…

Ülkemiz son dönemlerde demokrasi bakımından ciddi sınavlar vermektedir. Buna göre demokrasi bazılarının dayanak olarak kullandığı bir meşrulaştırma aracı olarak değerlendirilmektedir. Peki, demokrasi nedir? Ya da demokrasi herkesin kendi düşüncesine göre farklılaşabilen bir kavram mıdır? Buna göre ülkemizde farklı demokrasi fraksiyonlarını görebilmek mümkündür. Çeşitli unsurları bulunmakla birlikte demokrasi, en kısa şekliyle halkın yönetimini ifade eder. Halkın yönetimi ise temel kamu politikalarının belirlenmesinde halkın temsilcilerinin yani seçilmişlerin söz sahibi olmasını gerektirir. Seçilmişler yanlış politik tercihlerde bulunurlarsa da bunun hesabını seçimlerde millet önünde verirler. Bununla birlikte evrensel bir anlamı olan demokrasinin bugün ülkemizde çeşitli türleri olduğunu ifade etmiştim. Buna göre evrensel demokrasi ne terörle arasına mesafe koyamayan siyasi partilerin “bombalı demokrasi”sine, ne de siyaseti dizayn etme çabası içerisinde olan, siyaset mühendisliği yapan kesimlerin “kumandalı demokrasi”sine uygun bir kavram değildir. Bugün gelinen noktada demokrasi mücadelesi verdiklerini iddia eden bazı kesimlerin demokrasiyi bir araç olarak kullanmaları aslında demokrasinin gücünden kaynaklanmaktadır. Buna göre demokrasi ile bağdaşmayan çoğu mesele demokrasi ambalajı içerisinde kamuoyuna daha cazibeli bir şekilde servis edilmektedir. Öyle ki, her iki lafından birisi demokrasi ve insan hakları olan kesimlerin terör karşısında, karşı duruş sergileyememeleri bir tiyatro oyununu andırmaktadır. Bu noktada sırtlarını silahlı örgütlere dayadıklarını ifade eden siyasi partilerin demokratik meşruluklarının olmayacağını söylemek gerekir. Zira siyaset demokratik bir zeminde yapılır. Silahların gölgesinde yapılan siyasetten demokrasi değil ancak anarşi çıkar. Bugün özellikle doğu illerimizde kendi destekledikleri siyasi parti haricinde hiçbir partiye ya da siyasi görüşe tahammül edemeyen kesimler batıdaki illerimizde, özellikle sahil kesimlerinin en ücra ilçelerinde dahi siyasi teşkilatlarını kurup rahatlıkla siyasi faaliyetlerini sürdürebilmektedirler. Demokratik açıdan olması gereken tüm siyasi partilerin serbestçe ülkenin tümünde siyasi faaliyetlerde bulunabilmeleridir. Zaten Anayasamıza göre de siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.  Siyasi partilerin bu önemleri ülke genelinde serbestçe fonksiyonlarını icra edebilmelerine bağlıdır. Buna karşın ülkenin bazı illerinde fiilen çoğu partinin tabelasını bile asamadığı, tabelasını asabilen partilerin ise gerek binalarının gerekse üyelerinin sürekli saldırıya uğradığı, parti binalarının önünde zırhlı polis araçlarının nöbet tuttuğu bir ortamda demokratik hayat ciddi yara almış demektir. Bununla birlikte aynı tabloyu ülkemizin diğer illeri açısından görmek mümkün değildir. Yani doğudaki bazı illerimiz haricinde sürekli saldırıya uğrayan, kapısında zırhlı polis araçlarının beklediği bir siyasi parti binası bulunmamaktadır. Aslında gerçek demokrasi de bunu gerektirir ve ülkemizin tümünde de aynı tablo olmalıdır. Demokrasi her yerde demokrasidir. Aksi durum toplumun demokratik vicdanında derin yaralar açacaktır... Belki de bu yaralardan daha vahim yaraları merhum Aliya’nın vurguladığı gibi dostların sessizliği açacaktır... Bu noktada terör vahşetine karşı demokratik olarak tepkimi ve terörle mücadeleye desteğimi nasıl ortaya koyabilirim diye düşünen ve sonuçta şehit yakınlarını ücretsiz tıraş eden berber kardeşimiz, şehit yakınlarına ücretsiz taşıyan taksici kardeşimiz ya da şehit yakınlarına ücretsiz yemek sunan lokantacı kardeşimiz… belki evlatlarını vatan uğruna feda eden insanların bunlara ihtiyacı yok ama ortaya koyduğunuz bu duruş “ben ne yapabilirim, nasıl bir katkı sağlayabilirim?” sorusuna verilen önemli bir cevaptır… Bu sessizliği bozduğunuz, demokratik ve vicdani bir tavır sergilediğiniz için sizlere teşekkürlerimi sunuyorum…

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.