HEMŞEHRİMİZE ÖNEMLİ GÖREV

HEMŞEHRİMİZE ÖNEMLİ GÖREV

Hemşehrimiz Doç. Dr. Mehmet Ali Zengin, Lahey Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesi’ne üye olarak seçildi.

Halen Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapan Hemşehrimiz Doç. Dr. Mehmet Ali Zengin Lahey’de bulunan Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesi'ne (Permanent Court of Arbitration - Cour Permanente D'arbitrage) üye olarak seçildi.

Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesi, devletlerarası uyuşmazlıkları barışçı yöntemlerle çözmek amacıyla 1899 tarihli Uluslararası Uyuşmazlıkların Barışçı Çözümüne Dair Lahey Sözleşmesiyle kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Bu yönüyle Mahkeme devletlerarası uyuşmazlıkların çözümüne yönelik ilk uluslararası mekanizma olma özelliğine sahiptir. Mahkeme, Uluslararası Adalet Divanı’nın da bulunduğu Lahey’deki Barış Sarayı’nda faaliyet göstermektedir. Türkiye’nin 2 Haziran 1907 tarihinden itibaren üye olduğu bu Mahkemeye hâlihazırda 118 devlet üyedir.

Başlangıçta devletlerarası uyuşmazlıklara bakmakla görevlendirilen Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesi, kabul edilen seçimlik hakemlik kuralları ile günümüzde devletler ile özel hukuk kişileri arasındaki veya hükümetler arası örgütlerin dâhil olduğu uyuşmazlıklarda hakemlik, uzlaştırma ve arabuluculuk hizmetleri sunmaktadır. Mahkeme, uluslararası hukuktan, uluslararası antlaşmalardan ve insan hakları gibi konulardan kaynaklanan uyuşmazlıkların yanı sıra finans, enerji gibi ticari konulardan, iki taraflı veya çok taraflı yatırım antlaşmalarından kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için tahkim hizmetleri vermektedir.

Hemşehrimiz Doç. Dr. Mehmet Ali Zengin, konuyla ilgili olarak gazetemize yaptığı açıklamada, böylesine önemli bir göreve atanmış olmaktan dolayı son derece mutlu olduğunu ifade ederek şunları dile getirdi: "Lahey’de bulunan Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesi'ne (Permanent Court of Arbitration - Cour Permanente D'arbitrage) üye olarak seçilmiş bulunmaktayım. Böylesi önemli bir göreve atanmış olmaktan son derece mutluyum. Görevimi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışacağım. 

"ÜLKEMİZ İLERLEMEKTEDİR"

Görünen o ki, gelişen Türkiye’nin hızla yükselişi uluslararası alanda da gücünü hissedilir kılmaya başlamıştır. Ülkemiz dünya ölçeğinde güçlü ve etkin bir aktör olma yolunda kararlılıkla ilerlemektedir. Bu noktada Daimi Tahkim Mahkemesi’ne Türkiye’den hâkim/hakem üyelerin atanması ve burada Ülkemizin etkinliğinin arttırılması son derece önemli bir gelişmedir. Bu kapsamda dünya milletleri arasında boynunu hiçbir zaman bükmemiş, bilakis boynu bükük mazlum milletlerin umut ışığı olan şanlı milletimiz er ya da geç dünya üzerinde hak ettiği yere gelecektir. 

Her asırda olduğu gibi bugün de ülkemizin ayağına dolanan veya dolanmaya çalışılan dâhili ve harici prangalar bulunmakta olup bunlar birer birer kırılmaya başlamıştır. Ülkemizin uluslararası arenada söz sahibi olması ve gücünün artması en başta Daimi Tahkim Mahkemesi (Permanent Court of Arbitration, Lahey) gibi uluslararası uyuşmazlıkların çözüm mekanizmalarında da etkinliğinin artmasını sağlamıştır. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımız’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yapılanmasının çarpıklığı karşısında dünyaya deklare ettiği “Dünya Beşten Büyüktür” tezi dünya çapında büyük bir yankı uyandırmıştır. Buna göre tüm dünya milletlerini etkileyen önemli kararların topu topu beş ülkenin tekeline bırakılmış olması ve BM Güvenlik Konseyinde dünya nüfusunun neredeyse üçte birini oluşturan Müslümanların temsil edilmemesi şimdiye kadar ilk kez Cumhurbaşkanımız tarafından dile getirilmiştir. 

"NEDEN CUMHURBAŞKANIMIZ HEDEF HALİNE GELMEKTEDİR?"

Bugüne kadar söylenemeyenlerin söyleniyor olmasındandır ki dünya üzerindeki mazlum milletler geleceklerini ülkemizin geleceğinde aramaktadırlar. İşte bu nedenledir ki ülkemiz bugüne kadar hepimizin bildiği gizli düşmanlıkların açık muhatabı haline gelmeye başlamıştır. Örneğin bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak söz konusu olmayan Alman Ceza Kanunu’nun 103. maddesine bugün ihtiyaç duyuluyor olması son derece anlamlıdır. Bu Kanun’un 103. maddesi yabancı devlet adamlarına yapılan hakaretleri cezalandırmaya yönelik bir düzenlemedir. Alman devlet televizyonu ZDF’de program yapan Jan Böhmermann’ın Cumhurbaşkanımız hakkındaki ağza alınmayacak hakaret ve küfürlerini bizzat izledim ve esef duydum. Zira bu hakaret ve küfürler bir ülkenin Cumhurbaşkanına yapılmış olmakla aslında bir milletin tamamına yönelen hakaret ve küfürlerdir. Acaba bugüne kadar açıktan yürütülmeyen ve artık alenen gerçekleştirilen bu saldırıların temelinde ne yatmaktadır? Neden Cumhurbaşkanımız hedef haline gelmektedir? Neden Cumhurbaşkanımız bugün dâhilde ve hariçte böylesine ağır ithamlar, hakaret ve küfürlerle karşı karşıya kalmaktadır. Acaba dünyada ne değişti de bugüne kadar olmayanlar olmaya başladı? Hemen söyleyeyim… Artık Türkiye değişti ve hızla gelişiyor, büyüyor, güçleniyor… Türkiye değişirse ne olur?… Dünya değişir… Dünya değişirse emperyal düzen değişir… Düzen değişirse dünyaya adalet gelir… Dünyaya adalet gelirse, Somali’den Arakan’a, Filistin’den Suriye’ye kadar yetimlerin, öksüzlerin, beli büküklerin yani tüm mazlumların yüzü güler…. İşte bütün mesele bu…" dedi. 

 

Kaynak:Sinan ÖNCE

Bu haber toplam 3033 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum