İSLAM VE SANAT
Elif GÜNAL--Köşe yazısı
‘’Oku’’ emri ile başlayan İslam ,sanatın sözü ile yükseldi…Habeşi Bilal’in sesini özleyen, tekbir arayışında olan bülbüllerin izindeydi sanat.Tarihe en romantik imzasını atarak musikide can bulandı. Taşa şekil veren Sinan’dı sanat. Sadeliğin içindeki asaletin adıydı. İstanbul’a en çok yakışan Ezan-ı Muhammed idi. İnce bir tevhide sarılan onunla haykırış bulan İslam, ruhun ta kendisiydi. Ruhsuz bir beden anlayabilir mi nakkaşı? İlahi ruh üflendi cansız bedene, kainatı okusun diye. Sanakatkâr’ı anlayabilsin diye cansız bedene ruh üflendi. ‘’Oku’’…Rabbinin adıyla oku… Nakşet okuduğunu ince ince. Âlemlerin son peygamberi sonsuzluğa gittiği için ızdırap çeken devenin halini oku. Sonbaharın hüzün dolu ikindi vakitlerinde. Ve birbirine çarpmadan düşen kar tanelerini. Her gecenin ardından doğan güneşi. Oku. Kâinatın sana sözleri var. Mimar Sinan’ı dinle. Duyduğu her ritmi yansıtmış sanatına. Tekbir yükseldikçe sanatına yönelmiş vav misali. Mütevazi elleriyle çizerken okuduğunu asalet dem vurdu sanatında. Sinan dilinde şükretmek böyle olmalıydı.
Yükselmeli tevhid, ‘’Değmesin ma’bedimin üstüne na-mahrem eli’’ diyen şairin ruhuyla. Miraç gecesinde Hz. Muhammed’in (s.a.v) ruhu ile taçlandı semalarda. Okumayan ne bilsin alemi? Kimliğini hissiz, ruhsuz beton yığınlarında kaybedenler tezahür edebilir mi kainatı? Yükselen medeniyet övünmeli gururlu taşlar karşısında. Gösterişe merak duyunca insan, kırılıverdi minarenin sadeliği. Boynu büküldü edebin çoğalan musîkisi önünde. Harabe oldu göz nuru ile süslenen ahşap evler. Kaşlarını çatar Ayasofya Camii mühürlenince. Yetim kalır Sultan Ahmet Meydanında. ‘’Korkma’’ diyen Mehmet Akif Ersoy gibi ‘’ Allah, Allah ‘’ diyebilmeli Ayasofya’da. Diriliş gerekli yeniden. Gücünü ecdadından alan. Yükselmeli yeniden İslam, yükselmeli sanatta,renkte,musîkide ve edebiyatta.
Dinle. Rüzgarın çöllerden okyanusa taşıdığı sözleri. Kaktüsün susuzluğunu gideren Rabbine karşı şükrünü dinle. Düşün. ‘’Şüphesiz ki insanoğlu nankördür’’ ayetini hatırla ve düşün. Ne az şükrediyoruz! İslam’dan uzaklaştıkça mimari estetik nasılda bozuluyor. Yetim hissediyor mu acaba sanat bu cilasız aynalar karşısında? Taştan putlara meydan okuyan Hz. Yusuf gibi cesur mu yoksa? Direniş gerekli yeniden. Yeniden okumalı. Yüce peygamberin gönlü ve gözüyle okumalı. Huzur dolaşır parmaklarının arasından o vakit. Sinan’ın çekiçle taşlara verdiği şeklin sesini duyarsın. Hattat’ın ellerinden kaleme akan siyah mürekkebin edebinden utanırsın. Hattatı anladığın vakit. Ney dinlerken aheng ile dans eden rengi anlarsın ebruli resme bakarken. Şükürdü hattatlık, Süleymaniye…
Yükselen iman ile ruh bulan sanatın düşüşü yine imanın yükselmesi ile olur. Minareler yükselirken alçalmamalı insan. Yırtınırcasına kalkmalı yerinden ki ruhsuz binalar utanmalı iman dolu minarelerden. Sanatın sakladığı incelik, zerafet, marifet, emek, alın teri, gayret ve sevgi pusula olur sanatçıya. Yüce sanatkârın ilahi sesini can kulağı ile dinleyince açılır kilitli kapılar. Öz’e ulaşınca söze düşer aşk. Sanatın ruhundaki özü aramak gerekli. Zarif parmaklardaki hikmetli sözleri dinlemeli. Seslerde ararken sanatı Itrı’ye rastlamalı. En deruni selam vermeli yılların birikmişliği ile.
İslam’ı okuyup dinlemeli. İman binalardan sökülüp atıldığı için huzur sokaklara dahi uğramıyor. Huzur İslam’da. Beş vakit musîkiyle can bulan pencereleri açmalı göğe. Yerden göğe kadar şükür dolmalı. Sanata aşk düşmeli yeniden…
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.