'KOMUTANLARIMIN HEPSİ VATAN HAİNİ ÇIKTI!'

'KOMUTANLARIMIN HEPSİ VATAN HAİNİ ÇIKTI!'

FETÖ'cülerin kumpasıyla askeri okuldan atılan H.K., 15 Temmuz darbe girişimini ardından tutuklanan subayların kendisinin komutanlıklarını yaptığını belirterek,"Hepsi vatan haini çıktı" dedi.

FETÖ'nün sahte sağlık raporuyla Kara Harp Okulu'ndan uzaklaştırdığı, aslen Kurtköylü ve Gazetemiz Sahibi Şadi Erdal'ın akrabalarından H.K., çektiği eziyetleri gördüğü zulümleri gazetemize anlatmaya devam ediyor. 

Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Mücahid Erdal'ın gerçekleştirdiği röportajın ikinci bölümünde yine kanınızı donduracak açıklamalarda bulunan H.K., çok çarpıcı detaylar aktarıyor. 

'O DÖNEMDE BENİM KOMUTANLIĞIMI YAPANLARIN HEPSİ VATAN HAİNİ ÇIKTI'

'İŞLEMEDİĞİM SUÇLARDAN BENİ CEZALANDIRDILAR'

'SİYASİLERİN KAPILARINDA UYUDUM'

'MÜCADELEMDEN VAZGEÇMEDİM'

Mücahid ERDAL: Mücadele hırsının azaldığı zamanlar oldu mu?

H.K. : Hayır. Mücadeleme tam gaz devam ediyorum. Ben siyasilerin kapılarında uyudum bana yardım edin diye. İşlemediğim suçlardan dolayı beni cezalandırdılar. Hafta sonları çarşı iznine çıkamıyorum, cezalı listesine bakıyorum full askeri liseli. Askeri liseliler olarak oda hapsindeyiz, siviller dışarıya çıkıyor, cemaat evlerine gidiyorlar, abilerinden direktifler alıyorlar, içerimizdeki bizim gibi arkadaşları ispiyonluyorlar. Bu çocuk bizden değil bu çocuk böyle diye ve bununla biraz daha uğraşın diyorlar. 

Mücahid ERDAL: Artık şüpheler kalmadı resmen Fetöcüler diyebiliyordunuz.

H.K. : Benim için FETÖ'cüydüler. Ben kendi adıma konuşayım 2012'nin yaz aylarına doğru ben bu adamların FETÖ'cü olduklarına eminim. Diğer arkadaşlarıma değişik değişik ihtimaller söylediklerini biliyorum, onlar emin değillerdi ama bu adamlar FETÖ'cüydü. Daha sonra 2012'nin son zamanlarındayız. Notlarım düşük düşük geliyor. 70 bekliyorum 30-40 alıyorum. 80 bekliyorum 35 alıyorum. 

Şöyle bir olay da var. 1 sınav 20 soruluk testti yanlış doğruyu götürmüyordu. 100'ü 20'ye böldüğün zaman sorunun 5 puan olduğunu anlarsın. Sınavdan 85-90 bekliyorum 17 geldi. Ya 15 gelir, 20 gelir o kadar yüzsüzlüğe vurdular olayı. Her soru 5 puan olsa 17 gelir mi? Bir de ben hepsini A yapsam 20 zaten alıyorum 17 nedir ya? İtiraz ediyoruz sınavlara tabi dilekçelere işlem yapabilmeleri için sınavların tekrar incelenmesi gerekiyor. İncelense de değişmiyor zaten. 5 dersten bütünlemeye kaldım. 3 dersten sınıfta kaldığımı söylediler. Ben itiraz ettim. İtiraz dilekçemi hiç işleme almadılar. 3 dersle ben sınıfta kaldım. 

2012'de ben tekrar birinci sınıftan başladım, bizde dört tabur var 4 sınıfı temsilen, birinci sınıf 2011'de Anafartalar’daydım. 2'ler Sakarya'daydı, 3'ler Malazgirt'te bunlar tabur isimleri, 4'ler de Dumlupınar’daydı. Bir apartman sitesini düşün A blokta birinci sınıflar, B blokta 2. sınıflar, C blokta 3. sınıflar, D blokta 4. sınıflar kaldığını düşün ve bunlar birbirinden uzak. 

'BEN HARP OKULUNDA BİR İLK OLABİLİRİM'

Sınıfta kaldığın zaman bu taburdakiler eğitim görmeye devam ediyorlar ama sen sınıfta kaldığın için seni alıyorlar. Öteki tabura o taburda ders görüyorum. Dolayısıyla ben harp okulunda bir ilk olabilirim yani muhtemelen ilkimdir de, çok nadir adamlardan biriyim. 

Hem Anafartalar'da hem Malazgirt'te hem Dumlupınar'da, Sakarya en son yapılmış Sakarya'da otel gibi yapılmış sadece orayı göremedim. İkinci seneye Malazgir'te başladım çünkü Dumlupınar ve Malazgirt'in isimlerini değiştirdiler. Tabur numaralını değiştirdiler ne kadar anlatsam da anlayamazsınız. O dönemde benim komutanlığımı yapanların hepsi vatan haini çıktı. Takım komutanım Osman Özgenç darbeye karıştı ihraç edildi. Bölük komutanı Kurmay Yüzbaşı Polat darbeye karıştı ihraç edildi. Tabur komutanım Ömer Faruközköse aynı şekilde, alay komutanım Ali Saynur, dekanımız Ömer Serhat Habiboğlu şimdi onların hepsi tutuklular. Benim sıralı amirlerimin hepsi FETÖ'cü ver darbeciymiş ben şimdi kimi kime şikayet edeyim? Benim kara kuvvetleri komutanımın önünü kesmem kaçınılmazdı.

Mücahid ERDAL: Kara kuvvetlerinin komutanının mı önünü kestin?

H.K. : Kara kuvvetleri kurmay başkanıydı. İkinci seneye başladım Ahmet Ali Türk Fetullahçıların kıdemlilerinden diyebilirim. Kardeşi de Kemal Türk o da devre arkadaşımızdı. Bana yine eziyet etti. Zaten ben kamptayken bu adamı bize görevlendirme olarak vermişlerdi yeni geldik ya biz oraya, yeni gelenleri bir an önce ayırmak istiyorlar. O adam zaten görevlendirilerek gelmişti. Ben bir sene okudum devre kaybettim bu seferde bu adamın bölüğüne düştüm, bir eziyet ediyor abi kurtulamıyorum yani.

'ARAMIZDA DA HAİNLER VAR'

Mücahid ERDAL: Kaç kişi eziyet görüyor aşağı yukarı?

H.K. : İkinci senelerin sayıları özellikle bir konuşma yapamam bir sayı veremem 2011 mezunları toplam 310 kişiydik, sivillerden gelenler bizim iki katımızdan fazla var. Öğrenci sayısı bine yakın bunun 310'u askeri liseli 600 küsürü de sivil. Sivil liselilerin hepsi eziyet görmüyor, askeri liselilerin de %85'i görüyor. Aramızda da hainler var. 

Anafartalar’dayım arkadaşım Sami Okutan Kuleli Lisesi mezunu derece ile bitirmiş okulu Harp Okulunda birinci sırada bitirttiler onu da notu iyi olan arkadaşlarımıza ceza verdiler bilmem ne yaptılar Sami Okutan'ı ne yapıp edip birinci bitirttiler, Sami Okutan bizzat Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden aldı diplomasını ve şuan darbe sebebi ile içeride.

Mücahid ERDAL: O kadar başarılı olmadığını anlıyoruz. 

'KOĞUŞTA SADECE BEN FETÖ'CÜ DEĞİLİM'

H.K. : Askeri liselerde vatan haini olduğunu anlıyoruz. Askeri liseye de sokmuşlar ama 2012'den sonra hepsi onların oldu. 2012'den önce tek tük sokabilmişler. Anafartalar’da 6 kişilik bir koğuşta kalıyorum, 2 kişi MAP, 2 kişi askeri personel, 2 kişi askeri liseli, 2 kişi sivil MAP'lardan birisi Afgan birisi Kıbrıslı. 2 askeri liseliyiz biri Sami Okutan ben varım 2 tane sivil lise mezunu var. MAP'ları sayma zaten onlar Türkiye'de görev yapmayacaklar, kaldık 4 kişi. Tayfun Oktancı, İsmail Meydan 2. kanunname ile 1 ya da ikide atıldı jandarma bunlar sadece ben kaldım. 

6 kişilik koğuşta sadece ben FETÖ'cü değilim ve benimde fişimi kestiler zaten. Ne kadar acınacak halde olduğumuzu görüyor musun? 

Mücahid ERDAL: Bir komutanınla beraber bir darp olayı olmuş onu anlatabilir misin? Çünkü Ertuğrul abi bana anlattığı zaman neredeyse anlatırken ben ağlayacaktım ve Ertuğrul abiye de şöyle söyledim: “Bir baba olarak iyi dayanmışsın. Hakikaten çocuk bir sürü eziyet çekti o ayrı gözümüzün önüne geliyor ama benim kendi oğlum da şu eziyeti görse bir baba olarak ben ne yapardım acaba” dedim.

'BABAM BUNLAR YÜZÜNDEN TANSİYON HASTASI OLDU'

H.K. : Babam bu adamlar yüzünden tansiyon hastası oldu. İki sene içerisinde saçları beyazladı. Babam her işe giderken kıpkırmızı gidip geldi. Nasıl dayandın diyorsun ya yaşayan bilir. Hakikaten yani babamı her aradığımda kalbimin ritmi değişiyormuş yine mi bir şey yaptılar oğluma diye. Burnum kırıldığında haber vermediler ya babama, yine mi bir şey yaptınız oğluma diye aklından geçiriyormuş. 

'ÇÖPE ÇÖP ATMAKTAN CEZA ALDIM'

İkinci seneye başladım yine bize eziyet ediyorlar, işkence yapıyorlar işlemediğim suçlarca bana ceza verdiler. Çöpe çöp atmaktan dolayı benim savunmam var. Ben çöpe çöp attığım için ceza aldım. Ben niye çöpü çöpe atıyormuşum, çöpün dibine kadar gidip elimle çöpün içine sokmam gerekiyormuş. Ben içeriye girerken çöp tenekesinin yanındaydım çöpe attım selam verdim komutanı görünce. Gel bakayım buraya dedi gittim sen neden çöpü çöpe atıyorsun dedi. Ben de komutanım çöp çöpe atılır, niye atıyorsun oğlum niye içine bırakmıyorsun dedi. Daha sonra bana ceza verdi. 

Yani ne yapayım ben çöpe selam mı durayım, çöpün yanına kadar tören yürüyüşüyle gelip de çöpe bırakayım? Çöpe müsvette kağıdı buruşturdum attım. Yani bu meyve suyu şişesi değil yere düşse batıracak bir şey değil. Çöpün içine bile girmemiş olsa eğilirim alırım bir daha atarım. 

'BİZİ DÖVÜYORLARDI'

Mücahid ERDAL: Kurt kuzuyu yemeyi kafaya koymuşta bu da bahanesi. 

H.K. : Aynen öyle. Bu bir psikolojik savaştır ve ben fizikselleri de yaşıyorum dövüyorlar bizi. Dediğim gibi cezalar devam ediyor, eziyetler devam ediyor, o süreçte başarılı bir öğrenciyim, müsabakalara götürülüyorum ve bazı müsabakalara göndermiyorlar başarımı da etkiliyorlar. Harp okulu namına başarılar getireceğim, okulun yükselmesi için katkı sağlayacağım. Bunu bile engellediler. Beni bu süreçte ayakta tutan şey atış takımıydı. 

Sırf atış takımı için harp okuluna geri dönmeyi düşünüyorum şuan. Şuan güzel bir üniversitede güzel bir bölümde okuyorum ve memur oldum ama askerlik beni çağırıyor sana ihtiyacımız var diyor. Bu eziyetler devam ediyor. Notlarım siliniyor zayıflar alıyorum. 

Hatta Ramazan Argün Şah 9. bölük takım komutanı adamın ta 2011'den, 2012'den, 2013'ten her sene şikayet edildi. Hala alınmadı ısrarla. Beni yolda çevirdi selam verdin sen bana. Neden selam vermiyorsun ya dedi verdim hocam dedim isterseniz bir daha vereyim dedim. Hayır geç kaldın verme dedi. Ben size sabaha kadar selam vermişliğim var dedim. İsterseniz bir daha vereyim dedim, arka arkaya selam veriyorum daha ne yapayım? Zaten korkuyorum yani sürekli selam veriyorum bana selam vermemekten dolayı savunmanı alacağım dedi. 

'BİZE ETTİKLERİ KÜFÜRLER DİZ BOYUYDU!..'

Sınavların nasıl geçti dedi bana. İyi geçti komutanım dedim nasıl iyi geçer sen başarısız, tembel, şerefsiz bir öğrencisin dedi ve hakarette ediyor ayrıyetten bizim anamıza babamıza küfürlerde diz boyuydu yani. Biz orada kendimizi dizginleme boyutunda kendimize karşı da savaştık yani psikolojik olarak milletin kafasını gözünü dağıtmamak için kendimizi de dizginlemeye çalışıyoruz. 

Dedim ki komutanım zaten ben aylardan içerideyim çarşıya çıkamıyorum bana cezalı olmadığımı görüp ceza veriyorlar yani bana yapılan haksızlıkları söyledim ve ben aylardır içeride olduğum için ders çalışmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu ki dedim, benim sınavlarım çok ,iyi geçti komutanım dedim. Taş çatlasın bir tane imkansız ama iki tane gelir dedim iyi bakalım H.K dedi dikkat ette 5 zayıfın gelmesin dedi sonra ağlarken görmeyeyim dedi ve sonra 5 zayıfım geldi. 

Mücahid ERDAL: Sana 5 zayıf vermeyi kafaya koymuşlar zaten.

H.K. : Adam zaten vermiş listeyi 5 zayıf geleceğinin listesini verdi ve kredisi en yüksek dersler. Darp olayına gelecek olursak bu adamlar baktılar işgence, eziyet, sicilimi düşürmeye çalıştılar ve bu şekilde beni okuldan ayıramıyorlar işin içine artık diplomatik yolların girmesi gerekiyor dediler ki bu çocuğu doktor raporu ile ayıralım, yapmadıkları şey değil bir sürü komutanım ayırdılar. 

Mücahid ERDAL: Benim anladığım kadarıyla yeni bir macera başlıyor. Hem psikolojik olarak hem fiziksel olarak her türlü eziyet yapılıyor. Bütün eziyetlere dayandın dediler ki bu eziyetlerle bağışıklık kazandı artık bunu attırmamızın yolu yok yeni bir merhala başlıyor.

H.K. : Bu Anafartalar'da daha devre kaybetmemişken başlamışlardı bu olay ama başarılı olamamışlardı. Bu olayı birlikte anlatmak için geçtim, şimdi birlikte anlatacağım. Beni 7 Mayıs'ı 8 Mayıs'a bağlayan üsteğmen Mehmet Gündeğer şuan ihraç hapiste nöbetçi odasına çağırdı kola makinasının önünde gördü ne yapıyorsun sen burada dedi komutanım para attım kola alacağım dedim. Bu saatte burada ne işin var dedi. Saati değil hiçbir şeyi değil. Ne arıyorsun burada sorusuna cevap yok zaten. O an her yerde olabilirim ben, ben o an nerede canım isterse orada olabilirim. Daha sonra çabuk kamuflajlarını giy odama gel dedi, nöbetçi o akşam. 

Gitmiş pinpon oynamış beni odasına kamuflajlı çağırıyor, fakat onunda kamuflajlı olması gerekiyor. Gittim kamuflajlarımı giydim, git pijamalarını giy gel, gittim kamuflajlarını giy gel dedi. Gittim giydim geldim, yani bunu zaten hep bunu yapıyorlar bizde git sivil elbiselerini giy gel diyor sivil elbiselerini giyip geliyorsun ne kadar yakıştı diyor, hadi ayrılma dilekçeni ver git buradan diyor. 

'BİZİ TABUR OLARAK İFADEYE ÇAĞIRSINLAR'

O kadar çok şey yaşadık ki eksiklikler kalıyor, zaten benim suç duyurumda da savcılığımda da bizi tabur şeklinde ifadeye çağırsınlar diyeceğim. Artık git gel git gel hiç acele de etmedim bana nasıl olsa yapacağını yapacak dedim. Biliyorum adamların Fetullahçı olduğunu, umrumda da değil. Gittim yürüye yürüye kamuflajımı giydim yürüye yürüye geldim. İlk başlarda acele etmiştim. Artık bağışıklık kazandım. Biliyordum ki ben gelirken hızlıda gelsem bana bir mükafat vermeyecekti. 

'BOĞMAYA ÇALIŞTI BENİ'

Bana yasalara uygun davranılmıyordu ben neden talimatlara uymaya çalışayım ki? Ben 15 20 dk. da gelince komutan çıldırdı. Zaten nefret ediyor benden birazdan da anlatacağım  boğmaya çalıştı beni. 

Masasının başına geçirdi beni Esas duruş dedi. Oturdu kendi de masasına ayaklarını da masanın üzerine uzattı. Bak dedi.. Oğlum sen devre kaybettin 5 zayıfın var, disiplinsizsin seni bir hizaya sokmaya çalışıyoruz, ne zaman ayrılacaksın sen bu okuldan? Ayrılmayacağım komutanım dedim. Sen salak mısın? Cevap vermiyorum. Ne cevap verilir ki? Hayır dersem ben yalan mı söylüyorum iftira mı atıyorum diyecek. Evet desen başka bir sıkıntı. Bu bir psikolojik eziyettir. 

"Mobing" diye geçer adı yasaktır ve yasalarda büyük cezalarıda vardır. Bana orada 3 saat esas duruşta bekletti. Nöbetçi yapacak başka bir işi de yok konuştu da konuştu. Vakit geçiriyor. Konuşurken bir ara Atatürk'e küfretti. Anneme, babama, soyuma, doğduğum topraklara hepsine küfrettiler. Hiç Atatürk'e küfredilmemişti açık açık. Duyduğum an derim yüzülmüş gibi hissetti. Tüylerim diken diken oldu.  Sen hala görmüyor musun? Bu okuoldan mezun etmeyeceğiz seni. Bizim okuldan mezun olmamıza bir hafta kalmış adamları ayırdık mezun etmedik. Bilmiyor musun? Görüyorum biliyorum hepsi gözlerimin önünde oluyordu. Doğru söylüyor. Atatürk dediğiniz adama ileri görüşlü diyordunuz ileri görüşlü filanda değil de, sende onun milimi olsa giderdin bu okuldan dedi.

Mücahid ERDAL: Sen bu zamana kadar edilen hakaretleri şahsınla alakalı düşünüyordun ve sineye çektin. Vatana, Atatürk'e hakaret etmek millete küfür etmek demektir. Çok ağır şeyler bunlar.

'BENİM ATAMA KİMSE SÖZ SÖYLEYEMEZ'

H.K: Benim atama kimse kötü söz söyleyemez! Atatürk'e, Şeyh Edebalı'ye, Osmangazi, Orhangazi hangisi olurs olsun ben yine aynı tepkiyi verirdim. Bu sözleri duyunca bende karşılık verdim. Ayağa kalktı koşarak geldi yanıma ve boğazıma yapıştı. Nefesimi kesti. Ben hala karşılık fiili bir şey yapmadım. Ben sana göstereceğim şimdi dedi. Kapının arkasından bir şey alıyordu ki ben koşarak odadan kaçtım. Her yer onların adamlarıyla dolu.

Mücahid ERDAL: Sen bunları anlatırken bana çok sıkıntı bastı, sen anlatırken fizyolojim değişti sanki. 

H.K: İzimi kaybettirmek için farklı yollardan geçip revire sığındım. Tek sığınacağım yer revir ve bunu saniyeler içerisinde düşünüyorum koşarken. Oyun yaptım, merdivenlerden gittim alt kata indim, merdivenlerden çıktım üst katları dolaştım izimi kaybettireceğim en son revire gittim, koşamıyor da zaten öküz gibi adam. 

Tabur içerisinde izimi kaybettirdim ve çıkış kapısından revire gittim, orada bir asker vardı askere dedim ki orada en yetkili komutan kimse çağır beni öldürmeye kalktı üsteğmen ve nöbetçi amir kimse o da gelsin herkes gelsin dedim. yani, adam öldürecek beni dedim. 

'KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEĞİMİ BİLEMİYORDUM'

Hemen odadan revir doktorunu aradılar binbaşıyı nöbetçiymiş oda revirde yok aradılar geldi. Sonra nöbetçi amirde geldi. Hiç unutmuyorum binbaşı Ahmet Zeki Kaya bu adamın onlara bulaşmadığını düşünüyorum, geldi ne oldu oğlum dedi, ama ağlıyorum artık çünkü çaresizim kimi kime şikayet edeceğimi bilmiyorum. diyorum acaba bu adam da mı bunlardan. Böyle böyle oldu komutanım ölecekmişim az kalsın kim vurdu sana diyor isim veriyorum. Not alıyor. O ara binbaşı geldi, doktor darp raporu yazdı.

7 Mayıs'ı 8 Mayıs'a bağlayan gece 2013 - 2206 nolu darp raporu. Ahmet Zeki Binbaşı bana taburuma gidip yatmamı söyledi ve kim çağırırsa çağırsın çıkmamamı söyledi. Yok dedim komutanım beni bulacaktır dedim. Komutanım gideyim de dedim sabaha kalmaz öldürür beni dedim. Ben öyle deyince o da nöbetçi subayı arayarak Dumlupınar Taburu'nda bana yer gösterildi bende geceyi orada geçirdim. Sabaha kadar beni aramış, okulun her yerini didik didik etmiş. Sonra sabah taburuma döndüm. Taburuma döndüğümde beni darp eden Mehmet Gündeğer yanında da tabur komutanı Kurmay Yarbay F. Y. bu adamı da daha almadılar içeri. O kadar tehlikeli bir adam ki herkesi salsınlar bu adamı alsınlar diyebilirim.

'BU RAPORA İMZA ATMAZSAN YAŞATMAYIZ DEDİLER'

Tabur kapısının önünde beni bekliyorlar, bildiğin Yarbay kapının önünde durmuş beni bekliyor. Beni yakamdan tuttukları gibi komutanın odasına götürdüler. Şikayetçi olmadığıma dair bir dilekçe hazırlamışlar ve bunları imzala dediler. Bir daha da sana kimse dokunamayacak dediler. Dedim ki ben o yemi önceden yuttum dedim. Müslüman aynı çukura iki kez düşmez dedim. Sizin numaralarınıza kanacak değilim, beni ister atın, ister öldürün ben bu adamdan şikayetçiyim dedim. Beni ittiriyorlar kaktırıyorlar. Sen kimsin kendi kendini darp edip bir de şikayetçi oluyorsun dediler. 

Adamların hayal güçleri inanılmaz yüksek, saniyelik olaylar geliştiriyorlar. Bu okuldan mezun olmak istiyorsan bu rapora imza atacaksın imza atmazsan seni yaşatmayız dedi. Komutanım hodri meydan dedim. Bugüne kadar ben bu işkencelerle nasıl yaşadıysam bundan sonrada yaşarım dedim. Sizin devriniz mutlaka geçecek dedim. 

Ben artık gemileri yaktım tabi. Elinden geleni ardına koyma dedim. Gözümün önünde evimi aradı annem çıktı telefona. Oğlunuz çok büyük bir kabahat işledi ve gece saatlerinde kendi kendini darp edip revirden darp raporu almış. Oğlunuzu okuldan atacağız. Yarın gelip kendiniz alırsanız ileride sorun yaşamaz, biz atmak istemiyoruz gerekeni yapın dedi. 

Annemin o telaşlı sesini duymanız lazımdı. Ne kadar annem babam böyle bir şey yapmayacağımı bilseler de hepimizin askeriyeye karşı bir güveni var değil mi? Feryat figan koptu tamam biz yarın geliyoruz dedi. 

Babamı da aradı babam bunların yüzünden tansiyon hastası oldu. Ertesi gün geldiler tabi ben benimle görüştürmüyorlar ilk önce annemim babamın beynini yıkıyorlar daha sonra benimle görüştürüyorlar. 

Beni çağırdılar girdim annemin babamın suratı kıpkırmızı oldu ne yapacaklarını bilemiyorlar, babam bana bakıyor böyle bir şey yaptın mı diye. Benim konuşacak bir şeyim yok babama da anlatıyorum her şey yolunda olduğunu, sakin olmasını söylüyorum. Orada rahatladılar, diyemiyorum ağzımdan kelam çıkmıyor ama kaş göz işaretiyle konuştuk ve orada derin bir nefes aldılar. 

'YAKTIM ARTIK GEMİLERİ'

Konuş bakalım neden böyle bir şey yaptın dedi tabur komutanı, valla komutanım dedim annemi de çağırsanız babamı da çağırsanız koca bir tugayı çağırsanız dedim yine fikrim değişmeyecek. Ben o adamdan şikayetçiyim dedim. Beni darp etti, beni öldürmeye kalktı zaten annem babam boynumu görüyor o an orada babamlar benim haklı olduğuma kanaat getirdiler. 

Komutan kamera kayıtları elimizde yalnız dedi, dün anneni babanı da kandırırız diyor şimdi kamera kayıtları var diyor ve bende girin kamera kayıtlarına annem babamda görsün dedim. 

Annem ben yetiştirdim oğlumu ne yapıp yapmayacağını ben bilirim varsa öyle bir kamera kaydınız getirin bizde görelim dedi. F. denen kişi bak okul komutanına olayın gitmesini istemiyorum senin sicilini bozmak istemiyorum kendi isteğinle ayrıl okuldan ileride devlet memuruda olamazsın. Eğer seni ben atarsam atılmış bir öğrenci olarak hiçbir şey yapamazsın, sana kız da vermezler dedi. Hayatım boyunca sürüneceğimi söyledi ve bende elinizden geleni ardınıza koymayın komutanım dedim. Çünkü yaktım artık gemileri. Sen bilirsin, şikayetçi misin şikayetçiyim, şöyle böyle annem babam tamam dedi ve oğlunuzu ilk disiplin kurulunda atıyoruz dedi. 

Annemi babamı gönderdiler oradan, annem babam biz sana bırakıyoruz dediler şikayetçiysen şikayetçi ol değilsen olma dedi ve gittiler. 7 Mayıs gecesi oldu bu olay, 8 Mayıs günü beni ikna etmeye çalıştılar, çarşamba günü annem babam geldi, perşembe günü babam kara harp okulundan okul komutanına randevu aldılar. Okul komutanına gitmesin diyorlardı ya bizzat babam götürdü haberi okul komutanına. Kara harp okulu komutanı o dönemlerde Yılmaz UYAR'dı şuan Elezığ'da 8. kolordu komutanıdır. Darbe girişimi gecesinde bu adamı esir aldılar, isyana püskürttüler tuğ general mi tüm general mi onu da kendisi paketledi. 

Mücahid ERDAL: Ertuğrul abiyle sohbet ettiğimiz zaman şunu anlattı ben okul komutanı ile görüşmek istedim dedi. Gittim dedi okul komutanı ile görüştürmediler sen alay komutanı ile görüşeceksin, tabur komutanı ile görüşeceksin, ben onlarla görüşmek istemiyorum okul komutanı ile görüşmek istiyorum diye ısrar etmeme rağmen 6 saat beklettiler beni dedi. Bende isterlerse günlerce bekletsinler ben genede ısrarcı olacağım kendisiyle görüşeceğim dedim ve 6 saatin sonunda görüşebildim ancak dedi. 

H.K. : Ertesi gün babam gelmiş okul komutanı ile görüşmek için saatlerce beklemişler en sonunda okul komutanı gelmiş anlatmışlar böyle böyle bir olay oldu kurmay albay, tabur komutanı bize böyle böyle dedi. Kamera kayıtları var dedi ve yalan söylediğini düşünüyoruz dedi. 

Bizim oğlumuza iftira atıldığını düşünüyoruz dedi ve oğlumuz darp edildi dedi. Bununla ilgili işlemler yapılsın kamera görüntüleri varsa izlensin oğlumuz böyle bir şey yaptıysa biz okuldan almayacaz atın oğlumuzu demiş ve hiçbir şey yapmasın biz de evlatlıktan red edelim ne yapıyorsa yapsın dedi. 

Ama böyle bir olay yoksa bizim oğlumuza iftira atılıyorsa okul komutanını size sevk ediyorum sizin altınızda çok büyük dolaplar dönüyor bunların hepsi hain demiş babam. 

'TÜM GENERAL ÇAĞIRIYOR, YARBAY GELMİYOR'

Buna binaen okul komutanı Yılmaz UYAR Malazgirt takım komutanı kurmay yarbay Faruk Yiğit'i odasına çağırıyor yüzleştirmeye ve ne oluyor biliyor musun gelmiyor tüm general çağırıyor general gelmiyor. Çalışmakta olduğunu ve birazdan birlik dışarısına çıkması gerektiğini yazılı olarak gönderiyor. Bu ne demek bu okulun kıyamet kopması demek ama kopmadı.

Mücahid ERDAL: Neden çünkü FETÖ'cüler o zaman güçlüydü.

H.K. : Okul komutanı onlardan değildi ama kıyameti kopartmadı. Sonra anneme babama gerekeni yapacağım o komutanın da ifadesini alacağını söyledi. Aydınlığa kavuşturacağım diyip annemi babamı göndermiş. 

 

Kaynak:Ahmet MEŞE

Bu haber toplam 7830 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum