MÜCEVHER KADIN: MAL HATUN
Bilecik topraklarında filizlenen Osmanlı İmparatorluğu'nun dünyanın tarih, medeniyet ve kültür sahnesindeki önemi birçoğumuzun malumudur. Öyle ki bu şanlı devlet bu noktadaki önemini 6 asır boyunca dünyaya duyurduğu gibi halen günümüzde de bu özellikleriyle hatırlanmaktadır. İşte bu anlamda bu imparatorluğu bu derecede değerli kılan elbette o imparatorluğa ruh veren ve kimlik kazandıran değerlerdir. Bu önemli değerlerimizden birisi de Müceher Kadın sıfatına sahip olan Malhun Hatun'dur.
Bizler de bu şanlı neslin torunları olarak, onların değerini bilme ve tanıtma anlamında elimizden geldiği ölçüde çalışıyoruz ve onları tanıma noktasında çaba sarf ediyoruz. Bu anlamda bu haftaki yazımda sizlere, bu kutlu devletin bir ferdi olan ve günümüzde adıyla hala yaşayan gerçek anlamıyla büyük değer taşıyan, Mal Hatun hakkında siz değerli okuyucularıma bildiklerimi aktaracağım.
Öncelikle Mal Hatun'un ailesi ve kendisinden söz etmeye başlarsak eğer, Osmangazi’nin Kayınpederi Şeyh Edebalı’nın, biri gençliğinde diğeri yaşlılığında olmak üzere iki evlilik gerçekleştirdiği bilinmektedir. Hanımlarının isimleri konusunda tarih kitaplarında kesin bilgiler mevcut olmamakla birlikte, rivayetlerde Şeyh Edebalı’nın ilk hanımının ismi Ildız Hatun olarak geçmektedir.
İkinci evliliği ise İznik Sultan Orhan Medresesi Müderrisi Molla Taceddin Keredi’nin kızı ile gerçekleştirildiği bilinmektedir. Şeyh Edebalı’nın hayatı boyunca Üç kız, üç tanesi de erkek olmak üzere altı çocuğu olmuştur. Kızlarının isimleri Rabia Bala Hatun (Mal Hatun), Esfehan Şah ve kayıtlarda Dursun Fakih’e eş olarak verdiği kızı ve üç erkek oğlu vardır; (Şeyh Mehmed, Şeyh Mahmud, Şemsettin Ahmed.) Burada metfun olarak bulunan Mal Hatun Şeyh Edebalı’nın Osmangazi’ye eş olarak verdiği 3 kızından en büyüğüdür.
Mal Hatunun doğum tarihi kayıtlarda kesin olarak yer almadığı için bilinmemektedir. Rabia Bala Hatun olarakta bilinen Malhatun ismi, Osmangazi’ye eş olarak verildikten sonra verilmiş bir isimdir. Rivayetlerde Osmangazi Bala Hatunu gördükten sonra aşık olup gönlünü kaptırdığı için Mal ismi sonradan verildiği yorumlanır. Mal ismi Arapça da Meyl kökünden gelmektedir. Meyl, Arapça da gönül verme, aşık olup tutulma gibi anlamlara gelmektedir. Türkçe karşılığı ise ''Mücevher Kadın'' anlamına gelir. Osmangazi’ye Mal Hatun'un Osmangazi'nin Şeyh Edebalı’nın Eskişehir Uludere (İtburnu/Kelpburnu) köyündeki ilk dergahında gördüğü kutlu çınar rüyasından sonra zevce olarak verilmiştir. Mal Hatun 1326 yılında Şeyh Edebalı’nın vefatından 1 ay sonra vefat etmiştir. Kabri Şeyh Edebalı külliyesi içerisinde annesinin yanına defnedilmiştir.
MAL HATUN (ANALI KIZ) TÜRBESİ
Tarihimizin önemli şahsiyetlerinden biri olan Mal Hatun'un ismi ve hayatı hakkında kısa bilgi verdikten sonra Analı Kız Türbesi olarak da bilinen Mal Hatun Türbesi hakkında sizlere birkaç hususu aktarmak istiyorum.
Şeyh Edebalı Mesci'dinin kuzey doğusundaki aynı avlu içerisinde yer alan Mal Hatun Türbesi, Şeyh Edebalı Mescidi ve türbesi ile aynı çatı altında yer almasına karşılık Mal Hatun Türbesi, Şeyh Edebalı Türbesi'nden bağımsız olarak inşa edilmiştir.
Kitabesi bulunmayan yapının kesin yapılış tarihi bilinmemekle beraber Şeyh Edebalı Türbesiyle aynı tarihte yapıldığı söylenmektedir. Eser, kaya üzerine yapılmış kare planlı, tek kubbeli Osmanlı türbe mimarisinin örneği küçük bir yapıdır.
Türbenin saçaklarında tuğladan yapılmış iki sıralı kirpi, saçak korniş yapının bütün cephelerini dolaşmaktadır ve kuzey ile güney cephesinde altta ve üstte üçgen ortada daire planlı motiflerden oluşan alçı şebekeli iki penceresi vardır. Buna karşılık doğu ve batı duvarlarında açıklık yoktur. Kuzey cephede türbeye girişi sağlayan yuvarlak kemerli ahşap bir kapısı olan türbenin, kubbeye geçişini, Türk üçgenleri sağlamaktadır. Duvarları sıvalı olan yapıda, iç ve dış süslemeler oldukça azdır. Kubbe içi, iç içe mavi kahverengi ve yeşil renklerde altı adet halka vardır. Kubbenin ortasında bitkisel motiflerden oluşan süsleme mevcuttur. Türbenin içinde Osman Gazi’nin esi Mal Hatun ile Osman Gazi'nin annesinin sandukaları bulunmaktadır.
Daha önceki tarihi yapılarımızla ilgili hazırladığım yazılarda da üzülerek ifade ettiğim gibi bu nadide eser de, Yunan mezalimi ve tahribatından nasibini almıştır. Bu nedenledir ki, kabirler üzerinde de, herhangi bir yazılı mezar taşına ulaşılamamıştır. Mal Hatun Türbesi oldukça küçük boyutlardadır. Yapıda onarım kitabesi bulunmamaktadır ve 19. yüzyılda Sultan 2. Abdülhamit döneminde Şeyh Edebali Türbesiyle birlikte en büyük restorasyon işleminden geçmiştir.
Her anlamda bizleri onurlandıran ve mutlu eden şanlı tarihimizden başka bir konu ile tekrar görüşmek dileğiyle. Hoşça kalın.
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.